𝐷𝑎ℎ𝑎 𝐼̇𝑦𝑖𝑠𝑖

238 14 21
                                    

Gözlerimi izlerken mavilikler dayanamadı. Geri çekildi. Yukarı doğru ilerledi. Onu takip ettim.

"Özür dilerim."

Odama girmeden önce durdu. Derin bir nefes aldı.

"Neden?"

Neden mi? Neden sahi?

"Çünkü..."

Başını iki yana salladı. Belimi kavradı ve odaya girdi. Yatağa oturup bedenimi, kucağına çekti. Saçlarımı, yüzümü, omuzlarımı ve bel oyuntumu okşadı. Sanki keşfediyormuş gibi bedenimi.

"Özür dilenecek bir şey yok."

Ellerimi yanaklarına yerleştirdim ama istemedi. Ona dokunmamdan rahatsız oldu. Tuttu ve çekti. Ürperdim. Ne yapacağımı bilemedim.

"Bak...Bizi duyduğunu biliyorum ve evet. Haklıydı Grace. Korkuyorum. Bana hissettirdiklerin ve-"

Sıra bana geçti. Başımı iki yana salladım. Çünkü biliyorum. Ne düşündüğünü biliyorum.

"Hayır!"

Öyle bir şey yok dedim. Brian'a dönmemden korkuyor. Onu seviyor olmamdan. Kararsızım bunu biliyor ama söz konusu o olunca değilim. İşte bunu anlamıyor.

"Seni seviyorum. Biliyorum, her şey çok hızlı ve... Garip! Garip ilerliyor ama...Seni seviyorum ve gerçekten Henry. Gerçekten...Neden geldiğini bilmiyorum."

Gözleri uzaklaştı. İç çekti.

"Dün pek iyi değildin. Beni aradığın gibi onu da aramış olabilir misin? "

Olamam. Gözlerim büyüdü. Ürperdim. Hızla öne atıldım.

"Hayır! Aramadım, eminim. O an seni görmek istedim."

Ve ne? Merakla bekliyor.

"Bende onu, en son o, gün...O gün gördüm Henry ve en son o gün konuştum."

Başını salladı. Saçlarıma uzandı. Sevdi beni.

"Gitmek zorunda mısın gerçekten?"

İyice yaklaştım. Sertliğin tam üzerine yerleştim. Titredi. Dudakları kıvrılırken gülümsedi. Hayır dedi. Sadece sinirlendim ve canını yakmamak için mesafemi korumayı seçtim. "Seçmiştim."

"O zaman birlikte kahvaltı yapalım mı?"

Onaylayacaktı ama durdu. Kaşları havalandı.

"Bir şartla."

Bir şart mı? Nasıl bir şart?

"Beni, sen besleyeceksin?"

Gözlerim büyüdü. Arsız bir teklif çünkü bu biliyorum. Altında gizli bir şey yatıyor. Kalkacaktım üzerinden ama izin vermedi. Çekti yeniden.

"Evet? Şartımı kabul ediyor musun?"

Dudaklarımı büzdüm. Kıkırdarken bornozumu çıkardım. Gözleri kaydı. Göğüslerime uzandı. Güldüm. Omuzlarına tutunarak kalktım. Dolabın önüne doğru süzüldüm. Eğildim ve rafa uzandım. İç çekti. Derin derin nefes aldı. Aynadan yüz ifadesini izlerken gülümsemeden duramıyorum. Doğruldum. Bacaklarını araladı. Eşofmanını düzeltti ve iç çamaşırlarıma sarıldığımda ayaklandı. Acelesi varmış ama pekte yokmuş gibi yavaşça bana doğru yürüdü. Bekledim. Elimdeki takımı aldı ve omuzlarıma uzandı. Islak öpücükler bıraktı. Göz temasını kurarken eğildi. Titredim. Bacağımı kavradı. Kaldırdı. Yavaşça geçirdi kilotumu. Yukarı doğru çekti. Sıcacık parmakları tenimi yakıyor, nefesimi kesiyor. Belime ulaşınca ipler bırakmadı. Daha da çekti. Titredim. Ürperdim, omuzlarına sarıldım. Fısıldadım inleyerek. Henry...Henry.

"𝑭𝒊𝒅𝒆𝒍𝒊𝒅𝒂𝒅.." Henry Cavill-Chris EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin