DIM DIM DIM
HERKESİN BEKLEDİĞİ O SAHNE GELDİ!
LRQŞKQLŞKTQT
26 BÖLÜM OLDU ARTIK BİR YAKINLAŞSINLAR DİYORUM BEN YETER BEN DAYANAMIYORUM AŞKIN NASIL DAYANSIN?
BEN BU KIZIN BABASININ SİMLİ KEDİ OLDUĞUNU UNUTTUM NASIL MUTLU BİTİRCEM BU KİTABI OLM YA
BAŞLIYORUZ.
---
Kuzey
Olmaması gereken, yapmamam gereken şeyleri yapıyordum.
Kendimce çıkarımlar yapsam da salak biri değildim. Birinden hoşlanmamı, etkilenmemi başka bir şeye yorumlamayacak kadar zeki bir insandım.
Kısacası neyin ne olduğunu biliyordum.
Arabada kafamı geriye yaslamış, dışarı izliyordum. Kızıl kafa yanımda telefonunu arabaya bağlamış şarkı seçiyordu.
''Şarkının ortasından aç beğenirsek dinleriz. Zaman kaybı olmasın.'' dediğim şeyle sanki çok işimiz varmış gibi baktı.
Tamam onun olmayabilirdi ama benim vardı.
'Lütfen, lütfen, cam bardak olsun lütfen
Alın üstümden lütfen, sen püflesen ben küsmem, ya
Lütfen, lütfen, cam bardak olsun lütfen
Alın üstümden lütfen, sen püflesen ben küsmem, ya'Çalan şarkıyla kaşlarımı çattım. Zevklerimiz hiç uyuşmuyordu.
'Nilüfer, Caddelerde rüzgar açar mısın?'' Kafasını sallayıp, onaylarken tekrar önüme dönüp, düşünmeye başladım.
Arabada sevdiğim şarkının melodisi yayılırken hafifçe gülümsedim.
Anlaşmamızı yapmış, yemekleri yemiştik. Daha sonrada buraya gelip, biraz kafa dinlemek istemiştik ki yanımdaki konuşmadan duramayan kızılla ne kadar kafa dinlemek sayılırsa...
Aşkın'ın yatırımcısı ben de olabilirdim fakat o kadar sabırlı bir adam olmadığımı düşünüyordum ta ki düne kadar.
Yattığım yerde aklıma gelen kızıl kafayla kaşlarımı çatıyordum. Her yerde aklıma geliyordu.
Yemek yerken, toplantıda, uykuya dalacağım zaman ki en kötüsü buydu rüyalarıma kadar giriyordu ama bu yanlıştı.
Arkadaşımın kardeşi olduğundan yanlış olarak kabul etmiyordum.
On dokuz yaşında olduğu halde kendisini on sekiz olarak tanıtan kız da sorun değildi.
O daha çok küçüktü. Belki aramızda dağlar kadar yaş farkı yoktu fakat o eğlenmeyi seven, hiperaktif biriydi. Benim aksime...
Aşkın müziğin sesini açıp, arabadan inince ben de indim.
Sessiz sakin, ıssız bir yere gelmiştik.
Arabanın önüne geçtiğinde yanına adımladım.
Karşıya öyle boş boş bakarken Aşkın bana döndü.
''Beyza'yı neden kısıtlıyorsun?'' Bana doğrudan sorduğu soruyla kaşlarımı çattım. Beyza'yı kısıtlamıyordum.
''Kardeşimi kısıtlamıyorum, bunu sana düşündüren ne?'' Yüzünü buruşturup, beni taklit eder gibi ağzını oynattı.
''Teknolojiden uzak tutuyorsun, arkadaş çevresine sıcak bakmıyorsun, bir yere gittiği bile önce seni ikna etmeye çalışıyor.'' Sanki bir şey daha söyleyecekmiş gibi olsa da sustu.
Üstelemedim.
Bunlar onu kısıtladığımdan değil, düşündüğümden yaptığım şeylerdi. Kardeşimi düşünüyordum.
''Teknolojik aletlere iznim var abartıya kaçmadığı sürece ve arkadaş çevresi düzgün değilse neden sıcak bakayım? Zararlı olan şeyler kardeşimden uzak durmalı.'' Ve en çok zararlı olan sendin.
Hem ona hem bana.
Kardeşimde gözle görülür bir açılma varken aslında bu iyi bir açılmaydı eskisi gibi içine kapanık değildi.
Bana olan zararın farklıydı.
Nasıl bir zarardı bilmiyordum ama tuhaf ve kendimi kötü hissettiriyordu. Aşkın bana bir şey demeden kafasıyla onayladı. Sırtını yasladığı kaputa dönerek, eliyle bastırdı.
Oraya çıkacağını fark ederek ona yardımcı olmak amaçla onun tarafına döndüm. Önünde geçip, arabayla arama sıkıştırdığımda bunu gerçekten istemsiz yapmıştım.
Aşkın şok olmuş bir şekilde bana bakarken gözlerimi gözlerinden çekip, iki belini kavrayıp, arabanın üstüne oturttum.
Oturduğunda kendini biraz geriye çekerken halen belinde sımsıkı tuttuğum el yüzünden bana doğru kaydı.
Kendine gel artık Kuzey.
Yutkunup geri çekileceğim zaman dudağının kenarında uçuşan kızıl tutamı alıp, kulağının arkasına yerleştirdim.
Kendime hakim olamıyorken bir elim yanağını okşar şekilde dudağına kadar geldi.
Hipnoz olmuş bir şekilde yaptığım hareketlere mani olamıyordum.
Aşkın kafasını hafifçe elime bastırdığında onun açık duran bacaklarının arasına biraz daha yaklaştım.
Ne ara bu kadar etkilenip, bu hale gelmiştik bilmiyordum ama umarım bu zararla bitmezdi.
Kızılın üzülmesini istemiyordum.
Aşkın dilinin ucuyla dudaklarını ıslattığında yutkundum. Yutkunmamla hareket eden adem elmama dikti gözlerini benim gözlerimde dudaklarındaydı.
Parlaklık dikkatimi çekerken bir elini kaldırıp, parmak ucuyla adem elmamın üstünden geçti. Hafif bir şekilde okşar gibi hareket ederken çiziyor hissi veriyordu.
Onunda bu sessiz sakin tavrından ne düşündüğünü anlayamıyordum.
İkimizde sanki karşı taraftan bir şeyler bekliyor gibiydik fakat benim daha fazla bekleyecek halim yoktu.
Ona biraz daha yaklaşıp bir elimde çenesini diğer elimde omzunu kavrayıp, kendime çektim. Dudaklarına dudaklarımı bastırdığım an hissettiğim ıslak dudaklarla yeni yetme ergenler gibi inleyip, kafamı biraz yana yatırdım.
Aşkın onu öpmemi sanki bekliyormuş gibi ellerinin birini enseme diğerini saçlarıma atıp, sanki daha çok çekebilirmiş gibi kendine çekti.
Dudaklarını hafifçe aralarken alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Aynı şeyi Aşkında yaparken üst dudağımı dudaklarının arasına aldı.
Üst dudağımı ısırdığında dudaklarının arasından gülümseyip, çenesini baş parmağımla okşadım.
Belki bu yaptığımdan sonra pişman olacaktım ya da olmayacaktım.
İstemiştik ve olmuştu hesap verecek kimse yoktu ikimizde yetişkin insanlardık ve bu kızıl kafa benim gezegenime girmiş, orada en parlak yıldız olmuştu.
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Aşkın ✔️
فكاهةTamamlandı Aşkın Erdem! Annesinin enerjisini, halasının flörtöz tavırlarını gen edinmiş bir liseli! Babam halletsin demek yerine olaya 'Sa' diye giren biri. Heijan dinleyerek Adidas takımıyla karşınıza çıkarsa her an dolandırılabilirsiniz. Tatlı tu...