Kamp yapmak için çıktıkları yolda mühürlenen iki kız kardeşin hikayesini okumaya hazır mısınız? Peki ya aslında kendilerinin normal olmadıklarını anlasalar?
* Hikayeden*
"Mühür saçmalığına inanmıyorum tamam mı! Bu tamamen bir saçmalık!"
Sinirle tısl...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Üzerimdeki pelerin ile kıyafetlerimi iyice kapattım ve yürümeye devam ettim. Saraydan çıkmıştık ama bu seferde elflerin yaşadığı köy benzeri bir yerdeydik. Üzerimize kapşonlu pelerin benzeri bir şey almıştık.
İnsanların arasından hızlı hızlı geçerken kaçabileceğimiz bir delik arıyordum. Güçlü olabiliriz, ama bu sürekli savaşacağımız anlamına gelmez. Sena bir yanlış yaptı. Onun cezası kesilecek tabiki. Ama onun hatası yüzünden bütün elflere düşman olamam.
"Geceeee"
Duyduğum fısıltı benzeri bir uğultu ile durdum. Benim durmam ile bizimkilerde durunca göz ucuyla onlara baktım. Ama onlardan biri söylemiş gibi değildi.
"Geceeee"
Tekrar aynı şeyi duymamla hızla etrafımda döndüm. Diğer yandan da etrafımı inceliyordum.
"Gece? Bir şey mi oldu?"
Selim'in sesi ile durdum. Göz ucuyla ona baktım.
"Bir ses duydum sanki. İsmimi sayıklayan bir ses"
Herkes kaşlarını çattı ve etrafı süzmeye başladı. O an sağ çaprazımızda gördüğüm kişi ile kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bir elf duvar kenarından kafasının yarısını çıkartmış bana dik dik bakıyordu. Onun ağzının oynaması ile kafamın içinde ses yankılandı
"Buraya gel"
İşte bu! Bana seslenip duran kişi bu! Hızla ona adımladım. Arkamdan bizimkilerde gelirken, adamın bulunduğu kulübe tarzı yere girdik. Biz içeri girdiğimizde elf arkamızdan kapıyı kapattı.
"Sende kimsin? Beni nereden tanıyorsun?"
Bu elfi daha önce görmediğime eminim. Nasıl beni tanıyor olabilir ki?
"Sakin olun. Müstakbel kraliçe sizi buraya getirttiğinden beri sizi izliyorum. Ben Bilge Bieden'ın öğrencisiyim."
Söyledikleri ile kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken, o koltuklardan birine geçip oturdu.
"Ayakta kalmayın, oturun"
Tereddüt ile Kaan'a baktım. Başını onaylarcasına sallayınca herkes koltuklara oturdu.
"Tamamda nasıl kafamın içine sızdın?"
Sorduğum soru ile bakışlarını bana çevirdi ve başını hafif sağa eğdi.
"Koruma kalkanını unutmuşsun. Zihninde bir bariyer yok şuan."
Anında zihnime bir bariyer yerleştirdim. Sanırım güçlerimi kaybettiğim sırada gitmişti. Konuşmaya devam etmesi ile ona odaklandım
"Rüya ve Gece... Yakında büyük bir savaş olacak. Ve siz arada kalacaksınız. Bir taraf seçemeyecek ve büyük bir bedel ödeyeceksiniz."
Dedikleri ile kaşlarım çatılırken bakışlarım Rüya'ya kaydı. O da bitkin bir şekilde benimle göz teması kurdu. Ama derince yutkunduğunu fark edebilmiştim.
"Ben geleceğe dair görüleri olan bir elfim. Ailem yüz yıllardır elflerle diğer türlerin arasını iyi tutmak için görevlendirilmiştir. Bu yüzden izin verin size yardım edeyim. Sizi buradan çıkarabilirim. Üstelik görülerim ile size yolda gösterebilirim."
Tek kaşımı kaldırdım ve merakla sordum
"Senin çıkarın ne olacak?"
Sorum üzerine gözlerini yere indirdi.
"Bilge Bieden ile konuşmam gerekenler var"
Bu adama güvenmeli miyiz emin değilim... Ya Sena'nın bir adamı ise? Peki ya doğru söylüyorsa? Tedirginlik ile derin bir nefes bıraktım. Ona güvenerek çok büyük bir kumar oynuyoruz. Ama söylediklerinin doğru olup olmadığını çok merak ediyorum. Eğer doğru ise gerçekten yakında bir savaş olacak. Peki Rüya ve ben neden ortada kalacağız? Tanrım!! Her şey çok karışık gelmeye başladı.
Bir çıkış yolu aradıkça dibe batmamız beni boğmaya başladı. Ne vardı normal bir hayat yaşasaydık?
----------------------
"Rüya"
Rüya ona seslenmem ile bana baktı. İsminin Dupa olduğunu öğrendiğimiz elf işleri olduğunu söylemiş ve gitmişti.
"Efendim ablacım"
Rüya'yı hızlıca süzdüm. Biraz bitkin görünüyordu. Ama bu fiziksel değil ruhendi. Derince yutkundum ve gözlerine bakarak sordum
"Boz nerede?"
Rüya kısa bir an ne diyeceğini bilemedi. Bakışlarını yere indirdi ve diyecek bir şey arar gibi bakışlarını sürekli bir yerlerde gezdirdi. Kaşlarımı çattım hızla. En sonunda bakışlarını bana çevirdi
"Öldü"
Yalan söylüyor... Rüya şu anda yalan söylüyor. Öyle bir şey olsaydı göz temasımızı bozmadan söylerdi. Niye teklemişti? Neden bir cevap aradı??
"Yalan söylüyorsun"
Çatık kaşlarımla söylediğim şey ile yutkundu. Neler oluyor??? Ne olmuş olabilir ki!? Rüya bana neredeyse asla yalan söylemez. Neden şuan yalan söylüyor ki? Neden gerçeği saklıyor??
"Rüy-"
Sözümü kesen şey eve kapısının açılması oldu. Dupa bir kaç poşet ile girdi eve. Herkes merakla ona bakarken, o poşeti ortada masanın üstüne koydu.
"Gece ve Rüya kendi kılıçlarını, silahlarını yaratıyor ama siz yaratamıyorsunuz. O yüzden size bir kaç şey getirdim. "
Boş bulduğu bir koltuğa oturdu ve devam etti
"Hazırlıklarınız bittiğinde yola çıkarız. Yol biraz uzun sürebilir."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölüm biraz aksiyonlu geçecek. Ama bazı yerlerinde Kaan ve Gece yakınlaşacak. Sonraki bölümü kaçırmayın derim XD XD
Eğer hatam olduysa uyarırsanız sevinirim. Sonraki bölümde veya bir sonraki kitabımda görüşmek üzere.