𝑍𝑎𝑚𝑎𝑛𝑙𝑎 𝐴𝑙ı𝑠̧ı𝑟𝑠ı𝑛

108 12 3
                                    

Yemek faslı bitti. Salondayız şimdi. Kapıda bizi karşılayan orta yaşlarındaki kadın, yemek odasında, masanın çevresinde diğerlerine komut veriyor, onlarda hızla söyleneni yapıyor. Asker komutan ilişkisi. Sanırım evden o sorumlu. Ne garip. Ailelerinde her şey fazla resmi. Kıyafetler, konuşma tarzları, birbirlerine karşı hitap şekilleri-Bacağıma dolunan sıcak ellerle eğildim. Minik bir çocuk. Kocaman gözleriyle beni izliyor, bir şey söyleyecekmiş gibi bakıyor. Ne güzel. Gözleri, saçları.

Gülümsedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gülümsedim. Uzanıp onunla konuşmaya başladım. Merhaba dedim. Ses yok. Yanakları kızardı. Gözleri kaçtı ama uzak kalmadı benden. Yeniden beni buldu kocaman gözler. Konuştuğunu biliyorum. Konuşmayı bildiğini ama istemiyor. Utanıyor. Belli.

"Ben Giza. Senin adın ne?"

Dudakları büzüldü. İsmini bilmediğinden değil. İsmim ona komik geldiğinden.

"Giza."

Başımı salladım. Evet Giza. Kıkırdadı. Güldü ve el çırptı. Taytımı tutup çekiştirmeye başladı. Bacağını bacağımın üstüne attı. Üzerime çıkmaya çalıştı. Kollarını tuttum. Yavaşça. Onu korkutmamak için. Dikkatli bir şekilde minik bedeni kucağıma aldım. Saçlarını okşadım. Başını kaldırdı. Gözlerime bakındı. Hemen kaçtı. Başını göğsüme yasladı ve belime sarıldı. Herkesten tatmin sesler yükselince titredim. Minik çocuğa o kadar odaklanmıştım ki anlamamıştım. Bizi izlediklerini. Gülümsüyor kucağımdaki çocuğa, bana bakınıyorlar. Başımı çevirdim. Henry...
Masmavi gözleri parlıyor. Yanakları şaraptan dolayı kızarmış ya da ben üşüdüğüm için şömineye yakın oturduğumuzdan bilmiyorum. Yorgun. Hemde çok. Yanağını okşadım. Sakallarını. Elimi tutup öptü. Çocukta doğruldu. Amcasına vurdu ve bağırdı. Henry'nin gözleri büyüdü. Dudakları aralandı. Şaşkınlığını iliklerimde hissettirerek kaşlarını çattı. Yeğenine bir şeyler söyleyecekti ama çocuk öyle bağrınıyor ki kulaklarım çınlıyor. Elini saçlarımdan çekti ve başını eğdi. Yeğenini izledi. Çocuk sessizleşti. Bana sıkı sıkı sarıldı. Yeniden göğsüme yaslandı ama amcasının onu izlediğini fark ettiğinde doğruldu. Belimdeki ellerini göğüslerime yerleştirdi. Herkes kahkaha atarken Henry sadece gülmekle yetindi.

"Henry senin kız elden gidiyor."

Kıkırtı seslerine eşlik ettim.

"Hey! Hey! Ayıp oluyor. Kendi yaşıtlarınla takıl. Hem sordun mu belki bi ilişkisi vardır."

Çocuk amcasını anlamamasına rağmen güldü. Uzandı ve onun kucağına yerleşti. Çocuğu kucakladı. Kolları o kadar büyükki çocuk görünmüyor. Koltuk altlarından tutup kaldırdı. Başını koltuğa yasladı ve çocuğu kısa mesafede zıplattı. Bir kaç kez tekrarladı. Abileri sohbet ederken katıldı ama çocuğuda bırakmadı. Oynamaya devam etti. Hem çocukla konuştu. Güldü. Hemde abileriyle. Sonra diğerleri geldi. İki küçük çocuk daha. Onlar Henry'nin kucağındakinden biraz daha büyük. 5,6 yaşlarındalar galiba. Bilmiyorum. Çevremde çocuğu olan kimse yok. Kardeşimde olmadığı için tahmin etmek zor. Bacaklarına oturdular. Biri sağa diğeri sola. Beni izlediler ama uzun süreli değil. Hemen önlerine döndüler. Anladım. Bunlar Sara'nın değil. O kadının. Gözlerinden ve haraketlerinden anlaşılıyor ama diğeri onun. Benimle iletişime geçmeye çalışan. Çocukları zıplattı ve konuştu. İlgilendi.

"𝑭𝒊𝒅𝒆𝒍𝒊𝒅𝒂𝒅.." Henry Cavill-Chris EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin