39- "Kâinatın en mutlu alfası."

2.4K 281 283
                                    

Jimin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jimin

Yaşamda yeri geliyor kaçınılmaz bir anla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Mesela, birçokları için büyümekle yüzleşmek en zoruyken bu benim için keskin bir çizgi değildi. Yani hiç çocukluğumu yaşadığımı fark etmediğimden büyüdüğümü de fark etmedim. Belki de hala çocuk olduğumdandır, kim bilir. Evet, olgunlaşmak kimilerine göre yıllardır kavuşmayı istediği bir hedef olsa da çoğumuz çocukluğumuza hasret kalarak gözlerimizi kapatırız. Bence güzel yaşanmış olan bir çocukluk, eğer yarım kalmadıysa hep özlem duyulacak bir şeydir.

Ama başka bir noktaya değinmek istiyorum. Bir nevi yüzleşmek zorunda kaldığım, benim için en zor olan konu ebeveyn olma konusuydu. Hayatım boyunca düşünmekten kaçındığım, yok saydığım bir şeydi bu. Etrafımdaki herkes birer birer ebeveyn olmaya başladığında da kendimi uzaklaştırmaya başladım onlardan. Sonra Jungkook hamile kaldı. Bundan sonra her şey çok hızlı gelişti. Nasıl olduğunu anlamayamadım bile. Bir an yavru istemeye en uzak adaydım ve sonra bir baktm ki Yoongi'ye küçük sırrımı veriyorum.

Hâlâ korkuyorum.

Ama bir yanım cesaretim yüzünden benimle gurur duyuyor, ki bu sürekli kendime yüklenen biri olduğum için şaşırtıcı, aşina olmadığım bir his. Kendimi sık sık takdir eden biri olmadım hiç.

Bedenimi uçurumdan bıraktım ve kanatlarımın beni götürmesine izin verdim. Aynı böyle bir his işte. Bir yandan belirsiz bir gerginlikle, bir yandan da heyecanla doluyum.

Ama ikimiz de çok suskunuz. Söylediğim şeyin ortamdaki havayı ağırlaştıracağını hatta zamanı durduracağını tahmin etmemiştim. İçimdekini ortaya dökmüş ve Yoongi'nin kucağındaki rahat yerimden kalkıp üzerime yumuşatıcı kokan pijamalarımı hızlıca geçirmiş ardından da kendimi sakinleştirecek bir şeyler içmek, alfadan biraz uzaklaşmak ve düşünmesine fırsat vermek için alt kata inmiştim.

Aradan beş dakika geçti. Soğuk mermere temas eden çıplak ayaklarım üşüse de mutfaktan çıkmadım. Ocağın başında, ateşteki bitki çayının kaynamasını bekledim dalgınca.

Ne yapacaktım? Ne diyecektim? Bunu söylerken ciddi miydim? Hemen yavru isterse ne yapacaktım? Bundan bir an gelir de vazgeçersem ilişkimiz yıpranır mıydı? Peki ben bundan vazgeçer miydim?

Gözlerimi daldığı noktada bir süre daha oyalarken düşündüm. Tek bildiğim vardı, o da kuş gibi hafif hissettiğimdi. İçime çöken bu yoğunluk ağır değildi, aşina olduğum yoğunluklar gibi değildi hiç. Daha önce yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu. Farklıydı, yepyeniydi. Sanki hayatımın 27 yıllık sıkıntı dolu bölümünü on dakika önce o küvetin içinde bırakıp yeniden doğmuştum. Hataları hayatını mahvetmemiş, çocukluğu çalınmamış, ömrü boyunca sevilmiş biri olarak.

Kendimi yeniden yarattığım dakikaların sonunda Yoongi mutfağa girdi. Adım seslerini duyarak başımı çevirdim, kapı pervazında atacak adımı kalmamış gibi duraksadı.

Where You Left Me ✿yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin