16.Bölüm "Bayrağı Bul"

36 13 7
                                    

OY VERİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN.

"Kendine geliyor."

Taner Akay'a ait olduğunu anladığım ses kulaklarıma doldu. Başım felaket derecede acıyordu. Burnumun ucunda hiç hoşlanmadığım bir koku vardı. Hızlıca burnumu silmek için elimi uzattım. Ancak doktor benden hızlı davrandı ve burnumu sildi.

"Seni uyandırmak içindi."

Başımda Yunus'un durduğunu görünce şaşırmadım. Sıla ile kavga etmiştim. Çağatay'ın ise kalbini kırmıştım. Şu anda tek yakınım Yunus'tu. O ise endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Suratını asmamasını söylemek istedim ama çenem acıyordu.

"Sıla ananı ağlatmış."

"Öyle oldu." diye mırıldandım. Ona karşı bir öfke duyuyordum. Benden özür dilemeliydi ama o kendisinin haklı olduğunu savunacaktı. Sinirle nefes verdim.

"Talime geri dönebilir miyim?" diye sordum. Doktor yarım bir gülümsemeyle cevap verdi.

"Azmine hayranım doğrusu. Keşke bunu buraya sık sık gelmemek için de göstersen." Gözlerimi devirdim.

Yataktan kalktım ve itirazlarına kulak asmadan çıkışa ilerledim. Lakin Yunus beni kucaklayarak konuşmama bile izin vermeden yatağa geri yatırmıştı.

"Kafanı vurdun. Biraz dinlenmen gerek."

"Bana hiçbir şey olmaz." Ancak dinlemediler. En sonunda itaat etmek en doğru seçenek gibi geldi. Yunus ise geri dönmek zorunda olmasa ben buradan çıkana kadar yanımda kalırdı. Fakat talimlerin önemi fazlaydı.

"Sonun o genç gibi olacak diye ödüm kopuyor."

"Hangi genç?" Doktor, sigarasını camın önünde uzun uzun tüttürüyordu. Bu geçen gelişimdeki anılarımı depreştirmişti.

"Hatırladım sanırım. Şu acemilikten atılan mı?" Kafasını salladı ve sigarasından bir nefes daha çekti.

"O da sürekli yaralanır sonra ayaklanıp giderdi."

"Burada uzun zamandır çalışıyor gibi konuşuyorsun. Kaç yaşındasın? Bir mutant kadar yaşlı mısın?" Gözlerini izlediği ağaçlardan çekti ve bana baktı. Ciddi misin diye soruyordu adeta.

"O genç yoldan çıktı sonrasında. İşin kötüsü yoldan çıkmasının nedeni de benim."

"Sen misin? Onu döven askerden başkası sorumlu değil. Birisinin kariyerini bitirecek kadar sert vuramazsın birisine. Bu kimin haddine?" Kaşlarım çatılmıştı.

"O asker benim kardeşim. " Sigarasını söndürdü ve bana döndü. "Senin de komutanın. Binbaşı. Onu durdurmaya çalıştım ama o gence olan öfkesi geçmedi."

"Şaka yapıyor olmalısın!" diye bağırdım. Omuz silkti. "Pek benzemeyiz."

"Onu görebiliyorum. Ne karakter ne de dış görünüş olarak benziyorsunuz."

"Soyadlarımız aynı. Fark etmedin mi?"

"Açıkçası ona ismiyle bile hitap etmiyoruz. Aylak diyoruz. Soyadını inan bilmiyorum." Gülerek konuşmuştum. O da güldü. "Askeriye değişik bir yer." dedi ve yeni bir sigara daha yaktı.

"Şu atılan genç, onun şu anki mesleği ne?"

"Karaborsa kralı oldu. Kenan Baba diyorlar. Erdal'ı bir iki kez tehdit etmese haberim olmayacaktı." Tükürüğüm boğazıma kaçtı. Nefes alamıyordum. Hızlıca bana bir bardak su uzattı. "Bu kadar şaşıracağını bilsem anlatmazdım."

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin