Derin bir nefes aldım. Sanki hava çok temizmiş gibi. New York'un yoğun egzoz ve pis kokusu. Aman ne güzel. Birde biri uzun diğeri kısa şu eşitsiz yapıları. Bazıları klasik mimari bazıları...Her neyse!
Böyle sevmiyormuş gibi konuşuyorum ama aksine.
New York'u seviyorum. Aslında sevmiyor bayılıyorum. Sadece...Bakınca...Olay New York değil. Benim.
Her şeyi kötüler oldum bu aralar. Bu sabah olduğu gibi. Chris'in saçı...Bu yüzden saatlercede onu kapıda bekledim kötüsü."Şimdi iyi, öyle değil mi? Giza? Saçım? İyi öyle değil mi?"
Başımı salladım. Sokakta ilerlerken her mağaza camından kendini izleyen ona bakarken gülümsedim.
"Bu önemli! Dış görünüş meselesi."
Yine onaylayarak başımı salladım. Çünkü konuşmaya mecalim yok gibi ve değil. Hemde hiç. Şu dış görünüş meselesi. Hiç ama hiç önemli değil.
"Lisede pek umursamazdın. Bakınca şimdide umursaması gereken kişi sen değilsin ama-"
Kaşlarını çatıp kafasını hızla bana doğru çevirdi. Cümlemi tamamlama gereğinde bulunmadan onu dinledim.
"Ne demek bu?"
Omuz silkip sokağın sonundan sağa doğru döndüm. Kuyruğum Chris'te beni takip etti. Meraklı gözleriyle izlemeye devam ederken derin bir nefes aldı. Ekleyerek gülümsedim ama bu hiç ama hiç mutlu bir gülümseme değil. Her zaman ki gibi. Sanırım dudaklarım alışmış bu gülümsemeye. Artık samimiyetle kıvrılamıyorlar.
"Dışardan nasıl göründüğünün farkında değilsin Chris. Bakınca sadece yakışıklı bir adam değil bir o kadar da sempatik, sevimlisin. En önemliside çocuk gibisin."
Evet. Çocuk gibi.
"Heyecanlı, ilgili, meraklı ve normal bir aklın almayacağı dercede zeki. İnsanlar seni tek derdi seks olan bir adam olarak görüyor ki değilsin. İnan bana. Bunu biliyorum ve ne kadar aksini idda etsende..."
Kafenin kapısını açarken sevimli sevimli gülümseyen ona bakarak içeri girip tuttuğum kapıdan onunda süzülmesine izin verdim. Uzun bir süre konuşmamak için kapatacağım dudaklarımı son kez aralarken yanağını öpüp sanki biri duysun istemiyormuşçasına fısıldadım.
"Bu kadar çabalamamamış olsaydın da yine kadınların gözdesi olurdun."
Evet...Olurdun Chris. Kadınların olmasanda benim her zaman gözdem olacaksın. Her zaman. Yavaşça yürümeye başladık. Kafenin içinde. Gerginlik beni ele veriyor ki gerilecek bir şey yok. Sadece aptalca bir kahvaltı. Her zamankiler gibi. Beni takip eden ayak seslerini dinlerken kalabalık masaya doğru ilerleyerek bizi fark eden insanların yüzlerini izledim. İşte orada. Brian. Beni gördü diye ne mutlu ama. Ne mutlu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"𝑭𝒊𝒅𝒆𝒍𝒊𝒅𝒂𝒅.." Henry Cavill-Chris Evans
Fiksi Penggemar"𝐽𝑢𝑠𝑡𝑜 𝑢𝑛 𝑝𝑜𝑐𝑜 𝐹𝑖𝑑𝑒𝑙𝑖𝑑𝑎𝑑..." +18