31-"Dünya büyük, çok küçük ellerim."

3.1K 289 377
                                    

"Sen, dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen, dedi. Kirpiklerini kaldırırken insanlık tarihinde yeni bir sayfa açılıyor sanki."


Yoongi

Omegamı tutamıyordum. Kızgınlığının üçüncü günündeydik ve saat öğlenin ikisi olmasına rağmen Jimin hâlâ horul horul uyuyordu. Nihayet. Şu iki günde öyle çok yorulmuştu ki istediği kadar dinlenmesine olanak tanıyor hatta bunun için onu zorluyordum çünkü gerçekten de durmak nedir bilmiyordu.

Tanrı Aşkına, Park Jimin'in içindeki bu arsızla baş etmem için dört alfa gücünde falan olmam gerekirdi. Ona karşı koymaksa dünyanın en imkansız olayıydı. Dolayısıyla karşı koymayı denemiyordum bile.

İki gündür yataktan bir türlü çıkamadığımız için doğru düzgün yemek de yiyememiştik, çok da şikayetçi değildim çünkü bu süreçte yediğim en lezzetli şey elbette Jimin'di.

Kendi kendime gülüp salatalıkları doğramaya devam ettim, şöyle güzel bir kahvaltı hazırlayıp Jimin'i beslemeyi aklıma koyduğumdan erkenden kalkmıştım. Genelde üçüncü gün hafif geçiyordu yani...dediğine göre. Ruh eşi olduğumuzdan beri onunla yalnızca bir tek sefer kızgınlığını yaşama fırsatım olmuştu.

Salata dilimlerini yeşil tabağa dökerken bir yandan da pişmiş yumurtanın altını kapattım. Sabah erkenden gidip kasabanın haliyle organik yiyecekler satan manavından bir sürü sağlıklı besin depolamıştım. İkimizin de güce ihtiyacı vardı. Yaşadıklarımız uçurucu olsa da aslında hala tam olarak iyileşmemiştik, hala geceleri ağrılarla uyanıyordum ve bir daha uyuyamıyordum. Yüzümdeki morluklar da bir türlü geçmiyordu, bu yüzden bugün maskeli ve gözlüklü olarak dışarı çıkmış ama yine de insanların meraklı bakışlarına ve benimle konuşmaya çalışmalarına maruz kalmıştım.

Jimin'in yaşadıklarını ucundan hissetme olanağı vermişti bu bana. Kasabada tüm gözlerin üzerinde olması ne de boktan bir histi.

Birkaç dakika sonra omegamın ferah ama yoğun kokusunu aldım ve arkamdaki kıpırtıları duymamla başımı çevirip baktım. "Jimin," dedim şaşkınca gördüğüm manzaraya karşılık. Omegam kırmızı kanepenin önünde kollarını göğsünde bağlamış çırılçıplak bir halde beni izliyordu. Gözleri alev alevdi öfkeden. Biçimli kaşları da çatılmıştı.

"Jimin gidip üzerine bir şey giy hemen," pencereden dışarı, kara bulutlara baktım, hava çok soğuktu. "Çabuk," dedim emir verircesine. Ama yerinden kıpırdamadı bile, hala aynı ifadeyle yüzüme bakıyordu. "Niye yatakta değilsin, kızgınlıktayım ben ve alfamı hemen yanımda istiyorum!"

Elimdeki bıçağı bırakıp alnımı sıvazladım, gerçekten de şımarık bir çocuk gibiydi. "Kahvaltı hazırlıyorum, gitmedim bir yere. Bu yüzden mi çırılçıplak geziyorsun yani?" Gözlerimi, bir sürü iz bıraktığım bedeninde gezdirmemek için üstün çaba sarf ettim çünkü biraz dinlenmeden kendimi bir başka döngüye çekmek istemiyordum.

Where You Left Me ✿yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin