17. Bölüm "Misafir"

27 11 8
                                    

OY VERİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN.

*

Adımlarımı hızlıca 26 numara yazan odaya yönlendirdim. Kapıyı çalmama gerek bile kalmadan Yakup açtı. Gözlerindeki sevgiyi görünce gülümsedim. "Senin çalışıyor filan olman gerekmiyor mu? Saat altıda burada olman-" Lafımı bitiremeden beni belimden tutarak içeri çekti.

Dudakları dudaklarıma kapandı. Ama bu beni özlediğini belirten bir öpücüktü. Bir iki saniye sonra geri çekildi. Gözlerinin içi gülüyordu. Bütün enerjimin yükseldiğini hissettim. Yüzümün hafifçe morarmış olan kısımlarını parmağıyla okşadı. Onunla yatağa oturmak yerine yere boylu boyuna uzandım. Şaşırsa da bana eşlik etti. "Bugün çok yoruldum."

"Biliyorum. Sizi izledim."

"O zaman azarlandığımı da görmüşsündür." Dirseğimi yere koydum ve kafamı elime yerleştirerek ona döndüm.

"Ben yine ceza aldım. Fazla kalamayacağım." Güldü.

"Şaşırmadım. Ama haklı olduğunu biliyorum. Gerçek dünyada onun dediği gibi acele ederek kazanamazsınız."

"Kendisi hiç dışarı çıkmamış ki nereden bilecek? Anca on yedisinde olan gençlerle sidik yarıştırsın."

Bunu söyledikten sonra on yedi yaşımı neredeyse bitirdiğimi fark ettim. Zira yarın doğum günümdü.

"On sekiz." diye düzelttim. Sanki bir farkı olacakmış gibi. Yakup benden üç yüz yaş kadar büyüktü. Beni göğsüne çekti.

"Benim için yaşın önemli değil."

"Ne yani ben sekiz yaşınday-"

"Saçmalama Eren. Elbette bunu kastetmedim. Şu anı kastediyorum. Sen bir çocuk değilsin artık."

Beni yatağa çıkmak için ikna etmesine gerek kalmamıştı. Onun bakışları bile dizlerimin bağımın çözülmesine sebep oluyordu. Bu gece uslu durmaya karar vermiştik. Çünkü ondan aldığım bilgiye göre acemileri bu hafta boyunca değerlendireceklerdi. Yorgun olmamı istemiyordu. Neden için rahatlamış hissediyorsun peki?

"On sekiz olmama üç saat kaldı." dedim gülerek. "Keşke bir gece daha bekleseydin. O zaman ilişkimiz legal olabilirdi."

"Ah, Eren..." Dudaklarıma tekrar kapandı. Yaşın onun için hiçbir önemi yoktu, bunu çok iyi biliyordum. Çünkü ona sahip olduğu upuzun hayat öğretmişti ki sayıların bir manası yoktu. Önemli olan ne yaşadığın, nasıl davrandığın idi. Ben de yaşıma göre çok fazla şey yaşamıştım ve onun kurtardığı küçük çocuk değildim artık.

Dudakları beni esir almıştı. Boynumda bir gezintiye çıktıklarında şu ana kadar düşünmediğim bir şey aklıma geldi. Bu soru öyle bir panik etkisi yarattı ki Yakup'un altından bir anda çıkıverdim.

"Biz korunmadık." Endişeme gülümseyerek cevap verdi.

"Mutantlarla insanların çocukları olmaz." Kaşlarım çatıldı. "Nasıl yani?"

"İnsanların üreme hücreleri bizimkilerle eşleşmiyor. Bir mutant yalnızca bir mutanttan çocuk yapabilir." Bu neden sadece birbirleriyle evlendiklerini açıklıyordu. Ama çoğu çocuk yapmazdı.
"Harika haber." dedim gülümseyerek. Bu sefer onu yüzü değişti. "Benden bir çocuğun olsun istemez miydin?"

"Henüz on sekiz yaşındayım. Bir çocuk için erken. Hem ben bir askerim, bir çocuğa bakabilecek kadar uzun yaşayamayabilirim."

Bunlar benim hayatımın gerçekleriydi. Yakup bunun yeni farkına varıyordu.

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin