36

339 34 6
                                    

Ölmedim arkadaşlar, bayılmışım sadece.

Dipnot:Basketbolda kuralları falan çok bilmiyorum o yüzden götümden sallayarak yazdım çok takılmayın.

Yoongi

Maça 5 dakika kala koç bizle konuşmuş ve  en sonunda sahaya gelmiştik. Biraz oyalandıktan sonra hakemin uyarısı ile başlatmak için her takımdan bir kişi çağırmışlardı. Takım arkadaşlarımla anlaştığım gibi öne çıkarak karşımdaki Dohyun'a baktım.

Hava atışını yakalamam ile direkt paslaşmaya başlamıştık. Neden bilmiyorum ama bir şey olacakmış gibi her boşta kaldığım zaman gözlerimle kalabalık arasından Jungkook'u arıyordum. Ancak onu bulamıyorum, onu göremedikçede içim daralıyor. İlk periyotu tamamlayıp 10 dakika araya geçmiştik. Şu anlık 8-12 gibi bir farkla öndeydik.

"Yoongi beni dinliyor musun?"

Aşırı paniğim şu an, neredesin Jungkook? Ya babası geldiyse? Ya acil bir şey olduysa? Beni en ön sırada izleyeceğini söylemişti. Nerede? "En son ne dediniz koç?"

"Kendine gel dedim, dalıp gidiyorsun."

"Jungkook'u görüyor musunuz?"

Takım arkadaşlarımdan biri iç çekti. "Şu an bu mu önemli yani?"

"Evet, lütfen gördüyseniz nerede olduğunu söyleyin."

"Yoongi!" Duyduğum sesle etrafıma bakındım. Yedeklerin oturduğu yerde onun ne işi var? Ve...neden üzerinde benim özel formam var? Ağzındaki maskeyi indirip yüzünü görmemi sağladı. Utangaç bir şekilde salladığı elini indirdi ve gülümsedi.

Kimse onu fark etmeden yanına gittim ve çömeldim. "Senin orada ne işin var?"

"Seni en önden izleyeceğimi söylemiştim!"

Beni nasıl endişelendirttiğinin farkında mı acaba? "Birine yakalanırsan cezalandırılırsın, aptal."

Enseme elini koyup yüzlerimizi yakınlaştırmıştı. "Maçına odaklan, ikide bir beni aramayı bırak. Sinirimi bozuyorsun."

Güldüm. "Şu formanın içinde ciddiye alamıyorum seni, o kadar tatlısınki...Şimdi daha çok sana bakmak isteyeceğim." Taktığı kırmızı şapkayı çevirip arka kısmının önüne gelmesini ve yüzünün daha da belli olmasını sağladım. "Şimdi gidiyorum, maçtan sonra bana yemek ısmarla."

"Yoongi dur, söylemeyi unuttum! Az önce karşı takımın yedeklerinin konuşmasını duydum. Göt herifler seni yaralayıp yedekten birinin girmesini sağlayacaklar."

Duyduklarımızdan sonra sahada daha temkinli olmaya başlamıştık. Koçun sözü üzerine takım arkadaşlarım benim etrafımda oluyordu ancak bunu hakeme söylemek gerek, aradaki zamanın yarısını Jungkook ile harcadığımdan sadece koça söylebilmiştim. Umarım o birileriyle konuşmuştur yoksa takım arkadaşlarım bana dikkat ederek oyunda dikkatleri dağılacak ve bütün planımız çöpe gitmiş olacaktı...

"Dağılalım, uyarı alırsak daha kötü olur."

Sessizce konuşmalardan sonra dağılmış ve birkaç sayı atmıştık. Kendimi koruyacağımı düşünüyorum, gerilmeme gerek yok.

"Yoongi,dikkat et!"

Tam arkama dönecekken Dohyun'un çelme takması ve onu tutmam sonucuyla ikimizde yere düşmüştük. Hakem oyunu durdurmuş, yanımıza doğru gelmeye başlamıştı. Seyircilerin tezahüratları durmuş, ortalık sessizleşmişti. Dizimdeki kanama ve ayak bileğimi burkmam dışında bir şeyim yok gibi...şimdi ne olacak? Gerçekten planladıkları şekilde oyundan çıkarılacak mıyım? Hah!

"Ne yapıyorsun lan sen?!"

"Gördünüz değil mi bilerek çelme taktı!"

Herkes tartışırken Jungkook sahaya girmiş ve yanıma gelmişti. Ceylan gözleri dolu dolu bana bakıyordu. "Yoongi iyi misin? Çok kötü düştün."

Yanıma gelen sağlık ekibi dizime bandaj falan sardıktan sonra kanama durmuş ve yanımdan gitmişlerdi. Oyundan çıkmak zorunda kalmıştım, Dahyun piçi de cezayla birlikte oyundan çıkarılmıştı.

Jungkook yürümeme yardım etmek için koluna girmiştim. Beraber soyunma odasına gidiyorduk, ikide bir iç çekiyor ve gözyaşlarının dökülmemesi için çabalıyordu. "Benim yüzümden, daha erken söyleseydim böyle olmazdı.

"Neden kendini suçluyorsunki? Oldu geçti, yapacak bir şey yok."

"Canın acıyor."

"Canım acımıyor ama sen böyle yapmaya devam ettikçe canım acıyacak."

Beni banka oturttu ve önüme çömelip sağlık ekibinin verdiği kremi ayak bileğime sürmeye başladı. "Özür dilerim."

"Sen neden diliyorsun? Kendini suçlama artık." Kabarık saçlarına bir buse bıraktım.

"Ama çok çalıştın, şimdi de böyle bir saçmalık oluyor. Sahada olmalıydın, burada değil."

Çenesini tutup yüzünü kaldırdım ve gözlerimizin buluşmasını sağladım. "Gerçekten kazanıp kaybetmemek umrumda değil, hem fena mı oldu? Bak yalnız kaldık koskoca okulda." İçten içe sinirliyim, azmim sinire dönüşmüştü. Koç hakemle konuşsaydı böyle olmayabilirdi.

Kızarmıştı. "Aptal."

Güldüm ve kolunu kavrayıp ayağa kalkmasını sağladım. Kremi elinden alıp kenara koydum ve kucağıma gelmesi için beline sarıldım. "İlerde çocuklarımıza anlatacağımız bir anımız oldu diyip geçelim bu konuyu."

Gözlerini kaçırdı ve konuyu dağıttı. "Ceza yedim ama neyse."

"Ben demiştim ama oraya oturma diye."

"Pazartesi günü sınıf temizliyormuşum."

"Biz."

"Hayır, bu hâlinle hiçbir şey yapmayacaksın."

Biraz konuşup neşemizi yerine getirdikten sonra kucağımdan kalkmıştı. "Duş alman gerek."

Şakayla konuştum. "Pis mi kokuyorum?"

"Hayır, terli durursan hasta olursun. Git hadi."

"Ah cidden bu hâlimle nasıl duş alabilirimki?"

Sırıttığımı görünce kaşlarını çatmıştı. "Ne?"

Güldüm, umarım beni yanlış anlamaz. "Duş almama yardım eder misin?"

Lovefool/YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin