Selamlar canlar! Umarım bu bölümü beğenirsiniz...
Kitaplarımda reklam yapmak yasaktır!
Tabaktaki elma dilimlerinden birini aldım ve ağzıma attım. Ekşi elma hafifçe yüzümün buruşmasını sağlarken bakışlarım Rüya ve Boz'daydı. Rüya her zamanki gibi telefonuyla oynuyordu. Boz ise elini onun omzuna koymuş telefonu izliyordu. Kısaca göz gezdirdim etrafta.
Dün tanıştığım Selim beni bir kaç kişi ile daha tanıştırmıştı. Hepsi arkadaş canlısı olsada onlardan ufakcık çekiniyorum. Rüya ve benim gelmemle artık daha neşeli olduklarını söylemişlerdi. Sanırım alfanın ruh hali onları da etkiliyormuş. Yanıma oturan Kaan ile ona baktım.
"Gezmek ister misin?"
Kulağıma fısıldadığı şey ile başımı aşağı yukarı salladım. Ormanda gezmek her zaman huzur vericiydi. Yaşadığımız onca şeyi düşününce, biraz sakinliğe ihtiyacım olduğunu anlıyordum. Ama içimde hissettiğim güç, gün geçtikçe büyüyor ve beni rahatsız ediyordu. Sanki bir kuşu kafese kapatmış ve çıkmasını engelliyor gibiydim.
Hemen ardımdan evden çıkan Kaan, yanıma geldi. Sessizce bir süre yürümüş olsakta, bu sessizliği ilk bozan kişi o oldu.
"İyi misin?"
Bakışlarım ona kaydı. Artık kaşlarını çatmıyordu. Sanırım kalbindeki ağrı durmuştu. Başımı önüme çevirdim ve onun yaptığı gibi ellerimi ceplerime soktum.
"İyiyim sanırım"
Verdiğim cevap onu tatmin etmemişti. Derin bir nefes bıraktı. Her adımımda ayaklarım altında ezilen yaprakların sesi istemsiz gözlerimin kapanmasına neden oluyordu. Her bir hışırtı sesi bana o kadar huzur veriyordu ki... Kafama düşen bir damla ile açtım gözlerimi. Adımlarım durmuş ve başımı gökyüzüne çevirmiştim.
"Yağmur başlayacak. İstersen geri dönelim"
Kaan'ın sesi ile aniden başlayan yağmur gülümesememi sağladı. Yağmurun altında oturmak ne kadar keyifli ve huzur verici bilir misiniz? Bütün kötü anılarınızı ve düşüncelerinizi silip süpürür...
Hemen yanımdaki ağaca yaslandım ve kafamı gövdesine dayadım. Duyduğum hışırtılardan Kaan'ında yanıma geldiğini anladım. Aklıma dolan bir anı hafifçe gülümsememi sağladı...
------Geçmiş-------
Elimdeki kuru ekmeği uzattım Rüya'ya. Yattığı bankta doğruldu ve zar zor kemirmeye başladı. Guruldayan karnımı duymaması için bir kaç adım geriledim. Ama o kadar açtı ki, fark etmemişti.
Rüya'nın yemek yediğini görmek beni gülümsetmişti. Bakışlarım etrafta gezindi hızla. Akşam olmuştu ve bu gece hava soğuk olacaktı. Rüya için bir yer bulmalıydım. Bakışlarım etrafta gezindi. Biraz ileride gördüğüm kasabın arka tarafında kartonlar vardı. Rüya'yı oraya götürebilirim.
Elimi uzattım Rüya'ya. Elindeki ekmeği uzattı hızla. Sanırım ekmeği istediğimi sanmıştı. Başımı iki yana salladım hızlıca. İkimizde o kadar susamıştık ki dudaklarımız kuruduğu için konuşmuyorduk. O ekmeği tekrar kemirmeye başlarken meraklı bakışlarla süzdü beni. Kafası hafif sağa eğilince ona uzandım ve elini tuttum.
Birleşmiş ellerimiz ile çekiştirdim onu. Çıplak ayaklarımız soğuk betona her bastığında duyulan tok ses etrafta yankılanıyordu. Şanslıydık ki bu sokakta çok fazla serseri veya alkolik yoktu. Ama buradan atılmamız da uzun sürmezdi.
Kasabın arkasına gelmemiz ile gözlerim beton bir odanın içindeki kartonlara takıldı. Hepsi yerde üst üste duruyordu. Rüya'nın elini bıraktım ve yerde 4 tane kalacak şekilde diğerleri kenara koydum. Bakışlarım Rüya'ya döndü. Elimle gel işareti yaptım ve geldiğinde kartonların üstüne yatmasını sağladım.
Sağ elimle gözlerinin önünü kapattım ve geri çektim. 'Uyu' demek istediğimi anladığı için, anında kapatmıştı gözlerini. Oda o kadar küçüktü ki Rüya'nın hemen önünde dursam da bedenimin yarısı dışarıdaydı.
Duyduğum damla sesleri ve sırtıma düşmeye başlayan su taneleri dışarı göz atmam neden oldu. Aniden başlamış olan yağmur bedenimi ıslatıyordu. Rüya geçen gün çöpte bulduğumuz yırtık oyuncak ayıya sarılmış uyurken, ayağa kalktım ve çıktım oradan.
Rüya'yı ısıtacak bir şeyler bulmalıydım. Yoksa akşam hasta olurdu. Gözlerimi sıkı sıkı yumdum ve gökyüzüne çevirdim başımı. Ağzımı açtım ve içebildiğim kadar içtim. Mideme inen bir kaç damla su ardından hızla ana caddeye çıktım. Bütün kıyafetlerim ve saçlarım ıslanmış olsa da hızlı hızlı yürümeye başladım.
Genelde bu mahalledeki insanlar kullanmadıkları eşyaları evlerinin önüne veya çöp kenarlarına koyuyordu. Kenarda gördüğüm çöp konteynırının yanına koştum. Kartonlar içine koyulmuş eşyaları karıştırdım.
Bulduğum battaniyeyi ıslanmaması ile bedenimi üstüne siper ettim ve Rüya'nın yanına koştum. Yanına geldiğim gibi hafif ıslanmış battaniyeyi üstüne örttüm. Titreyen bedeni battaniyeye sarılırken kenardan aldığım bir kartonu Rüya'nın tam karşısına yere koydum.
Kenarda gördüğüm bir şişeye yağmurdan biraz doldurdum ve biraz önce koyduğum kartonun yanına koydum. Karton üzerine düşen su damlaları onu ıslatsa da umursamadım ve kartona yattım. Ellerimi başımın altına koydum ve Rüya'ya döndüm.
Büyük ihtimalle sabah kalktığında üstündeki battaniyeyi üstüme örtecekti ama önemli olan oydu. Sabah hava ısınırdı zaten ama akşam üşümemesi gerekiyor. Bedenime bıçak misali saplanan her bir su damlasını yok saydım ve kapattım gözlerimi. Her bir damla buzdan birer iğne gibi hızlı ve soğuktu. Ama kardeşimin ısındığını görmek bile beni mutlu ediyordu...
-----------------
Acı günlerimizden sadece biri... Bir kaç gün sonra oradan atılmıştık zaten. Kimse haksızlığa uğradığında susmayan iki kız kardeşi sevmiyordu. Bu yüzden hep mahalle değiştirmiştik. Ve bu her seferinde farklı farklı belalı tipler demekti.
Her gün bu halimize şükrediyordum. Her gün karnımız doyuyor ve ısınacak bir yerimiz oluyor. Sadece bu nedenler bile tüm bu fantastik ve akıl almaz şeyleri göz ardı etmem yardımcı oluyor. Belkide bu yüzden bu kadar umursamazım. Ama geçmişten günümüze değişmeyen tek şey, Rüya'yı korumak için her şeyi yapabilecek olmam...
Aniden uzaktan duyduğum bir yaprak hışırtısı ile gözlerimi açtım. Benimle aynı anda o tarafa bakan Kaan ile gözlerimizi kısmış, çıkacak kişiyi bekliyorduk. Yanımıza nasıl yaklaştı? Uzaktan gelmiş olsaydı, duyardık. Ama bir kaç adım ötemizden gelmişti ses... Kaan tam pençelerini çıkartmıştı ki, gördüğümüz yüz şokla durmamızı sağladı. Ama arkasında duran elf kaşlarımı çatmama yetmişti...
Azıcık meraklanın XD
Bu arada sizce bu kişi kim? Tahminleri alayım XD
(Hadi bir ipucu: Daha öncede ihanet etmiş biri...)
Eğer hatam olduysa uyarırsanız sevinirim. Sonraki bölümde veya bir sonraki kitabımda görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
WerewolfKamp yapmak için çıktıkları yolda mühürlenen iki kız kardeşin hikayesini okumaya hazır mısınız? Peki ya aslında kendilerinin normal olmadıklarını anlasalar? * Hikayeden* "Mühür saçmalığına inanmıyorum tamam mı! Bu tamamen bir saçmalık!" Sinirle tısl...