Eldeki Kemikler

1K 78 4
                                    


      Onlarlayken sanki heryer daha renkli görünüyordu, yeşil daha yeşil, kırmızı daha kırmızı. Mutluydum, her gün mutlu uyuyor mutlu uyanıyordum. Bu rüyayı ne zamana kadar devam ettirecektim bilmiyordum. En sonunda onlara olacakları söylemek zorunda kalacaktım. Ama bu konu aklıma geldiğinde hemen geriye itiyordum. Şimdilik düşünmeme gerek yok diyerek. Öyleydi de, canımı şimdiden sıkmama gerek yoktu.

''Günaydın.'' Dedim kahvaltı masasındaki arkadaşlarıma.

''Günaydın, Carmen. Sana bir şey soracağım. Muggle'lar nasıl mum kullanmıyorlar ama yine de aydınlıkta yaşıyorlar?'' dedi James.

Etrafıma bakındım, Lily yoktu. Çoktan dersine gitmiş olmalıydı. Hepimizin toplamı kadar ders alıyordu, dolayısıyla ortalıktan hemen kayboluyordu.

''Elektrikle.'' Dedim. ''Evlerinin içine elektrik kablosu yerleştiriyorlar ve bunu da ampullere bağlıyorlar, anahtara bastığında ışık yanıyor.''

''Demiştim, Aylak!'' dedi James. ''Elektrikle oluyor o gazla değil!''

Gülmekten kendimi alamadım. ''Gazla daha çok motorlu taşıtlar çalışıyor, arabalar, motosiklet, uçak gibi.''

''Bir gün mutlaka motosiklet alacağım.'' Dedi Sirius. Gelecekte gerçekten alacaktı.

''Uçakta ne?''

''Otobüsleri biliyorsunuz,'' dedim, onay seslerinden sonra, ''onun uçan ve çok daha hızlı gidenine uçak deniyor.''

''Şehirde üzerimizden geçenler yani, James.'' Marlene bunu nasıl bilmezsin dercesine gözlerini devirdi.

''Hiç kullandın mı?'' dedi Peter hayranlıkla.

''Çok kez.''

''Nereye gittin?'' dedi Mary.

''Alplere.'' Dedim gülümsedim. Gerçekten küçükken alplere gitmiştik. Sadece geçen Noel gitmemiştim o kadar. ''İspanya'ya ve Fransa'ya.''

''Sen mi sürdün gerçekten?'' Mary'nin bu sorusuna ciddi kalamadım.

''Hayır, uçak uçurmak büyük bir eğitim gerektirir ben sadece yolcu olarak bindim.''

''Vay canına.''

''Merak etme, James yarın sende Slytherin'lere uçacaksın.'' Peter yarın ki Quidditch maçından bahsediyordu.

Remus'un kahvaltıda hiç sesi çıkmıyordu, çok solgun ve düşünceli görünüyordu. Dolunay'a birkaç gün kalmıştı. Her ay dolunay yaklaşırken benim bile içimi garip bir sıkıntı dolduruyordu. Onun adına endişeleniyordum.

Biçim değiştirme sınıfına Slytherin'lerle birlikte girdik, herkes sırasına yerleşti. Benim yanımda Marlene oturuyordu. Geçen günkü keyifsizliği gitmiş yerine eski neşeli Marlene gelmişti.

''Kitaplarınızın 194. Sayfasını açın.'' Dedi Mcgonagall. Sıraların arasında dolaşıyordu aynı zamanda.

Marlene dirseği ile beni dürttü, kitabındaki yazıyı göstererek, ''Şunu sen mi yazdın?'' dedi.

Bir el yazısıyla 'Bir elde 27 kemik vardır.' Yazıyordu. Marlene yazı ıslak mı diye kontrol etmek için parmaklarını yazının üzerinde gezdirdi. O esnada duyulabilecek en garip sesleri duydum. İlk Marlene'in çığlığı ve çatırtı sesleri.

Marlene'in kitabı öyle bir hızla ve sertlikle elinin üzerine kapanmıştı ki, eli sıkışmıştı. Daha kötüsü o gelen çatırtılar Marlene'in elindeki kemiklerin kırılmasıydı. O hala çığlıklarını sürdürürken, kitabı açmaya çalıştım. Öyle sıkışmıştı ki, o sırada birisi daha iyi akıl ederek büyüyle açtı.

Under StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin