𝐾𝑎ℎ𝑣𝑎𝑙𝑡ı

868 41 46
                                    

Masamıza oturduk.
Balkonda yer alan...
Alcázar manzaralı. İlk tanıştığımız yer. Görkemli saray.
Rahat koltuklar.
Arada kulaklarımda yankılanan gürültülü sesleri.
Kıkırtılar. Gülüşmeler.
Yaşlı bir adamın şiir okurken ki heyecanlı sesi.
Hafif bir esinti. Çıplak omuzlarımda ve bacaklarımda gezen. Saçlarımı uçuran.
Güzel kokular. Mutfaktan gelen.
Kızarmış ekmek. Tavadaki yağda kızaran yumurta.
Sonra...
Sigara.
Erkeksi bir koku. Yoğun.
Ve işte her zamanki merakıyla beni izleyen mavi gözler.
Henry.
Derin yüz hatları.
Keskin bakışlar.
Pembe dudaklar.
Geniş omuzlar.
Mükemmel bir vücut.
Sonra...Siyah takım elbisesi ve kıvrımlı bıyığıyla siparişlerimizi almaya gelen garson. Gergin. Bıkkın ve bir o kadar da yorgun. Oysaki daha gün yeni başlıyor.

"Bienvenido, ¿puedo tomar sus pedidos?"

Menüyü elime aldım. Dudaklarımı karnımdaki büyük açlıkla ısırdım ve erken kalktığım ama düşüncelerime daldığım için kahvaltı yapmadığımda kıvrandım. Aslında kahvaltı yapmaya niyetlenmiştim ama sonra... Bu adam çıktı yine karşıma. Henry Cavill. Yine. Bu konudan muzdarip miyim? Hayır...Ama korkuyorum. Aptalca bir şey yapmaktan ki yapıyorum işte. Onunla kahvaltı yapıyor ve daha bir sürü şey...Çünkü kabul ettim. Koskocaman İspanya'yı onunla gezmeyi.
Onu gezdirmeyi. Tur rehberi olmayı. Aman ne güzel.

"Señora¿"

Özür dileyerek siparişimi verdim. Dudaklarımı büzerek silinirle kollarımı göğsümde bağladım. Ne acele ediyor bu salak adam dedim içimden. Haklı olarak sinirlendim ve garsonu boğmak istetim ama kendimi sakinleştirmek için de büyük bir çaba sarfettim. Rezil olmamak için. Ona...Henry'e.
Kafasında oluşturduğum sakin ve sessiz kız profilini karalamamak için sözde ama neden? Ne olabilir ki? O profili siyaha bürünse.

Henry kim ki? Onun gözünde kötülenmekten bu kadar korkuyorum. Ünlü bir aktör. Yakışıklı. Tatlı. Bir o kadar da sevimli. Bu kadar. Masum turumuzdan sonra bir daha fotoğraflar veya filmler haricinde yüz yüze görmeyeceğim bir adam.

Başımı kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Düşüncelerimin ağırlığıyla. Anlamayarak gözlerimi kocaman açtım. Bakışları karşısında şaşırarak. Çünkü Henry büyülenmiş gibi beni izliyor. Mavi gözler derin bir girdap oluşturuyor, benide içine çekerken. Kemikli yüz hatları, alnını süsleyen dalgalı saçları, karakteristik burnu ve pembe dudaklarıyla. Henry Cavill. Anlatmaktan hiç sıkılmayacağım bu adam.

O aynı ciddiyetle beni izlemeye devam ederken daha fazla dayanamayarak başımı eğdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O aynı ciddiyetle beni izlemeye devam ederken daha fazla dayanamayarak başımı eğdim. Gözlerimi bacaklarımın üzerimdeki titreyen parmaklarıma diktim. Açıkça utandım ve ne yapacağımı bilemedim. Gözlerimi yeniden gözlerine diktiğimde artan şaşkınlığımı da gizleyemedim. İzlenecek güzel bir tarafım olduğunu düşünmediğimi sayıklarken mantıklı düşünmeyi bıraktım. Yada böyle hayranlıkla izlenecek bir tarafım. Çünkü yok. Belki de beni izlemiyordur diye geçirdiğimde içimden arkamı döndüm. Kime bakıyor diye. Yine. Merakla. Arkamdaki masada yaşlı bir kadın ve adam...Tatlı tatlı sohbet ediyorlar. Kulaklarımda yankılanan yoğun kıkırtılarla başımı yeniden ona doğru çevirdim. Henry'e doğru.

"𝑭𝒊𝒅𝒆𝒍𝒊𝒅𝒂𝒅.." Henry Cavill-Chris EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin