Yoongi
Sonunda son derste bittiğinde kitaplarımı ve deftelerimi dolaba yerleştirmiştim. Bir yandan Taehyung ve Jimin'in konuşmasını dinliyordum. "Çıkışta ne yapıyorsun?"
"Jungkook'la takılacağız."
Taehyung hemen atıldı. "Ben de geliyorum."
Jimin hiç düşünmeden reddetmişti. "Olmaz."
Taehyung duyduğu şeyle ortamı dramatikleştirmişti. "Olmaz derken? Şu an beni kırdığının farkındasın değil mi? Ne kadarda kabasın Jimin. Oysa sadece beni seviyorsun sanmıştım-"
"Jungkook'a sormam gerek."
"Niyeymiş?"
"Çünkü onunla arkadaş değilsin, onunla iyi anlaşmıyorsun."
"Çünkü seni benden alıyor, ben seni istiyorum. Şu zamana kadar hep böyleydi, sadece ikimiz beraber takılıyorduk."
Offlayarak dolabı kapattım ve onlara döndüm. "Ne çok konuştunuz ya, üçünüz gidin işte."
Jungkook yanımıza geldiğinde bütün gözler ona dönmüştü. Beyaz bir şişme mont, açık mavi bir ponponlu bere ve atkıyla çok tatlıydı. Ona baktığımızı fark ettiğinde anlamamış bir şekilde konuştu. "Bir şey mi kaçırdım?"
Taehyung hemen konuyu açmıştı. Ona dik dik bakıyordu, o sevimliliğine karşı bunu nasıl başarabiliyordu? "Beraber takılalım."
"Tamam."
Taehyung onun bu kadar hızlı cevap vermesine şaşırmış gibiydi.
Çantamı elime aldım. "O zaman size iyi eğlenceler."
"Sen gelmiyor musun?"
Jungkook bana koca, meraklı gözleriyle baktığında istemsizce kızarmıştım. Neden bu kadar tatlıydı? Gözlerimi kaçırarak ona cevap verdim. "Basketbol antremanım var, gelemeyeceğim."
Hemen çocuk gibi yüzünü asmıştı. "Sen de gelirsin sanmıştım."
Bana neden yavru köpek bakışları atıyorsun? O kadar sevimliydiki içimden çığlıklar atıyordum. "Yarın planlı hareket ederiz, bugünlük böyle olsun."
Taehyung kolunu Jimin'e atıp kendine çekmiş ve bir nevi arkadaşını sahiplenmişti. "Tamam o zaman~ hadi gidelim."
Beraber sınıftan çıktığımızda Jungkook birden bire fikir değiştirmişti ve bizi durdurmuştu. "Yoongi, seni antreman yaparken izleyebilir miyim?"
Tanrım, ne ara bu kadar yakınlaşmıştık? Şapşal şey. "Tamam." Jimin ve Taehyung'a döndüm. "Siz gidin."
Taehyung bana kocaman gülümseyip göz kırptıktan sonra Jimin'in konuşmasına izin vermeden onu itikleye itikleye okuldan çıkarmıştı.
Önden yürüyüp spor salonunun yolunu gösterdim ona. İçeri girdiğimizde spor salonunun büyüklüğünden dolayı sevimli sesler çıkarmıştı.
Ona döndüm. "İstediğin yere oturabilirsin ama biraz sessiz olmalısın tamam mı?"
Başıyla beni onayladığında soyunma odasına doğru ilerledim. Peşimden geldiğini fark ettiğimde gülmeden edememiştim. "Şapşal, nereye geliyorsun?"
"Ah, pardon." U dönüşü yapıp arka sıradaki seyirci koltuklarından birine oturdu. Sadece o ve birkaç yalaka kız daha vardı.
Sonunda soyunma odasına gelip çantamın içindeki siyah eşofmanı ve siyah bol tişörtü çıkardım.
"Şuradaki çocuğu ilk defa gördüm. Alt sınıflardan mı acaba?"
İstemsizce kulak misafiri olduğum diyaloğu dinlemeye devam etmiştim.
"Çok tatlıymış."
"Değil mi?" Bana döndü. "Birlikte gelmiştiniz, sen tanıyor musun Yoongi?"
Ben tanıyorum da siz tanımasanız daha iyi olur. "Tanıyorum, ne olmuş ona?"
"Sevimliymiş."
Gözlerimi devirdim. "Olabilir." Çantamı dolaba koyup kapattım.
Odadan çıktım ve beni çağıran koçun yanına gittim. "Şu çocuk senin arkadaşın mı?"
Hadi ama! Neden herkes onu soruyorki? Jungkook o kadar çok mu ilgi çekiyor? Gerçi haklılar, bebeksi güzelliği ve sarı saçlarıyla sevimliydi. "Evet, neden sordunuz?"
Gülümsedi. "Arkadaşın olduğunu bilmiyordum."
Koçla birer arkadaş gibiydik, beni iyi tanırdı. "Herkesle yakın olmaya değilde gerçek arkadaşlara daha çok ihtiyacım var koç."
Birkaç konuşmamızdan sonra antreman başlamıştı bile. Biraz esneme hareketlerinden sonra takımlara ayrılmış ve bir maç oynamaya başlamıştık. Arada çaktırmadan Jungkook'un ne yaptığına bakıyordum, defterine bir şeyler çiziyor gibiydi.
~♧~
Biten antreman ile hemen soyunma odasına gidip, havluyla terimi silmiş ve hızlı bir şekilde kıyafetlerimi çıkarmıştım. Çantamı omzuma atıp Jungkook'un yanına gittim, birden paniğe girmiş ve defteri ben göremeden kapatmıştı.
"O neydi?"
Kızarmıştı. "Boşver."
Bir saniye ya! "Sen beni mi çiziyorsun?"
"Hayır." İnanmamış bir şekilde baktığımda gözlerini kaçırarak tekrardan konuştu. "Yani evet ama daha bitmedi."
"Bakmak istiyorum."
Utandığı için gerilmeye de başlamıştı. Sevimli. "Bitmedi dedim ya! Daha taslak, 2 dakikada nasıl çizeyim?"
Güldüm ve saçlarını karıştırdım. "Tamam, tamam kızma. Bir an önce gitsek olur mu? Yıkanmak istiyorumda."
Ayaklandı ve çantasını takıp bana döndü. "Tamam, gidelim."
Beraber okuldan çıktığımızda ikimizde aynı yönden gitmeye başlamıştık. Eğer onunla komşuysak...bu çok iyi olurdu.
Birden durmuş ve benim de durmamı sağlamıştı. "Şey, benim evim burası."
Komşu değilmişiz ama olsun, evi bana çokta uzak değildi. "Tamam~ o zaman sonra görüşürüz." Bana öylece bakmaya devam ettiğinde ne var anlamında tek kaşımı kaldırdım. "Sarılmayacak mıyız?"
Sarılmak mı? Neden bu kadar çocuksuyduki, şimdi tatlılığından gebereceğim. "Terliyim."
"Bir şey olmazki."
Yanıma gelip aniden sarıldığında daha da utanmıştım. Kendime gelmeye çalışarak kollarımı onun beline sardım. Tanrım! Bir erkeğin nasıl bu kadar ince belli olabiliyorki? Benden ayrıldığında gülümsemiş ve zile basmıştı.
İçeri girene kadar onu beklemiştim, kapı açıldığında bana dönmüş ve o tatlı gülümsemesini sunmuştu. "Görüşürüz Yoongi~"
"G-görüşürüz."
Ben az önce kekeledim mi? Ben? Telefonuma bildirim geldiğinde elime aldım ve baktım. Jimin; benim, Taehyung'un ve Jungkook'un olduğu bir grup açmıştı. Taehyung kıskançlık yapmazsa iyiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lovefool/Yoonkook
FanfictionJimin'in çocukluk arkadaşı Jungkook'un okul değiştirmesiyle Yoongi'nin asıl hikâyesi başlar. Başlangıç: 7 kasım 2020 #1 - sugakookie ©dbSakura