Kurgu için hazırladığım çalma listesine profilimdeki linkten ulaşabilirsiniz.
Jimin
Güzel bir rüyadan uyanmak en zor olanıydı. Acı verici anılarımın arasında dolandığımda şunları hatırlıyordum. Seul'de geçen gecelerimin büyük bir çoğunluğunu rüyalarıma giren mutluluğun soluk izleri oluşturuyordu, o soluk izler de Yoongi'den başkası değildi, rüyalarımda onu elinde yüzüğüyle terk edip gitmiyordum, böyle kapana kısılmış bir dünyada yaşamıyorduk ve işte...şimdi yaşamış olduğum hiçbir sorunu yaşamıyordum.
O rüyalardan uyanmamak için canımı bile verebileceğim günler yaşamıştım, eğer öleceksem gördüğüm son şey de bu olsun diye düşünürdüm yararsızca.
Ama sonra...uyanırdım işte. O karanlık yolda ışıksız ilerlemeye devam ederdim.
İçimdeki özlemin ağırlığını taşımak her gün daha fazla güçleşse de başka çaremin olmadığını ve yaşadıklarımı hak ettiğimi bilirdim.
Ama yaşadığım her şeyi de hak etmemiştim ki. Bu konuda yanılgıya kapılmıştım, hiçkimse o kadar da suçlu olmazdı.
Neyse ki bu kez rüya değildi, biliyordum işte. Gözlerimi açtığımda anladım, farklıydı. Ve biliyordum bu gerçek olandı. Zamanında bana yöneltilen tüm oklar hedefini bulmuş olsa da artık zırhım vardı. Yoongi sahiden yanımdaydı.
Onu yeniden kazanmanın ve tekrar bir bütün olabilmenin eşiğinde olmak bile cenneti tattırıyordu bana.
Dün dayanamamıştım işte bu yüzden.
Karşımda kirpiklerini ıslatarak boncuk boncuk yaşlar döktüğünde ne yapacağımı bilemememiş odama koşmuştum. O kadar çok özlemiştim ki onu nereden sevmeye başlayacağımı, nasıl ilgileneceğimi bilemiyordum ve bilmediğim bir şey söz konusu olduğunda hep topuklardım.
Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. Artık ayrılmanın vakti gelmişti. Ondan, beni hissetmeden ayrılmanın bir yolu var mıydı? Çiçeklerimiz birbirilerine sarılmışken mümkün değil gibi görünüyordu.
Öyle güzel uyuyordu ki onu uyandırmak canımı cayır cayır yakacaktı sanki. Dudaklarımı büzdüm, daha vakit varken onu doyasıya izlesem de olurdu. Uzun uzun.
Ay. Sahiden de yanıbaşımdaydı. Sahiden de çiçekleri bileğimdeydi ve sahiden de kırmızı kanepemizde, aramızdaki sırlar yok olmuş halde, sonunda içimizde hiçbir birikmişlik kalmadan birbirimize sokulmuş yatıyorduk.
Bu anı öyle çok hayal etmiştim ki bir an sonra gözlerimi doldurmuştu ve ben de asla bir kavuşmanın gerçekleşmeyeceği yanılgısına kapılıp düşünmeyi bırakmıştım.
Hayaller, hiç ummadığımız anlarda böyle gerçeğe dönüşecekse hiç önemli değildi ona giden yolda çektiğim acılar.
Titrek ve uzun bir iç çekerek onu izlemeye devam ettim, o ferah kokusu...ah, ne diyebilirdim ki? Bir yerden sonra kelimelerin pek bir anlamı kalmıyordu.
Yoongi benim her şeyimdi kısacası, her şeyiyle.
Ve tüm tanrılara bizi yeniden kavuşturduğu için şükürler ediyordum.
Uykusunun en tatlı yerindeymiş gibi iç çekerek yutkunduktan sonra boynunu yana yatırırdı ve beni göğsüne çekerek kendine bastırdı.