20. Bölüm "Geçmiş ve Gelecek"

23 8 0
                                    

Pazartesi

28.09.2388

Acemilerin ilk yıllarıydı. Hepsi azimli, güçlü ve genç yaşlarının verdiği enerjiyle bomba gibiydiler. Ancak hırs doluydular. Onların bu rekabetçi halleri komutanlarının hoşuna gidiyordu. Zira bir asker olmak için acımasız olmanız gerekiyordu. Verilen emirler sarsıcı, korkutucu ve zalimce olabilirdi. Tereddüt etmeden uyabilecek askerlere ihtiyaç vardı.

Son senesinde olan acemiler için durum çok ama çok daha farklıydı. Onlar artık eğitimlerini tamamlamışlardı. Son derece korkutucu birer askere dönüşmüşlerdi. Gözlerindeki o sevgi, şefkat, merhamet artık görülmüyordu. Buna da gerek yoktu. Çünkü bir Turuncuyu sevgi sözcükleriyle öldüremezdiniz.

Artık tamamen fiziksel üstünlükle geçiriyorlardı günlerini. Haftada bir sözlü derslerden sınava giriyorlar ve akademik olarak değerlendiriliyorlardı. Bu dersler onlar için çerez gibiydi. Asıl zorluk fiziksel olanlardaydı. Çünkü her gün kavga etmek yorucuydu ve yaralarınız iyileşmeden tekrar yenileri ekleniyordu.

"Kaldırın o tembel kıçlarınızı!" Kadın komutan boğazını yırtmıştı sanki. Amacı yorulan asker adaylarını canlandırmaktı. Hepsi yorgunluktan ölüyordu ama dinlenme hakları olamazdı. "Erdal, Levent! Sizi ortaya alalım. Geri kalanlar da izlesin!" dedi sırıtarak. İkisi bu seneki adaylar arasındaki en iyi askerlerdi. Onların kapışmalarını izlemek istiyordu.

Erdal dört yıldır beraber olduğu, sürekli karşılaştırıldığı ve önlerindeki yıllarda aralarındaki rekabetin daha da artacağına inandığı Levent'e baktı. Ona haddini bildirmeliyim, diye düşündü. Bildirmeliyim ki benden daha iyisi olmadığını görsünler.

Levent sırıtarak baktı Erdal'a. Onu acınası buluyordu. Elindeki tüm şey bu askerlikti. Zira abisi bir doktordu ve ailesinin göz bebeğiydi. Keza sistemin de. Doktor olmak büyük bir başarıydı. Sistem içinde bir statün olurdu ve Duvar halkı sana saygı gösterirdi. Ama bir askere? Harcanabilecek bir piyon. Görelim bakalım Erdal. Kendini ne kadar parçalayacaksın acaba? Ben kılımı bile kıpırdatmayacağım ve seni yere sereceğim.

Erdal hızlı davrandı ve genç adamın yüzüne bir yumruk attı. Levent darbeden etkilenmeden Erdal'ın tekrar havada olan kolunu yakaladı ve kafa attı. Geriye sendeledi Erdal. Burnundan sıcak bir sıvı aktığında sinirleri hopladı. Asker olmayı neredeyse kaçırıyordu 1.60 boyuyla. Bir cüceye yeniliyordu!

Tüm gücüyle genç adamın karnına bir tekme attı ve toparlanmasına fırsat vermeden onu yere düşürdü. Kenan şok geçiriyordu. Rakiplerine göre kısa olması ona hep avantaj sağlamıştı. Ancak şimdi Erdal ona bir pinpon topu muamelesi yapıyordu. Hızlıca sola kaydı ve üstüne çullanmakta olan Erdal'dan kurtuldu.

Levent'in hamlesini beklemeyen Erdal bir anlığına durakladı. Bu duraklama Levent'e istediğini vermişti. Karşısındaki iri yarı adamın bacak arasına bir tekme attı ve acıyla dizlerinin üstüne düşmesini izledi. Acı vücudunu ele geçirdiği için hareketsiz kalan Erdal'ın yüzüne bir tekme attı ve Erdal yere düştü. Ağzından gelen kanı tükürdü.

"İri yarı bir adamım diye övünüyorsun! Bu mu senin başarın lan? Cevap ver!" Kadın komutan hem eğleniyor hem de kavgayı gazlamaya çalışıyordu. Ancak Erdal bu sözleri kendisine yediremezdi.

Levent toparlanmasına izin vermemek adına karnına bir tekme atmaya hazırlanıyordu ki genç adam ayağını yakalayarak onu yere düşürdü. Levent neler olduğuna anlayamamışken testislerinin acısını yok sayan Erdal onun üzerine çıktı. Mavi gözlerindeki öfke, acımasızlık ve kibir Levent'i ürküttü. Erdal'ı üstünden itemiyordu. Onun yüzüne ardı ardına attığı yumruklarla kendinden geçmişti. Burnunu hissetmiyordu, gözlerinin şiştiğine ve kanlandığına emindi.

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin