Kamp yapmak için çıktıkları yolda mühürlenen iki kız kardeşin hikayesini okumaya hazır mısınız? Peki ya aslında kendilerinin normal olmadıklarını anlasalar?
* Hikayeden*
"Mühür saçmalığına inanmıyorum tamam mı! Bu tamamen bir saçmalık!"
Sinirle tısl...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Netleşmeye başlayan görüşüm ile hızlıca çevreme göz attım. Bir mağara benzeri bir yerdeydim. Oldukça karanlık olan bu yeri tam olarak kaynağını çözemediğim ama mağaranın ilerisinden gelen ışık az da olsa aydınlatıyordu. Merakla oraya bir kaç adım attım. Ama ağımın altındaki şeyin aniden kayması ile kendimi yerde buldum.
Sırtımı aniden taşa çarpmam yüzünden gelen ağrı ile inledim. Mağarada sesimin yankılanması ile derince yutkundum. İleriden gelen ışığın aniden sönmesi ile gözlerimi büyüttüm ve kollarımla yerden destek alarak doğruldum. Mağara tamamen karanlığa gömülünce bir süre gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim. Yavaş yavaş karanlık netleşmeye başlayınca syf avcısı olmanın iyi yanlarını hatırlamış oldum. Gece görüşü :))
Biraz önce ışığın geldiği yöne adımladı, ama bu sefer oldukça dikkatli adımlar atmaya özen gösterdim.
Aniden üzerime atlayan bir şey ile kendimi geri atarak çığlık attım.
"Ahh!!"
Elimle hızla üzerimi silkeledim ama herhangi bir şey yoktu. Telaşla çevreme bakındım ama yerde de herhangi bir şey yoktu. Biraz önce ne atladı öyle üstüme? Ve o atlayan şey şimdi nerede?!
Tanrım! Hayal falan mı görmeye başladım?! Veya sadece korkudan dolayı zihnimin bana oynadığı bir oyun muydu? Kendine gel Gece! Unutma. Burada ölürsem, gerçekte de ölebilirim!!!
Derin bir nefes alıp verdim ve dikkatle adımlamaya devam ettim. Ama görünürde hiç bir şey yoktu. Bu da ne böyle? O zaman o ışık nereden geldi ki?
Aniden yerin altına çekilirmişçesine hissetmem ile gözlerimi anlık kapadım. Ama açtığım an kendimi bir film sahnesi içinde buldum sanki.
Renkleri solmuş bir dünyadaydım. Sokaktan hızlıca yürüyüp geçen insanlar ve kocaman binaların olduğu bir şehir. Bir dakika. Burası fazla tanıdık geliyor!
Sol tarafımdaki gördüğüm lunaparka kaydı gözlerim. Burası... Çocukken sürekli gelmek istediğim yerdi. Dışarıdan diğer insanların nasıl eğlendiğini izler, bir gün bende bu aletleri deneme fırsatım olur mu diye merak ederdim.
Yanımdan hızla koşarak geçen 2 kız çocuğu ile bakışlarım onlara kaydı. El ele tutuşmuş o iki kız çocuğunu o kadar iyi tanımıştım ki, unutmam mümkün değildi. Üzerlerindeki yırtık kıyafetler ve Rüya'nın omuzlarında ona çöpten bulduğum bir hırka vardı. Hafifçe gülümsedim.
Lunaparkın çitlerinin dışında durmuş ve dönme dolaba bakıyordu küçük Gece. Rüya ise elini tuttuğum elini inceliyordu ve gülümsüyordu.
Ürperen vücudum ile gözlerimin dolduğunu hissettim. Ben hayran bakışlar ile dönme dolabı incelerken sonunda Rüya'nın bakışlarını fark etmiştim. Bakışlarımı dönme dolaptan aldım ve Rüya'ya çevirdim. Ellerimizi yüzlerimizin hizasına getirdim ve gülümsedim.
"Bu seni mutlu mu etti ablacım?"
Rüya'nın hızla başını aşağı yukarı sallaması ile Rüya'nın yüzünü o küçük avuçlarım içine aldım ve öpücüklere boğdum. Rüya neşe ile kıkırdarken asıl ben istemsizce onlara bir adım attım. Anında değişen ortam ile hızla gözyaşlarımı sildim.
Neler oluyor? nereye gitti küçüklüğümüz? Nereye gitti benim Rüya'm? Biriciğim, tek değerlerim o benim. Derin bir nefes aldım ve bembeyaz olan çevreye baktım.
Tamamen bembeyaz olan bir oda içerisinde gibiydim. Duvarların varlığı dahi zar zor belli oluyordu.
"Beni mi arıyorsun küçük kız?"
Tam arkamdan duyduğum yaşlı kadın sesi ile 180 derece döndüm ve 2 adım geriledim.
"Tanrım! S-Sende kimsin?!"
Telaşla ve korkuyla söylediklerimin hemen ardından kadını inceledim. Oldukça yaşlıydı boyu oldukça kısaydı. Hafif eğilmiş bir şekilde elindeki bastona tutunarak ayakta duruyordu. Bembeyaz uzun saçları ve masmavi gözleri var.
Bana gülümsedi ve bir adım attı. Ama onun bana adımlaması ile ben 2 adım geri attım. Beni fazlasıyla ürkütmüştü. Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan bana bir elma uzattı
"Acıkmış olmalısın küçük kız. Elma yemeye ne dersin?"
Ne? Pamuk kız mıyım lan ben? 'Teyzecim ne iş?' bakışları eşliğinde bir elmaya birde yaşlı kadının yüzünde mekik dokudu gözlerim.
Yaşlı kadın elmayı geri çekti ve kaşlarını çattı
"Elma pek sevmiyor gibisin. O zaman buna ne dersin?"
Merakla teyzenin ne yapacağını izlemeye koyuldum. Elmadan daha iyi ne verebilir ki diye düşünürken aniden arkasında beliren yaratık ile gözlerimi büyüttüm. Sanırım elmayı geri istiyorum!!
Vücudundan akan yeşil sıvılar ile orantısız vücut hatları olan ve kafam kadar dişlere sahip, göz çukurlarında göz yerine solucanlar bulunan bu yaratık yutkunmama yetmişti. Keşke elmayı alsaydım...
"Ama şike var hocam"
Kısık bir sesle çocuk gibi hayıflanmam ile canavarın bana karşı hırlaması bir oldu. İstemsiz bir adım gerilerken boğazımı temizledim. Bir dakika ya! Ben hem avcı hem bilge kanına sahibim kardeşim! Şu korkunç, kocaman dişlere sahip, iğrenç yaratık mı beni korkutacak?
Böyle söyleyince korkmakta haklı gibiyim bence :)
Duruşumu dikleştirdim ve bakışlarımı yaşlı kadına çevirdim. Güç gösterisi zamanı geldiyse, kazanan ben olacağım yaşlı kadın!
Görüşümün hafif bulanıklaşması ve hemen ardından her yeri çok net duymam ve görmem ile gözlerimin tamamen siyah olduğunu anladım. Vücudum etrafında süzülen siyah dumanlar ile yaşlı kadına gülümsedim.
"Bazı cevaplara ihtiyacım var. Eğer bu cevapları bulmaya çalışırken bana engel olacaksan, işini şuan bitirmeliyim"
Bana dahi yabancı gelen soğuk ve kalın bir sesle söylediğim sözler ile yaşlı kadın kaşlarını çattı ve gülümsedi.
"Kimin işi bitecek göreceğiz küçük kız."
Söylediği şeylerin hemen arından üzerime atlayan canavar ile hemen sağa kaydım. Canavar biraz önce olduğum yere uzun tırnaklarını geçirmişti. Sol elimde yarattığım dumanlardan oluşan kılıç ile ona doğru atıldım...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Yeni bölüm atmadan önce haber vereceğim veya spoi vereceğim bir tiktok/twitter yada insta hesap açmayı düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Eğer hatam olduysa uyarırsanız sevinirim. Sonraki bölümde veya bir sonraki kitabımda görüşmek üzere.