"𝑆𝑒𝑛𝑖 𝑆𝑒𝑣𝑖𝑦𝑜𝑟𝑢𝑚."

291 22 40
                                    

Gözlerini izledim. Yakalanmaktan korkan, gülümsediği için küçülen, güzel gözleri. Kırışan minik burnu. Yavaşça kızaran yanakları ve tatlı, dolgun dudaklarından süzülen bembeyaz dişleri. O kadar güzel ki kendimi zapt etmek zor. Mırıldanıyor kendi kendine. Şarap kadehini yudumlarken söyleniyor.
Yemeğini bitirdikten sonra biraz fazla kaçırdı ama farkına vararak sonlandırıyor kadehlerini. İspanya'daki gibi. Bana güveniyor.

"Senin için bir sürprizim var."

Kaşları havalandı. Şaşkınlıkla aralandı, dudakları. Elimi ceketimin cebine atıp siyah kadife kutuyu çıkardığımda dondu kaldı. Büyüdü gözleri. Ona doğru uzattım. Açmasını istediğimi söyledim. Ne yapacağını bilemedi. Bir süre bekledi. Bi beni bi kutuyu izledi. Sonunda açtığında şaşkınlıkla titredi. Gezindi ince parmakları üzerinde. Nefesi kesildi.

"Henry...Bu..."

Merakla, kaldırdım kaşlarımı. Ne? Bu, ne?

"Çok...Güzel. Çok...Zarif ama bunu kabul edeme-"

Başımı iki yana salladım. Tamamlayamadı cümlesini ama gözleri ısrar etti. Kabul edemem Henry. Bunu kabul edemem. Bu çok fazla. Oysaki değil. Aksine. Az bile. Bu, ona az bile. O, çok daha güzellerini hakkediyor.

"Takabilir miyim? Boynunda görmek istiyorum."

Tereddüt etti. Ne yapacağını bilemeyerek başını salladı ama devamda etti, kendi kendine. Hiçbir şey söylemesede duydum ben onu. Saçlarını kaldırdı ve kolyeyi takmama izin verdi.

 Saçlarını kaldırdı ve kolyeyi takmama izin verdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Koltuğuma geri döndüğümde gülümsedim.

"Çok yakıştı."

Parmakları kolyenin üzerinde gezinmeye devam etti. Gözlerini kırpıştırdı ve başını eğdi.

"Onu çıkaramazsın Giz."

Titredi. Sanki bu, ona kötü bir şeyi hatırlatmış gibi büyüdü gözleri.

"Reddedemezsin demek istedim yani. Herkes bizi izliyor. Eğer çıkarırsan çok kaba bir kadın olduğunu düşünürler."

Gülümseyerek başını iki yana salladı. Dudakları büzüldü.

"Şaka yapıyorum. Eğer takmak istemiyorsan zorunda değilsin. Sana bir şey almak istedim ve bunu beğendim."

Teşekkür etti. Fısıldıyor sanki. Düşünüyor derin derin. Düşünürken gülümsüyor şimdi.

"Ama almak zorunda değildin ki."

Başımı salladım.

"Tabiki değildim ama istedim. Görür görmez sana ne kadar yakışacağını düşündüm zaten. Çok beğendim ve direk aldım. Öyle de oldu."

Gülümsedi. Gözleri kızaran yanaklarıyla uzaklaştığında yeniden teşekkür etti. Çok sevimli. Şarap bardağında kalan son yudumları bitiriyor ve elleri titriyor. Gergin gibi. Aslında heyecanlı ve kendini zapt etmeye çalışıyor, belli ediyor gözleri.

"𝑭𝒊𝒅𝒆𝒍𝒊𝒅𝒂𝒅.." Henry Cavill-Chris EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin