5 Yıl Önce
Nefes nefese trene atladığımda, dar koridoru sürünerek aştım ve oturacağım kısmı bularak kendimi oraya attım. Üstüm başım, beyaz pantolonumun paçaları ve bol saten gömleğimin etekleri çamur içinde kalmıştı. Düşmüştüm bal kabaklarının büyüdüğü koca tarlaları kestirme olsun diye koşarak geçerken. Sonra kalkmış ve arkama bakma gafletinde bulunmuştum.
Ramak kalmıştı dönüp Yoongi'nin dizlerine kapanmama, inkar edemezdim kararsızlığımı.
Nefeslerim düzene girerken başımı yasladım pencereye. Issız istasyondaki tek gece lambası aralıklarla yanıp sönüyor, kimsesiz bir köpek yattığı yerde durmadan kaşınıyordu.
Trenin içinde birkaç kişiydik. Gece trenine ilk binişim değildi ama ilk kez yalnız yolculuk edecektim. Hatta ilk kez plansızca gidecektim. Cebimdeki son parayla bilet almıştım ve beni neyin beklediğinden ancak bu kadar habersiz olabilirdim. Kasabanın irili ufaklı tepelerinden birinde yer alan istasyona koşarken evde kimsenin olmamasından güç alıp odama girmiş ve bir sırt çantasına doldurabildiklerimi doldurmuştum. Odama son kez bakarak çıktığımda çok zor gelmişti her şey. Etrafa bakmayı sürdürdüm kalbim sanki artık durmak istiyorcasına atarken, trende diğer kasabalardan gelmiş ve sessizce uyuyan yabancılardan başka kimse yoktu.
Kamçılanıyordum dönme isteğiyle. Kurdum daha önce sürekli sorun çıkardığı alfasını şimdi acı acı uluyarak arıyordu. Ben de sürekli penceremden istasyona bakıyordum biri gelecek mi diye. İkimiz de nadiren aynı şeyleri düşünürdük kurdumla. Şimdi de öyle bir andı ama dönemezdim geriye.
Gemiler yanmıştı bir kere.
Kendi dışımdaki koşulların tutsağı olmaktan yorulmuştum, beni dinlemeyen kalabalıkların her şeyin en doğrusunu bildiğini iddia etmelerinden yorulmuştum. Kendi yolumu bulmaya çalışırken yoluma sevdiklerim tarafından konan taşları kaldırmaya çalışmaktan yorulmuştum ve en önemlisi de olmak istemediğim bir yerde olmaktan yorulmuştum.
Beni anlamayı bırakın bunun için çabalamamışlardı bile.
Burnumu çektiğimi fark ettiğimde, yer altımdan kaydı gitti. Tren yavaşça ayrıldı istasyondan, sisler içindeki Icheon'dan çıktık birkaç dakikaya varmadan, ayçiçek tarlalarına veda ettim, beni hiçbir zaman benimsemeyen aileme ve alfama veda ettim. Gözümden bir damla yaş yuvarlanarak kucağıma düştü. Yıkıntıların üzerinde duruyordum ve yalnızdım artık.