9

758 69 39
                                    

Yoongi

Jungkook ile beraber partiye geldiğimizde içeri girmiş ve Jimin'le Taehyung'u aramıştık. Tam o sırada da Hoseok bizi yakalamıştı.

"Hoşgeldin Yoongi, bu sevimli şey arkadaşın mı?" Jungkook'tan bahsediyordu.

Jungkook ise konuşmamızı dinlemek yerine etrafına o koca gözleriyle büyülenmim bir şekilde  bakıyordu. " 'O sevimli şey' benim sevgilim. Ona göre davransan iyi olur." Tamam biliyorum yaptığım şey yanlıştı ama yapmak zorundaydım çünkü Hoseok belli ki Jungkook'a -kaba diyişle- yürüyecekti. Jungkook masumdu, ona kanmasını istemem.

Her ne kadar çaktırmasa da morali hafiften bozulmuş gibiydi. Her kim olsa Jungkook gibi bir sevgilisi olsun isterdi, o çok...çok tatlı. "Ah öyle mi? İlk defa görüyorum da o yüzden sordum."

Jungkook sonunda etrafı incelemeyi bırakıp bana döndü ve sevimli bir şekilde bana arka tarafı gösterdi. "Jimin orada, hadi gidelim." Hoseok'u fark edince tekrardan konuşma gereği duymuştu. "Pardon, böldüm sanırım."

Hoseok onun bu tavrına -kibarlığına- şaşırmış gibiydi. "Hayır, bir şey bölünmedi. Size iyi eğlenceler."

Hafifçe Jungkook'u belinden itiklemiş ve önden ilerlemesini sağlamıştım. O Jimin'in yanına gittiğinde ise hemen Hoseok'a dönmüştüm. "Karşı takımdan birileri gelecek mi?" 1.5 ay sonra olacak basketbol maçındaki karşı takımdan bahsediyordum. Hoseok, ben, Jimin ve Taehyung aynı takımdaydık.

"Kihyun'dan bahsediyorsan, o geldi."

Kihyun...hayatımda gördüğüm en yavşak herif. Başka bir deyişle zorba da diyebilirim. Tamam, bana bir şey yapmıyor olabilir ama çoğu insana zorbalık yapıyordu. Açmak gerekirse;  Jungkook gibi kimseye zararı olmayan  insanlara diyebilirim. Boşvererek onun yanından ayrılmış ve diğerlerinin yanına gitmiştim. Bir koltuğa oturmuşlardı, bakıyorum da Jimin çoktan bira içmeye başlamış bile.

Jungkook'un yanına, Jimin'in karşısına oturdum. "Taehyung nerede?"

Gözlerini devridi. "Aval aval geziniyor işte, her zamanki Taehyung."

"Kihyun'da gelmiş." Partide bir saçmalık yapmaz herhalde ama yine de Jungkook'a dikkat etsek iyi olabilir.

Resmen içimi okumuş gibi hiç söylememe gerk kalmadan beni onayladı. "Bir şey yapacağını sanmam ama tamam."

Malûm karaktere -Jungkook'a- baktığımda masadaki ikramlık kurabiyeyi yediğini görmüştüm. Onun yediğini gördüğümde ben de doyuyordum resmen. Onu rahatsız etmeden dudağını kenarına bulaşmış çikolatayı baş parmağımla silmiştim. "Açsan bir şeyler yiyebiliriz istersen. Aburcuburla karnını doyurma."

"Hayır evde yemek yedim ama bu kurabiyeler çok güzelmiş."

Tatmam için bana kurabiyeyi uzattığında tebessüm etmiştim. "Sen ye."

Israrla kurbiyeyi ağzıma götürmüş ve dudaklarıma değmesine neden olmuştu. "Ama senin de denemeni istiyorum." Konuşmama izin vermeden ağzıma tıkamış ve gülmüştü. "Yanakların büyüyünce çok tatlı oldun."

Bir kerecik o çikolata bulaşmış dudaklarını öpebilir miyim? "Diyene bak ya, çocuk gibi çikolata bulaştırmışsın ağzına."

Gülmeye devam ederlen peçeteyi almış ve ağzını temizlemişti. Sonunda Taehyung geldiğinde Jimin mızmız tavırlarıyla ona dönmüştü. "Nerdesin sen ya? İki saattir seni bekliyoruz."

Jimin'in yanına oturdu ve onunla alaylı bir şekilde konıştu. "Biraz Kihyun'la dalga geçtim sonra lavaboya geçtim orada da işedim falan, başka ayrıntıları da anlatmamı ister misin?" Jimin somurtkan bir tavra büründüğünde Taehyung gülmüş ve şakaya vurmuştu. "Her neyse, terasa gidelim burası havasız kalır."

Ayaklanmış ve hep beraber terasa çıkmıştık. Boş bir yere oturup konuşmaya devam ederken Jungkook dikkatimi çekmişti. Soğuktan yanakları ve burnu kızarmıştı. Elimi omzuna koymuş ve ısınması için kendime çekmiştim. "Üşüyorsun, montunu giysene."

"Aşağıda unutmuşum, gidip alayım-"

Jungkook tek başına gitmese iyi olur. "Sen burada kal, ben alıp gelirim."

Üstümdeki montu çıkarıp onun omzuna bıraktım ve aşağı indim. Şansa bakın ki montu Kihyun giymiş. Yanına gidip vermesi için elimi uzattım ve otoriter bir ses tonuyla konuştum. "Montumu ver Kihyun."

"Senin miymiş? Hoseok'un sanmıştım bende."

Niye kendi montu varken başkalarının montunu giyiyor? Salak mı ne? "Oyalanmada ver şunu, işim var."

"Amma sıkıcısın he."

Montu yavaşça çıkarıp bana uzattığında sertçe elinden çekip almıştım. "Bir dahakine kendi montunu giy."

"Çalışırım."

Cidden çok iticiydi. Boşvermeye çalışarak terasa çıktım. Kihyun'un kardeşi Minha'nın bizim masada oturmuş, Jimin'le konuştuğunu gördüğümde gözlerimi kısmış ve kaşlarımı çatmıştım. Bu aptalın kardeşi benden hoşlanıyordu ve partide de mi huzura edemeyecektim? Yapışkanın tekiydi, bir şey yaparak gitmesini sağlamam gerek.

İstemeye istemeye bizimkilerin yanına gitmiştim. Jungkook beni fark ettiğinde tebessüm etmiş ve ona uzattığım montunu almıştı. "Teşekkür ederim Yoongi."

Ben de ona tebessüm etmiş ve yanına oturmuştum. Sonra da gülümsememi solduran Minha'ya döndüm. "Abin seni çağırıyor."

"Ah öyle mi? O zaman sonra görüşürüz Jimin."

Jimin yüzüne yalancı bir gülümseme kondurmuştu. Bakın bu kızı Kihyun'un kardeşi diye sevmiyoruz sanmayın, sadece ikisi de karakter olarak pek iyi tipler değiller. Minha herkese üstten bakıyor ve ona karşı çıkan biri olduğunda ise abisini çağırıyordu. Kısacası bu hoş bir tavır değil.

"Yoongi." Bana seslenen Jungkook'a dönüp konuşmasını bekledim. "Şey, Hoseok yanıma geldi de-"

Kaşlarım çatılmıştı. "Seni rahatsız mı etti?"

Gözlerini kaçırdı. "Hayır yani...ona neden sevgili olduğumuzu söyledin?"

Lovefool/YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin