32-"Savaşmaktan yorulmuş gibisin."

2.1K 281 381
                                    

"Eski bir deyişe göre, insan çift yaratılır, benzerini görürse ölüm yakın demektir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Eski bir deyişe göre, insan çift yaratılır, benzerini görürse ölüm yakın demektir."

Karanlık ve bulutlu bir öğleden sonrayı çiftlik evinde geçiriyordum. Oflayarak sıkkınca diktörtgen masanın üzerindeki Willow'un çeşit çeşit kolyeler ve bileklikler yaptığı boncuklarla oyalandım. Buradaydım çünkü Yoongi iki günlüğüne şehir dışına çıkmıştı sıkılıyordum çünkü yine Yoongi evde yalnız başıma kalmamı yasaklamıştı ve buna itiraz edememek pek çok yönden sinir bozucuydu. Bugün yılın son günüydü, çiftlik evinde hazırlıklar son hız devam ediyordu ve etrafta asla anlayamadığım bir neşe hakimdi. Yıllar değiştiği için sevinmek, kutlamalar yapmak falan aşırı saçmaydı. Ama Jungkook için tam tersi olduğundan çenemi kapalı tutuyordum. Oflayarak geri yaslandım.

"Jimin, balım."

"Hı?" Göz kapaklarım ağır ağırdı, müthiş bitkin hissediyordum.

"Ne oldu bakayım sana, niye somurtuyorsun, alfanı mı özledin yoksa?"

"Somurtmuyorum," diye mırıldandım. Gözlerimi Willow'un yaptığı işe dikmiştim, pür dikkat boncukları ipe geçiriyordu.

"Yoongi akşama yetişir merak etme, yalnız kalmazsın."

Jungkook'un cümlesini duymazdan gelerek kabın içinden gözüme kestirip aldığım mavi çiçekli boncuğu parmaklarımın arasında gezdirdim, yanımdaki Willow uzanarak elimden boncuğunu kaptı. "Senin yeterince mavi çiçeğin var."

Dudak bükerek bileğime baktım. Çiçeklerim tamamlanmamış hissediyorlardı.

Eve gitmek istiyordum. Ama eğer böyle bir şey yaparsam Jungkook dakikasında beni satar ve Yoongi'ye şikayet ederdi. Neymiş efendim o evde tek başına kalmak korunaksızmış, başıma bir şey gelebilirmiş. Geleceği varsa her türlü gelmiyordu sanki. Hem Lucas bana artık zarar veremeyecek kadar hapiste olduğuna göre kim ne yapabilirdi ki? Ama sözümü kimselere dinletemiyordum işte.

"Son yağmurlardan sonra koruluklarda bir sürü mantar bitmiştir. Kimse onları keşfetmeden gidip toplasam iyi olur, nasıl lezzetli olduklarını bilirsin."

"Hıhı," diye bir şeyler geveledikten sonra duraklayıp ona baktım. Oldukça meşguldü, kuzenimin işi hiç bitmezdi ki zaten. "Mantar mı?"

Bana bakmadan, elindeki işe pür dikkat kesilerek başını salladı. "Evet, mantar. Nasıl da canım çekti. Akşam Taehyung'u yollasam gider mi acaba? Çünkü benim işim bitecek gibi değil."

"Akşamı beklemeyelim,"diyerek sandalyemi geri ittiğim gibi ayaklandım. "Bir yerin şişer, ben hemen gidip toplarım ki." Açıkçası gerçekten de onun için endişelenmiştim ama aynı zamanda evin boğucu ortamından kurtulup nefes almak da istiyordum.

"Sahi mi?" Nihayetinde başını kaldırıp parlak bambi gözlerini üzerime dikti. "Gidecek misin?"

"Aptal mısın, tabii ki de gideceğim. Taehyung'u bekleme canın bir şeyler çektiğinde, ben de pekala halledebilirim. Bebeklerinin vücudunda mantar şeklinde izlerle alan doğmasını istiyorsan o başka tabi."

Where You Left Me ✿yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin