27.Bölüm-Final "Ve kahraman canavara dönüşür"

37 6 3
                                    

OY VERİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN.
*

"İyi de nasıl? Yakup tek hamlesiyle bizi yerle bir eder."

"Bilmiyorum Sıla! Ama bir şeyler yapmanız gerek."

"Aklına ne geldi?" Çağatay beni çok iyi tanıdığını bir kez daha göstermişti. Söylediğim bir kelimeden neler düşündüğümü anlıyor ve buna uygun davranabiliyordu. Zihnimden geçen onca şeyi sanki bana kendisi gönderiyordu.

"Buradan çıktıktan sonra anlatırım. Feyza'yla iş birliği yapmanız gerekecek Sıla."

Konuşmamız kapıdan giren Yakup'la son buldu. Yüz ifadelerimiz durumu ele vermiş olmalı ki kaşlarını çattı. Çağatay ve Sıla'ya o ana kadar duymadığım ve görmediğim bir şekilde emretti.

"İkiniz hemen arkadaşlarınızı bulup burayı terk edeceksiniz. Derhal."

"Emredersiniz!" İkisi hemen selam verdi ve odadan çıktılar.

Kapıyı yavaşça kapattı Yakup. Kapının kilidini çevirecek mi diye düşündüm bir an lakin bunu yapmasına gerek var mıydı? Buradan çıkamazdım kolay kolay. O daha ağzını bile açmadan beni yakalamak için üzerime on tane Karalı gelirdi veya burada çalışan hasta bakıcılar.

Büyük adımlarıyla hızlıca yanıma geldi ve yatağın ucuna iri cüssesine rağmen kibarca oturdu. Her hareketinden zarafet aktığını şu an fark ediyordum. Güçlü ve sıcak ellerini önce ellerime daha sonra da yüzüme uzattı. Dokunuşları tenime nüfus ediyor, yükselip düşen vücut sıcaklığım yüzünden bana dokunması için cildim bu dokunuşların sonsuza kadar sürmesini istiyordu.

"Seni ciddi bir şekilde uyarıyorum. Sana olan sevgimin bu uyarıyı çiğnediğin takdirde vereceğim cezaya engel olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Buradan kaçmak istediğinin farkındayım. Arkadaşlarınla bana bir tezgah kurup beni atlatabileceğini zannediyorsan çok yanılıyorsun. Böyle bir teşebbüste bulunduğun anda ailenle iletişimini keserim. Aylarca buradan çıkamazsın."

Sözleri, bir bıçak gibi kesti bütün cesaretimi. Göğsümün ortasında bir nişan gibi parladığını düşündüğüm korkusuzluğum şimdi üzerinden oldukça koyu renkte kanlar akıtıyordu. Bu kanama o sözlerine devam ettikçe daha da çoğaldı.

"Şimdi bana Aleks ile aranda geçenleri teker teker anlat. Kurulda oynadığımız oyunu bana tekrar okuma."

Sözcükler ağzımdan öylece dökülüverdi. "Aynı yerde doğduğunuzu söyledi. Ailemi tanıyormuş. Ve senin bahsettiğin gibi bir takastan söz etmedi. Oraya bir şey almak için gitmişsin. Duvarların dışında istediğin bir şey, bir kamp, bir insan grubu... Ne olduğunu bilmiyorum ama bunun için ailemi öldürdüğünü düşünüyorum."

"Eren, Aleks kötü birisi. Aklına girmesine izi-"

"Aklıma filan girmedi! Seni duydum! O gün, sahildeki evinde yemek yediğimiz gün seni duydum. Birisini nasıl manipüle edeceğini bilecek kadar yaşlıymışsın. Çok soru soruyormuşum ve şüphelenmemi istemiyormuşsun. Bütün bunları sen söyledin! Şimdi de beni Aleks'in aklıma girdiğine inandıramazsın zira burayı Kenan Baba ile birlikte yürüttüğünü biliyorum. Bana açıklamadığın, yalan söylediğin çok fazla şey var. Karşımda tanıdığım birisi durmuyor. Sen bir yabancısın ve ben bunu yeni fark ediyorum."

Bugün gerçeklerin ortaya çıktığı gün olarak tarihe geçiyordu. Ve ortaya çıkan bir gerçek daha Yakup'un benim sözlerimle paramparça olabileceğiydi. Zira gözlerinde gördüğüm o acı dolu bakış bana olan sevgisinin yalan olmadığının bir göstergesiydi. Onun için bir anlığına üzüldüm ancak daha sonra bunun da bir oyun olup olmayacağı aklımda belirdi.

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin