41-"Sen benim evrenimin yıldızısın."

3K 281 159
                                    

Jimin içinde bir yavru taşıdığını öğrendiğinden beri aradan geçen on beş gün içinde öyle çok duyguyu aynı anda yaşamıştı ki vücudunun kanı yerine duygulardan oluştuğunu düşünmeye başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jimin içinde bir yavru taşıdığını öğrendiğinden beri aradan geçen on beş gün içinde öyle çok duyguyu aynı anda yaşamıştı ki vücudunun kanı yerine duygulardan oluştuğunu düşünmeye başlamıştı. Öyle uçlarda yaşıyordu ki dokunsalar durmaksızın ağlardı. Hamile kalma mevzusu onun için çoktan listeden elenen bir seçenekti, herkes böyle bir mucizenin imkansız olduğunu söylerken umut etmeyi bırakmaktan başka çaresi kalmamıştı.

Üstelik o gün, hastaneye giderken ölümcül bir hastalığa sahip olduğundan emindi.

Ama hastaneden çıkış yaparken ölümcül bir hasta değil iki kişi olduğunu biliyordu. O karmaşık günü düşününce tüyleri ürperdi, öyle fena oluyordu ki kafasını kuma gömmek, yataktan çıkmamak istiyordu. Nedeniyse bu büyünün dağılıp ondan alınmasından korkmasıydı.

Ya bir rüyada yaşamaya başladıysam diye düşünüyordu sık sık.

Neyse ki tatlı alfası Min Yoongi onun da çaresini bulmuştu. Her ne kadar kendisi de inanamıyor olsa da belli etmemiş, aradan geçen on beş gün içinde yavaş yavaş alıştırmıştı omegasını bir yavrularının olacakları gerçeğine. Ona zaten iyi muamele ediyorken artık üç kat daha fazla özen gösteriyor olması Jimin'in gözlerini yaşartıyordu. Her şey çok, çok fazlaydı ve çok kusursuzdu.

Karnında büyüyen yavru henüz minik bir çıkıntı bile yapmamıştı ancak biliyordu işte. Oradaydı sahiden. İçgüdülerindeki keskin değişimden hissediyordu, her sabah uyandığında elini istemsizce karnına götürdüğünde tüm bedenine yayılan sıcaklıktan, içindeki adlandıramadığı o garip hareketlilikten ve daha önce varlığını dahi bilmediği bu yoğun anaçlıktan hissediyordu, minik minik belirtilerin hem alfasına hem kendisine vuruşunu hayretle takip ediyor ve ağlayası geliyordu. İçinde, aşkı dışında bir şey büyüyordu.

Daha bir sene önce birbirlerinden çok uzaktalarken şimdi ebeveyn olacaklardı.

Haberi aldığında çılgına dönen alfasını düşündü. Bu onu her seferinde zayıf noktasından vuruyor o günü hatırladıkça içi gıdıklanıyordu. Alfasını bir daha o kadar mutlu göreceğini sanmıyordu, o anıyı, alfasının mutluluk gözyaşlarıyla birlikte kalbinin en değerli odasında taşıyacaktı.

Böylece, aradan geçen iki sancılı haftanın ardından Jimin nihayet insanların içine karışmaya karar verdi. Bu güzel haberi ilk verdikleri kişi Jungkook olmuştu ancak kısa süreli ziyaretler dışında uzunca konuşamamışlardı. Jimin korkuyor ve kaçıyordu, itiraf etmesine gerek yoktu. Yoongi, hislerinin farkındaydı ve her şeyin beklenmedik oluşu dolayısıyla elbette ruh eşiyle sağlam bir empati kurabiliyordu.

Omegası için hamile olmak muhteşem olmasının yanı sıra dehşet verici olabilirdi de. Bu yüzden omegasını hiç yanından ayırmak istemiyor ama onu bunaltmaktan da itinayla kaçınıyordu.

Jimin yeni bir gün doğduktan çok sonra, öğlen güneşi üzerine vururken gözlerini yavaşça araladı ve bir süre yalnızca tavanı izlemekle yetindi. Alfası hemen yanında huzurlu bir ifadeyle mışıl mışıl uyuyordu, dün gece omegası bir türlü uyuyamadığı için onu alıp kucağına yatırmış uyuyana kadar hikayeler uydurup durmuş ve omegasını yatağına yatırdıktan sonra verandaya çıkıp uzun uzun düşünmüştü. Öyle mutluydu ki şu on beş gündür ne yaşadığını, ne yaptığını sorsalar durup düşünürdü. Gerçek gibi değildi.

Where You Left Me ✿yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin