15.Bölüm "İlk Aşk"

51 17 26
                                    

OY VERİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN. 

*

Davete teşrif ettiğimizde saat altıyı beş geçiyordu. Sıla bir türlü ne giyeceğine karar verememişti. Acaba mavi elbisesini mi giyse yoksa kırmızı elbisesini mi? Giy işte birini dememek için zor durmuştum. Zira Feyza'ya güvenmiyordum. Kendisi Kenan Baba'nın kuklalarından birisiydi. Aslında kukladan çok bir ortak gibi gelmişti gözüme. Ancak bundan emin değildim. O yüzden ona karşı daha dikkatli olmak zorundaydım. Hem Kenan Baba'yla ne gibi bir bağlantısı olduğunu çözmeli hem de Sıla'yı seviyor mu emin olmalıydım.

"Eren, burada çok fazla devlet adamı var." dedi şaşırarak. "Bakan beni herkesin içinde tebrik etmek istiyor olamaz. Aklınca benim aracılığımla kimse amacına ulaşamadı demek isteyecek."

Artık kim ne pis düşünceyle hareket ediyor çözümleyebilir hale gelmiştim. Bu, Yunus'a bahsettiğim korkularımdan birisiydi.

"Feyza nerede acaba? Ona mesaj atıp burada olacağımı söylemiştim."

"Sahi, siz Feyza ile nasıl tanıştınız?" Kaşlarım çatık ona dönmüştüm. Yüzü kızardı. "Bir gün sen dolaşmak için evden çıkmıştın. Ben de seni takip etmek ettim. Biliyorum yaptığım kötü bir şey, kızma bana. Her nasıl olduysa seni kaybettim. Sinirlenip meydanda dükkanların önüne park ettim. O sırada camımı tıklattı. Bana 'Buraya park edemezsin.' dedi. 'Ben bir askerim. İstediğim yere park ederim.' dedim. Oradan sonra bir kahve içmeye gittik. Rüya gibiydi..." Ancak sesi bunun rüya gibi olduğunu düşünmüyordu sanki. Sesinde hafif bir soğukluk vardı. Bunu neye yoracağımı bilemiyordum.

Bakan, evindeki balo salonunu harika bir şekilde dizayn etmişti. Kırmızı örtülü masalar birbirine ne uzaktı ne de yakın. Etrafı süsleyen kılıç çiçeklerinin saksıları salona gelişigüzel dağıtılmıştı. Etrafımı incelemem tamamen stres kaynaklıydı. Bakan beni tebrik edeceğini söylememişti ki belki de rezil edecekti? Kendine çok yardımcı oluyorsun Eren.

Bir garson bizi boş olan bir masaya yönlendirdi. Önümüzdeki porselen tabaklara bakınca acıktığımı fark ettim. Acaba ne zaman yemek yiyecektik? Salonun başında bir orkestra klasik bir müzik çalıyordu. Kulaklarımı tırmalamaya başlayan bu sesi bakanın kendisi kesti. Sonunda diye mırıldanırken masaya Feyza Özdoğan ve arkadaşları şak diye oturdu. Sıla heyecanla Feyza'ya sarıldı. Bütün gün boyunca bunu hayal etmişti zaten.

Feyza'nın mavi gözleri üzerimde durduğunda gerildim. Ancak o bana gülümsemekle yetinmişti. Ben de ona Sıla'nın hatırına gülümsedim ve bakanı dinlemeye başladım.

"Öncelikle hoş geldiniz. Davetime icabet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Bugün burada olmama vesile olan askere sizlerin huzurunda bir teşekkür etmek istiyorum. Eren Aytekin, lütfen gelir misiniz?" Alkışlar patladığında yavaşça ayağa kalktım.

Bakanın yanına ilerlediğimde elimi sıktı ve bana bir plaket uzattı. Yüzüme karşı patlayan flaşlar beni bir anlığına kör etti. Bakan ise tekrar teşekkür etti. Ve o an gördüm ki masalarda oturanlardan birisi Kenan Baba'nın ta kendisiydi. Bana keyiften mest olmuş bir şekilde bakıyordu. Planı takır takır işliyordu. Gözlerindeki pişkinlik midemi bulandırdı. Ne kadar kötü bir insan olduğumu hatırlıyordu bana.

"Kendisi aynı zamanda Özel Tim'in son gittiği göreve katılmış ve orada büyük bir başarı göstermiştir. İnanın bana canlı dönmesi bile büyük bir başarı." Bir kahkaha koptu salondan. Midem kasıldıkça kasılıyordu.

"Teşekkür ederim sayın bakan. Buna gerek yoktu."

"Ah bir de alçak gönüllü."

Nihayet bakanın yanından ayrılıp masama oturduğumda Sıla bana sarıldı. Benimle gurur duyduğunu söylüyordu. Benimse aklım beni izlemekte olan Kenan Baba'daydı. Bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum.

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin