Selam! Birr sürü yorum görsem ne güzel olur..sabaha kadar bu bölümü yazmaya çalıştım...8 bin kelimeye yakın oldu...kırmazsınız yaparsınız dimi yorum🥺
"Yavaş yavaş uzaklaştık fark etmeden. Tanınmaz hale gelip kayboluyorum fakat ne olur gitmemi isteme benden."
Yılbaşı gecesinde yaşananlardan sonra aradan on bir gün geçmişti ve taş evde hiçbir şey yolunda sayılmazdı. Yoongi eve uğradığı zamanlarda Jimin'in yüzünü bile zar zor görüyor her karşılaşmalarındaysa başka bir savaş başlıyordu ve alfaya, tüm o savaşların bir sonu yokmuş gibi gelmeye başlamıştı.
Bu işin içinden çıkmanın ve eski hallerine dönmenin bir yolu olup olmadığını bilmiyordu ama yıpranmıştı. Hem kendisi hem de Jimin. Birlikte olabilmek adına verdikleri sonu gelmez onca mücadelenin karşılığının bu anlamsız savaş olacağını hiç düşünmemişti. Karanlığın sonundaki ışığa ulaşmak yerine ondan uzaklaşıyorlar, daha çok karanlıkla kaplanıyorlardı sanki.
On birinci günün akşamında işten çıkıp eve sürmek üzereyken arkadaşlarının ısrarcı davetleri üzerine soluğu caddenin aşağısındaki barda aldı. Yoongi normalde asla yapmayacağı şeyler yapmaya da işte o zaman başladı. Önce Jimin'e haber vermeden bir işe kalkıştı sonra sarhoş oldu ve eve ilk kez bu kadar geç gitti.
Kapıyı zorlukla açıp içeri girdiğinde antrenin loş ışığını yakmayı başarabildi. Etrafta ne onu bekleyen vardı ne de neden geç kaldığını merak eden. Bu yüzdendi geç kalmasının nedeni, Jimin'den bir tepki istiyordu yalnızca, en ufak bir tepki. Onu hala önemsediğini gösterecek ufacık bir işaret.
Ama evin içi karanlık, hiç olmadığı kadar soğuk ve sessizdi.
Yoongi bu kabustan uyanmayı defalarca kez diledi ancak olanlar gerçekti, bunu kabullenmek istemiyor geçip gidecek bir şeymiş gibi düşünmeye çalışıyordu. Yine de etraftaki karanlık ve sessizlik midesinin acıyla kıvranmasına neden olduğunda kapıyı arkasından kapattı ve paltosunu askıya asmaya gerek görmeden kırmızı koltuğun üzerine bıraktı.
Ruh eşi olduklarından sonra alt üst olmuş halde oturup düşüncelere daldıkları kırmızı koltuk. İlk kez ruh eşinin kokusunu burada içine çekmiş ve yılların özlemini ona sarılarak gidermeye çalışmıştı.
Güçlükle yutkundu, boğazında dikenli teller varmış gibi hissetti.
Jimin'le bu kadar uzak olmaya katlanamıyordu. Hayır, bu kabuslarından bile kötüydü, bu ölüm gibi bir şeydi.
Mücadele ediyordu ama son günlerde o da mücadeleden vazgeçmeyi düşünmeye başlamıştı. Jimin, ona dokunmasına izin vermiyordu, her yaklaşma çabası kötü bir kavgayla sona eriyordu. Jimin'in ağzından çıkan sözler çok sert çok ve kalp kırıcı olduğunda Yoongi bu sözlerden yapılma okları savuşturamıyordu. Ona karşı koyamıyordu, bu Jimin'e hazırlıksız yakalanmıştı ya da belki başından beri onunla laf dalaşına girmekten kaçınmayı tercih ediyordu.