Hoş geldiniz okumaya geçmeden vote verirseniz sevinirim. Vermiyorsanız okumadan çıkabilirsiniz canınız sağ olsun falan demeyeceğim.
'Teşekkür'
Başlıyoruz.
---
Kuzey
Sızlayan gözlerimi birbirine bastırıp, kafamı yana yatırdım. Ağrıyan boynumla yüzümü buruşturdum.
Dün geceden beri bugünkü projeyi ne yapacağımı düşünmüştüm. Eğer o projeyi veremezsem bir sürü çocuk sokakta kalacaktı.
Açıklamam yoktu ve proje mahvolmuştu. İlk defa kaybetmiştim.
Odadan çıkarken ilk defa kardeşimle kahvaltı yapmadan işe gidecektim. Canımı bu durum bir hayli sıkarken Beyza'nın bana seslenmesiyle durdum.
''Abi yarım saat kadar bekler misin?'' Ona dönmeden bileğimdeki saate baktım. Toplantı iki saat sonraydı. Her türlü yetişirdim fakat kardeşimin abisini kaybetmiş bir halde görmesini istemiyordum.
''Bir sorun mu var?'' Ona dönmeden konuşmama sinir olmuş olacak ki kolumdan tutarak kendine çevirdi.
''Neden yüzüme bakmı-'' Cümlesini tamamlayamadan dolan gözlerimle göz göze geldi. Daha fazla bakmasını istemediğim için sarıldım ona.
Eğer o projeyi kaybedecek olursam o kadar çocuk ne yapacaktı? Sığınma çocuk evlerine yerleştirilmeyeceklerdi. Devlet onları evlerine geri yollayacaktı onlarda aynı şeyi tekrar yaşayacaktı.
Kardeşim bu durumun teselli edilecek bir durum olmadığını bildiği için bana karışmıyordu. Sadece sımsıkı sarılıyordu.
Ne kadar durduk hiç bilmiyordum. Kardeşime sarılmanın verdiği huzur zamanı o kadar hızlı ileri atıyordu ki! Yıllar geçse bile fark etmezdim.
Kapıya atılan tekmeyle kaşlarımı çattım. Büyük ihtimalle biri yalpalamıştı fakat durmadan sert vurulan kapıyla ben baktım kapıya.
Kardeşimden ayrıldığım için sinirliydim. Bana iyi gelmişti bu durumda.
Kapıyı setçe açtığımda ayağıma gelen tekmeyle acıyla inledim.
Hay sikeyim!
Sinirle bağırmak için kapıyı açtığımda karşımda pijamalı bir şekilde, saçı dağınık, gözleri kırmızı bir Aşkın görmeyi beklemiyordum.
Bana otuz iki diş sırıtırken;
''Günaydınlar! Size öyle bir haber getirdim ki! Beyza abin Kuzey bu haberimle şirketinizden bir kat verecek bana demedi deme!'' Onun dedikleriyle suratımı buruşturdum.
Bu kızıl çocuğu çekecek halde değildim.
Yüzüme doğru ittiği büyük resim kağıdına bakarken kaşlarımı çattım.
''Bu ne?'' Bana gözlerini devirirken;
''Aç bak onu da ben mi söyleyeyim? Yalnız kat verirseniz lütfen altlardan olsun.'' Elime kağıdı tutuşturup, Beyza'nın yanına gitti.
Olayı kavramadan sinirlendiğim için acele bir şekilde kağıdı açtım. Kağıdı iki elimle kavrayıp, incelerken gözlerim büyüdü.
Projemin aynısını çizmeye çalışmıştı! Gözlerim şokla ona dönerken Beyza'ya konuştuğunu gördüm.
Aynısını nasıl çizmişti? Gözlerim ışıldarken aklıma gelen çocuklarla hızlıca Aşkına adımladım. Üstüne hızlıca yürümemle Beyza'yı üstüme iterken sandalyenin arkasına geçti.
''Niye üstüme si-'' Cümlesini tamlamadan susup, boğazını temizledi.
''Niye öyle geliyorsun ya? Aklımız gitti.'' Onun dediği şeyi umursamadan kardeşimi çekerek, kolundan tutup, kendime çektim. Kollarımın arasına aldığım kızıl kafaya dikkatli bir şekilde sarıldım.
Kollarımın arasında sabit dururken hızlıca ayrıldım ondan.
''Söyle bana ne istiyorsan yapacağım! Hem sen nasıl buldun bu çizimi de çizdin?'' Aşkın benden biraz uzaklaşıp, saçlarını geriye attı.
''Aslında ne istediğimi az önce söylemiştim. Ayrıca dün şirkete geldiğimizde masanızın üstünde yapışmış olarak duruyordu.'' Onu kafamla onaylarken bir kez daha gülümsedim.
Bu çocuğu sevmeye başlıyordum.
''Sen var! Beyza arkadaşınla kahvaltı yapıp, okulunuza gidiyorsunuz güzel kızım. Ben şirkete geçiyorum.''
Onları arkamda bırakıp, önümdeki kağıdı kavradım. En azından taslak gibi olsa da onlara gösterebilirdim ki çok iyi çizilmişti. Çizimi uzum sürmüş olmalıydı. Hızlıca odama çıkıp, unuttuğumu fark ettiğim telefonu elime aldım.
Aşağı indiğimde kızıl çocuk masaya kafasını dayamış, Beyza'yla konuşuyordu. Onun bu uykulu haline dayanamayıp;
''Beyza ya da bugün okula gitmeyin. Sınavınızı ben hallederim. Evde durun bugün.'' dedim. Aslında sınavlarını zaten ben halledecektim.
Bu kız ve diğer arkadaşının notları kardeşimi etkilemesin diye yükselttiriyordum. Cümlemi kurduktan sonra kardeşim şaşkınlıkla bana baksa da devam ettim;
''Aşkın aileni yarın akşam evimde misafir etmek istiyorum.'' dedim. Bakışları bana dönerken;
''Gerek yok teşekkürler.'' dedi. Fakat bu işin peşini bırakmazdım, bu iyiliği ile onu büyüten ailesiyle tanışmak isterdim, kardeşimi güvendiğim insanlarla bırakmaya hazır olmalıydım.
''Saat akşam sekizde sizinle akşam yemeği yiyeceğin ufaklık. Ailene bunu ilet. Şimdi benim işe gitmem gerekiyor.''
Onları hızlıca arkamda bırakıp, dışarı çıktım. Ulan kızıl kafa! Yaptığın şeyi bir bilseydin ömür boyu sevap işlemezdin. Bu yaptığın şeyle bir sürü çocuğu kurtarmıştın.
Bölüm sonu
Litosta yazacağım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Aşkın ✔️
HumorTamamlandı Aşkın Erdem! Annesinin enerjisini, halasının flörtöz tavırlarını gen edinmiş bir liseli! Babam halletsin demek yerine olaya 'Sa' diye giren biri. Heijan dinleyerek Adidas takımıyla karşınıza çıkarsa her an dolandırılabilirsiniz. Tatlı tu...