11

740 64 25
                                    

Yoongi

Derin bir nefes alarak uyandığımda, üstümdeki ağırlıkla tekrardan nefes alma gereği duymuştum. Sonunda bunun nedeni olan Jungkook'u üstümde atmış ve rahatlamıştım. Resmen üstüme yatmış yahu. Ona döndüm ve görmüş olduğum yüzüyle tebessüm edemeden duramamıştım. Dudakları sarkmış, yanakları tombullaşmıştı.

Birden bire yüzünü omuz girintime soktuğunda istemsizce gerilmiştim.
Boynuma değen dudağı ve burnu huylanmama neden oluyordu. Lanet olsun, kokusu nasıl bu kadar hoş? Bana daha da sokulduğunda kollarımı beline sarmış ve kendime çekmiştim. Beli nasıl bu kadar ince?

"Umm, Yoongi?"

Ne ara uyandın sen ya? "Efendim."

"Rahatsız oluyorsan-"

O kadar softsunki şimdi ağlayacağım. "Hayır, olmuyorum."

Göğsümün arasındaki elleriyle sweatimle oynuyordu. Bacaklarını kendine çekip dizlerinin karnıma gelmesini sağlamıştı. Cidden çok sevimliydi... "Saat kaç?"

Saati bilmiyorum ama seninle bu şekilde yatmak istediğimi biliyorum. "Daha erken, yat hadi." Şu an resmen bebek gibi kıvrılmıştı, bu tatlılığına karşı çığlık atmak istiyorum.

Tekrar adımı seslenmişti. "Yoongi."

"Jungkook?"

Yüzünü kaldırıp aynı hizaya gelmemizi sağlamıştı. "Dün eğer saçma bir şey yaptıysam özür dilerim."

Saçlarını karıştırdım. "Dün çok usluydun."

Tekrardan yüzünü boyun girintime sokmuştu. Birden bire boynumu öptüğünde saliselik bir kalp krizi geçirmiştim. "B-bu neydi şimdi?"

"Benimle ilgilendiğin için öptüm, neden ki?"

Hayır, sadece dudağımdan öpmediğin için kızgınım. "Bu az bir öpücüktü." Durumdan faydalanayım ehehehe.

Kıkırdadı. "Öyle mi?"

Gülmesi devam ederken boynuma ard arda öpücükler bırakmış ve gıdıklanmama neden olmuştu. Kahkahalarımın arasında zar zor konuştum. "D-dur artık!"

Sonunda dudakları boynumdan ayrılmış ve benim rahat bir nefes almama izin vermişti.

Gülerken tavşan dişleri gözüküyordu. "Peki bu yeter mi?"

"Yeter ama-"

"Hey, daha ne istiyorsun?" Yüzlerimiz oldukça yakındı. Ellerini yanaklarıma yerleştirmiş ve beni kendine çekmişti. "Bunu mu?" Tam dudaklarımızı buluşturmasını beklerken yanağıma masum bir öpücük bırakmıştı.

Anlık gelen gazla atıldım. "Hayır, bunu." Dudaklarından bir öpücük çalmıştım. Geri çekilip tepkisine baktığımda, kıpkırmızı olduğunu ve koca gözlerini daha da büyüttüğünü görmüştüm. Hemen panikle konuşmuştum. "Ah sanırım rahatsız oldun, özür dilerim. Birden bire şey oldu yani istemsizceydi, yani ben kendimi tutamadım. Arkadaşça bir öpücüktü zaten." Belki son dediğim cümle yüzünden kendime kızacaktım ama panikten dolayı kelimeler ağzımdan çıkavermişti işte.

Utançla elleriyle yüzünü kapamıştı. "Sorun beni öpmen değil. Sadece... bu benim ilk öpücüğüm. Aish, çok garip hissediyorum."

Hoşuna gitmiş lan işte. Kimi kandırıyorsun sen? "Ben bilmiyordum, pardon. Hem bilirsin...arkadaşlarda birbirini öpebilir." Dostum, sadece beni öpmeni istiyorum işte. Neden anlamıyorsun?

"Cidden mi?"

"Evet, ama sadece beni öpsen iyi olur. Sonuçta herkes iyi karşılamayabilir."

Battık bir boka bari avantaja çevirelim. O kadar masumduki buna bile inanmıştı. Şaka maka çocuğun ilk öpücüğünü aldım. Ehe.

Merakla konuşmaya devam ediyordu. "Peki sen Taehyung'u öptün mü?"

"Hayır, ben herkesi öyle kolay kolay öpmem." Biraz pohpohlayayımki bir öpücük falan verir belki.

Gözleri ışıl ışıldı. "Beni neden öptün peki?"

Sorduğu soruyla başta afallasam da pot kırmamaya çalışarak cevap verdim. "Çünkü sen Jungkok'sun. O ise Taehyung." Saçlarıdan kavrayıp yüzünü göğsüme yaslamasını sağladım. "Uyusak mı artık?"

"Ah, tamam."

Birden bire Jimin resmen baskın yapmıştı ve içeri girmişti. "Yoongi hyu- ne oluyor lan?!" Üstümüze atlamış ve aramıza uzanmıştı. "Ne oluyor, böyle yakınlaşmalar falan ne? Sevgili misiniz?" Bana çapkın bir şekilde bakıp aptal aptal sırıtmaya başlamıştı.

Jungkook yeni uyanmanın verdiği şaşkınlıkla dediğini tam anlamamış gibi. "Efendim?"

Ben atıldım. "Yok bir şey, saçmalıyor işte."

Jimin'i yataktan kaldırmak için onu itiştirmiştim ancak o Jungkook'a yapışmıştı. "Dostum, dün gece neler oldu çok merak ediyorum!"

Utançla tüm gücümle onu çekmiştim. Sonuç ise o Jungkook'a, bense ona yapışmıştım. "Aptal, git buradan!"

"Hey, saat 12 ve ben açım!"

4 kişi arasından neden sadece ben yemek yapabiliyorumki yani? "Git ye o zaman!"

Jungkook'u bırakıp bana sırnaşmaya başlamıştı. "Ben yemek yapamıyorum ama~"

Jungkook'a göz attığımda bana yüzünde oluşan hafif bir tebessümle baktığını fark etmiştim. Ama bu bakışı...çok garip hissettirdi. "Umm, eğer uykun varsa uyu sen. Kahvaltı  hazır olunca kaldırırız seni."

Yanağını eline yaslamış resmen bizi izliyordu. "Uykum yok, kahvaltıyı hazırlamanızda size yardım edeceğim."

Jimin yataktan kalktı ve hoplaya zıplaya kapıya doğru ilerledi. "Dostum, sossisler sende o zaman."

"Tamam~"

Lovefool/YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin