Selamlar canlar! Umarım bu bölümü beğenirsiniz...
Kitaplarımda reklam yapmak yasaktır!
Gerçekten buraya gelmiş miydim? Ya geldiysem? Ya geldiğimi düşünüp geri dönersem ama aslında gelmemişsem ve daha çok kaybolursam? Çıkmaza girdim çıkamıyorum resmen! Acaba nöbetçilerden birine mi sorsam? Of saçmalama Gece! Sanırım gerçekten delirdim!
Derin bir nefes bıraktım. Büyük evlerden veya yapılardan gerçekten nefret ediyorum. Sürekli kayboluyorum! Hemen kenarında durduğum camdan dışarı baktım. Gördüğüm büyük bahçe ve etrafta koşuşturan insanlar ile sağ kaşım hafifçe havalandı.
Herkes büyük bir uyum içerisindeydi ve hepsi çok yakışıklı/güzel. Tamam azcık ucundan kıskanmış olabilirim. Tamam tamam azcıktan fazla :) Başıma giren ani bir ağrı ile gözlerimi yumdum. Tanrım! Sanki biri kafatasımı yarmış ve beynimle oynuyor gibi!!!
Gözümden akan bir damla yaş ile açtım gözlerimi. Ne!!! Neredeyim ben? Neler oluyor!? Ben biraz önce ışınlandım mı??? Tam karşımda cam bir fanus içinde bulunan parlak beyaz taş ile gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
Şu bir kaç ay içinde yaşadığım onca şeyi sorgulamadığım gibi bunu da sorgulamayacağım...
Evet evet. Bunu yapmayacağım. Tamam sonra sorgulayacak ve tekrar kafayı yiyeceğim ama bu bizim sırrımız XD
Cam fanusu dikkatli bir şekilde kaldırdım ve elimi kristale uzattım. Kristalden avucuma doğru yayılan beyaz ışıkla şokla açtım gözlerimi. Ne oluyor?
Aniden bir şeyin beni geri itmesi ile 2 metre uzağımdaki duvara resme çivilendim. Dişlerimi birbirine bastırdım ve acı ile inledim. Sırtımda hissettiğim ağrı yavaş yavaş yok olurken, şokla avucuma baktım. Elimden vücuduma doğru uzanan damarlarım bembeyaz parlıyordu.
Hızla kristale geri baktım. Eski rengindeydi ama ucu hafif siyahlaşmıştı. Ne yaptım bilmiyorum ama sanırım işime yara bir şey.
Bakalım güçlerim geri gelmiş mi? Sağ elime odaklandım ve zihnimde siyah dumandan oluşan bir bıçak hayal ettim. Sağ elimi sanki bir bıçak tutarmışçasına sıktım ve sağ tarafa savurdum. Elimde hissettiğim ağırlık ile açtım gözlerimi. YES!! Başardım! İşte bu!!
---------------------
Bacaklarımda hissettiğim sürtünme ile açtım gözlerimi. Bulanık görüyor olsam da, iki kişinin beni kollarımdan tutmuş sürüklüyor olduğunu fark edebilmiştim.
Aklıma gelen anılar ile gözüm sol omzuma kaydı. Ama sol omzumda bir ağrı yoktu. Büyük ihtimalle yaram güçlerimi kazandığım an iyileşmişti. Hızla ters takla attım ve beni tutan gardiyanlardan uzaklaştım.
Bakışlarım etrafta gezinirken, her şeyin görümdeki gibi olması beni memnun etmişti. Yine eski elbiseler giymiş kişiler sağda ve solda duruyorlardı. Tam karşımda ise 4 adet taht vardı. Ortadaki tahtta oturan Sena'ya gülümsedim. Göz ucuyla Rüya'ya baktım. Öngörümdekinin aksine, sadece ufak tefek çizikleri vardı. Sena gülümsememi görmesi ile küstahça kahkaha attı
"Boşu boşuna ümitlenme. Burada güçlerin işe yaramaz canım!"
Bu oyunu bozmamalıyım ki, beni yendiklerini sandıkları o an onları bozguna uğratayım. Şaşırmış gibi kaşlarımı çattım ve elimi Rüya'ya uzattım. Elimi büyük bir şaşkınlıkla indirdim ve gözlerime korkuyu yerleştirdim. Bakışlarımı Sena'ya çevirdim ve sinirli bir sesle tısladım
"Ne istiyorsun!"
Sena sağ elini havaya kaldırdı ve tırnaklarını inceledi. Bakışlarını saniyelik bana çevirdi. Zaman kaybetmeden omuz silkti ve geri tırnaklarını incelemeye başladı
"Seni öldürmem gerekiyor. Bunu da ancak ve ancak Rüya'yı öldürerek yapabilirim"
Umursamazca söyledikleri ile sinirle dişlerimi sıktım. Şuradan bir kaçalım, göstereceğim ben sana öldürmeyi!!
"Tabi bunun için önce Rüya'nın mühürünü kırmamız gerekti. O sırada azcık yıprandı ama olsun"
NE?? Mühür kırılabiliyor mu!? Ama nasıl!!! Şokla Rüya'ya baktım. Gözlerinden dahi ne kadar bitkin olduğu anlaşılıyordu. Yani artık Boz ile mühürlü değiller mi? Ama nasıl?? Bunu nasıl başardılar ki?
Sena'nın oturduğu yerden kalkması ile bakışlarımı ona çevirdim. Ne zaman aldığını bilmediğim bıçak ile Rüya'nın kafesine yöneldi.
"DUR!"
Bağırmam ile durdu ve bana baktı. Harekete geçmeden önce her şeyi öğrenmem gerekiyor!
"N-Nasıl? Mühürü nasıl kırdınız ki?"
Sena beni süzdü. Sanırım anlatmak ve anlatmamak arasında kalmıştı. Kafesten bir adım uzaklaştı ve bana gülümsedi. Bıçağın keskin olmayan tarafını kendi boğazına yaklaştırdı ve kesermiş gibi havada tuttu.
Kafasını hafif sağa yatırıp gözlerini kapattı. Hemen sonrasında normale döndü ve gülümsedi
"Anladın mı?"
Şokla gözlerimi açtım. NE!! Boz'u öldürmüşler miydiii?!! Tanrım!!! Tamam onu sevmezdim ama ölmesini de istemezdim!! İçeri koşarak giren bir gardiyan ile herkes bakışlarını ona çevirdi.
"Kraliçem!! T-Taşta sorun var! Taş birden simsiyah oldu ve parçalara ayrıldı!!"
Duyduklarım ile hafifçe gülümsedim. Sanırım taş gücüme karşı gelememiş ve parçalanmıştı. Bakışlarımı yavaşça Sena'ya çevirdim.
"Oyun oynamak ister misin?"
Soğuk ve korkutucu bir sesle söylediğim şey ile bıçağı Rüya'ya doğru savurdu. Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan işaret parmağımı hafifçe ona doğru salladım. Bıçak anında yok olurken etrafımızda bulunan insanlar kaçışmaya başladı. Hepsi çığlık atarak kaçarken ben avıma kilitlenmiştim.
Rüya güçlerini geri kazanması ile enerjisini toplarken elimi Sena'ya doğru uzattım. Avuç içimden ona doğru giden siyah topu görmesi ile bir kaç şey fısıldadı. Anında çevresinde bir kalkan oluşurken gülümsedim. En fazla ne kadar o şeyin arkasına saklanabilir ki? Elinde sonunda elime düşecek :)
Duyduğum bir kaç adım sesleri ile odağım bozuldu. Kaan hızla Rüya'nın yanına koştu. Sena ise koşarak tahtların biraz arkasında bulunan kapıdan kaçtı. Şuan önemli olan diğerlerini bu lanet yerden çıkarmak. Sena'yı daha sonrada bulabiliriz. Onu bulduğumda, onunla çok güzel oyunlar oynayacağım :)))
Sadece biraz zaman gerek. Bizimkilerin toparlanması ve bir plan yapabilmemiz için bir plan... Üstelik şu mühür bozma işi var... Rüya üzülecek mi yoksa umursamayacak mı bilmiyorum ama diğerlerinin çok kızacağı ve üzüleceği kesin. Umarım tüm bu olanlar için bizi suçlamazlar...
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Eğer hatam olduysa uyarırsanız sevinirim. Sonraki bölümde veya bir sonraki kitabımda görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
Manusia SerigalaKamp yapmak için çıktıkları yolda mühürlenen iki kız kardeşin hikayesini okumaya hazır mısınız? Peki ya aslında kendilerinin normal olmadıklarını anlasalar? * Hikayeden* "Mühür saçmalığına inanmıyorum tamam mı! Bu tamamen bir saçmalık!" Sinirle tısl...