Madam Malkin'in Her Duruma Uygun Cüppeleri

412 34 0
                                    

      Kış yaklaşmaya başladığında yazın bitmesi biraz üzmüştü beni, çünkü kışı Hogwarts'ta geçiremeyecektim. Sıcacık Ortak Salonda koltukların üzerine kıvrılamayacaktım, orada sıcak çikolata içemeyecektim ya da yolumu bulmaya çalışırken soğuktan tir tir titremeyecektim. Kışıda daha öncesinde hiç evde tek başıma geçirmemiştim. Remus vardı ama onunda kız arkadaşı vardı ve eskisi kadar çok zaman geçiremiyorduk. Bazen bozuluyordum ama sonra ne kadar bencil olduğumu farkedim iç sesimi bastırıyordum.

FYBS sonuçlarımız geldikten sonra Potterlar bize bazı görevler verdiler, çoğunlukla muggleların ve büyücülerin karışık olarak bulunduğu yeri korumaktan geçiyordu bu görevler. Diagon Yolu'nun bulunduğu ve Sihir Bakanlığı'nın bulunduğu sokakta sırayla nöbet tutuyorduk.

Genellikle bir olay olmuyordu, gerçi bir kez saldırı olmuştu. Sirius ve James nöbetteyken, kimseye bir şey olmamıştı sadece birkaç bina hasar görmüştü ama bu bile korkutucuydu. Sirius ve James orada olmasaydı Diagon Yolu sakinlerinden birine mutlaka bir şey olurdu. En azından orada birilerinin olduğunu bilen Ölüm Yiyenler pek yaklaşamıyordu.

Herkesle nöbet tutmayı seviyordum, Lily ya da Remus'layken kitap dükkanları önünde vakit geçiriyorduk, James ya da Sirius'la yeni yerler keşfedip şaka dükkanlarındaki yeni icatlara bakıyorduk. Kış gelmeye başladığında da bu böyle devam etti, değişen tek şey Diagon Yolu'na da yayılmış tüm Noel ışıklandırmalarıydı. 2 gündür ara ara kar yağmıştı ve bu Londra'lı çocukların hepsini çok mutlu etmişti, sadece kar yağdığından değil aynı zamanda kar tatili olup bu tatilin uzun Noel tatiliyle birleşeceğindendi. Hogwarts'ta olsaydım bugün Noel tatilinin 2. günü olacağını düşündüm, geçirmekte olduğum kış Hogwarts'takine hiç benzemiyordu ve ben Hogwarts'a ev gibi özlem duyuyordum.

Bugün Sirius'la nöbet tutuyorduk, sabahtan en kalın cüppemi giydim ve Sirius'un hediye ettiği sihirli eldivenleride giymeyi ihmal etmedim. Akşam olduğunda ellerimi hissedebilmek istiyordum. Cüppemin iç gözüne asamı ve silahımı koydum. Bunları yapmak artık çok gündelik bir şey olmuştu ve ikisininde yanımda olması hissi beni güvende hissettiriyordu.

Sirius'la sabah tam 9'da Çatlak Kazan'da buluştuk, o da üzerinde kalın kaliteli bir cüppe giymişti. Gülümsemesine aldırmamaya çalıştım, ama bugünlerde sanki Sirius'u ilk kez görüyormuşum gibi hissediyordum. Aptal bir liseli kız gibi. Onun üzerimde bıraktığı etki çok garipti, onu her zaman etkilemek ve güldürmek istiyordum. Belki de onun benden uzaklaştığını hissediyordum, belki hayatında başkası vardı. Zaten bize verilen bu görevin en başında Sirius, 'İstemezsem nöbeti tek başına tutabileceğini' defalarca kez söylemişti. Beni korumaya çalıştığını düşünüp aldırmamıştım önerisine ama şimdi ona eşlik ettiğim için bir korku yaşamıyor gibiydi. Yani en başından beri istediğim buydu. Yine de benden uzaklaşıyormuş hissi mideme bir yumruk gibi oturuyordu. Yaptığım çok bencilceydi, onu kendimden ittirmem ama hep yanımda olmasını istemem.

''Günaydın, sana kahve aldım.''

''Günaydın, çok teşekkürler.'' Elinden kahvemi aldım ve Diagon yolu'na çıktık.

Diagon yolu'nu turlamaktan başka yapılacak bir şey yoktu, açık olan dükkanların önünden geçtik. Çoğu bizi tanımaya başlamıştı. Bazıları Voldemort'tan korktukları için bizimle göz göze gelmemeye çalışıyorlardı.

Öğlene kadar beraber dolaştık, öğleden sonra ayrılıp dolaştık ve akşama doğru ışıklar yandı ve bu müthiş karmaşada dikkatim oldukça dağınık bir şekilde dolaştım. Tüm büyücüler Noel alışverişi için gelmişlerdi, yanlarında Hogwarts öğrencileri de vardı.

''Sende özlüyorsun değil mi?'' dedi Sirius. Yanıma geldiğini farketmemiştim.

''Çok fazla. Keşke şu anda Ortak Salon'da olabilseydik.''

Under StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin