"Sanki benim yapıldığım kumaşta bir yırtık vardı ve o da bunu yamamak için uygun olan tek renkti."Şehrin en kapsamlı araştırma hastanesindeki birbirlerine oldukça uzak iki ayrı odada, ruhları birbirine bağlanmış, bedenleri yara içindeki ruh eşleri uzun bir uykunun kollarındaydı. Omega olan uykuduyken bile huzursuz, uykudayken bile tetikteydi. Öyle güçsüz düşmüştü ki bedenini kımıldatmayı bırakın, gözlerini aralayacak gücü bile bulamıyordu zayıf bedeninde.
Bu yüzden de sahte uykusuna devam etti ve odasına girip çıkan doktorların hala baygın olduğunu düşünmelerine neden oldu. Doktorlardan biraz daha yaşlıca ve iri olanı omegayı kontrol edip serumuna ilaç takviye ederken henüz yavrularının olacaklarının haberini almış olan Kim çifti kapının hemen önünde tedirgin gözlerle içeriden gelecek haberi beklemekteydi. Jungkook eline ne zaman tutuşturulduğundan habersiz olduğu karton bardağın içindeki tatsız yeşil çayı yudumladı ama öyle dalgındı ki bunun farkında bile olmadı.
Onları beklemiş olsaydık, erken yola çıkmaka bu kadar aceleci ve ısrarcı olmasaydım, daha dikkatli baksaydım böyle olmayacaktı, gibi tonlarca pişmanlığa ev sahipliği yapan zihni birdenbire bulandı. Jimin ve Yoongi'yi buldukları an gözünün önünden gitmiyor, zihninin film perdesinde devamlı oynayıp ona işkence ediyordu.
Tam o sırada doktor odadan çıkarak arkasından kapıyı, kimsenin içerde yatan yalnız ve yaralı omegayı görmeye yer vermeyecek şekilde kapattı.
"Sonunda doktor," dedi Taehyung hızla yerinden kalkarak. Arkadaşları için göstermiyor olsa bile delice bir endişe duyuyordu. Ve Jungkook'tan çok da farklı olmayarak bu talihsiz olayın yaşanmasında bir şekilde kendinde suç buluyordu. "Nasıl? Nasıllar?"
Yoongi'nin hâli hâl değildi onu bulduğunda ve şimdi sanki her türlü habere hazırlıklı olmalıymış gibi hissediyordu.
Ne zamandan beri bu kadar kötümser biriydi? O da Jimin'e benzemeye başlamıştı. Başını, kötü düşünceleri atmak istercesine iki yana savurdu. Eğer çiçeklerine ciddi bir zarar vermedilerse- ki bunun olup olmadığını bilmiyordu- uyanırdılar. Uyanmalıydılar.
Jungkook da o esnada bardağı elinden bırakıp sandalyenin kenarına koydu ve ayaklandı, gözleri bir anlığına kararsa da kimseye fark ettirmeden toparladı. Hastaneye geleli beş saati geçmişti ve hala hiçbir haber yoktu. Bir an önce Jimin'i kollarına alıp gözleri yaşarıncaya kadar gıdıklamak, sorduğu ayıp sorular yüzünden kızarmasına neden olmak, yüzünü öpücüklere boğmak istiyordu. Çünkü aralarına giren gereksiz soğukluk yüzünden bütün bunları uzun zamandır yapmaya fırsatı olmamıştı ve şimdi pişmandı.
Doktor elindeki dosyaları incelerken hamile omega neredeyse ağlamak üzere olduğunu hissetti. Hastaneye vardıklarında akıtmaktan vazgeçtiği yaşları, bir umut pırıltısını beklemişti. Ama sanki umut yokmuş gibi hissediyordu.