19

579 59 15
                                    

Yoongi

Beklediğim gün gelip çatmıştı, festival günü. Bilin bakalım yine kim ortalıkta yok? Sonunda üçüncü kişi de gelmiş ve grubumuzu tamamlamıştık.

Jimin gözlerini devirmiş ve mızmız bir şekilde konuşmuştu. "Her zaman kendini aratmak zorunda mısın?"

Taehyung onun sinirini dindirmek için saçlarını karıştırmıştı. "Yeontan'ı arkadaşıma bıraktığım için geç kaldım."

Jimin, Taehyung'un ceketinin yakalarıyla oynamaya başlamıştı. "Deri ceketini beğendim."

"Ben de saçlarını-"

Onlar birden bire flörtleşmeye başladığında hemen araya girmiştim. "Gitsek mi artık?"

"Nereye?"

Cidden sıkılmaya başladım. "Çocuklar ilk defa festivale gelmişiz gibi davranmayı keser misiniz? Bizim sıramız daha çok varken dolaşalım diyorum."

"Şuradakiler Hoseok'lar değil mi? Yanlarına gidelim hadi."

Onların yanına adımlarken Jungkook yüzünden içim bir hoş oluyordu, giymiş olduğu siyah-gri renklerdeki ekose gömlek, boşta kalan boynuna taktığı gümüş kolye ve yırtık pantolonuyla gözüme daha bir farklı gelmişti. Ayrıca saçlarını havaya kaldırmış ve daha çekici olmuştu. Sanırım onu Hoseok giydirmişti.

Jungkook'la son tartışmamızdan dolayı nedense konuşmuyorduk. Tamam duygusal biri olduğunun farkındaydım ama bu kadarını da beklemiyordum açıkcası. Artık okul bittiğinde bile beraber eve gitmiyorduk. Şu sıralar ebeveynleri boşanacağı için ona destek çıkmalıydım biliyorum ama resmen benden kaçıyordu, her teneffüste Hoseok'un yanına gidiyordu. Benle karşılaşınca ise gözlerimizi bile birleştirmiyordu. O kaçtığı için de özür dileme fırsatı bile bulamıyordum. Ve evet, bu tepkileri sadece küçük bir tartışma yüzünden.

Jin hyung beni gördüğünde samimi bir gülüş sunmuştu. "Oh Yoongi-sshi, yüzünü gören cennetlik."

Namjoon Jin'e atıfta bulunmuştu. "Hyung, sınıftan çıktığın yok ki."

"Hadi ama, yine de yanıma gelebilirdin."

Gözüm Jungkook'un ensesinde ki saçlarla oynayan Hoseok'a takılmıştı, Jungkook kızarmış mıydı yani? Tanrı aşkına neler dönüyor?

"Özür dilerim." Bunu Jungkook'a bakarak demiştim, belki üstüne alınır diye. Öyle de olmuştu, gözlerimiz birleşmiş ancak hemen kaçırmıştı. "Jungkook benimle gelir misin?" Bir şey demesine izin vermeden önden yürüyüp yakınımızda ki lavaboya girdim. Şu işi burada bitirsem iyi olur, böyle olmamız hoşuma gitmiyor.

Sonunda lavaboya geldiğinde hemen konuşma ihtiyacı duymuştum. "Neden benden kaçıyorsun?"

Çekingen gözüküyordu. "Senden kaçmıyorum-"

"Jungkook, lütfen uzatma. Bizim böyle olmamızı sevmiyorum." Tıpkı Hoseok'un yaptığı gibi elimi ensesine koydum, huylanıyor gibiydi. "Bundan hoşlanıyor musun?" Tekrar kızarmıştı, Hoseok sanırım beni sinir etmek için Jungkook'un kızarmasını sağladı. Bazen cidden saçmalıyorsun Hoseok...ondan hoşlanmadığını söylemiştin.

Ensesindeki elimle kulağıyla oynamam olmam onu daha da heyecanlandırtmış gibi.
"Hoseok ile yakın mısınız?"

Gözlerimiz sadece birbirimize odaklıydı, bu hissi özlemişim. "Neyden bahsediyorsun?"

"Sadece.." Daha ileri giderek baş parmağımla dudaklarına dokundum. "Onunla çok yakın olmanı istemiyorum."

Gözleri dudaklarımdaydı, sadece ben özlememişimdir bunu değil mi? "Bu beni ilgilendirir, seni değil."

Dediği şeyle elimi yanağından çekip ondan uzaklaşmıştım. "Bu tavrında ne böyle? Küs müyüz?"

"Hayır." İç çekti. "Neden başkalarıyla arkadaş olmayayım ki?"

O cidden hâlâ saf. "Ben yakınlık derken arkadaştan ilerisini kastediyorum."

Bu dediğimle gözlerimizi ayırmıştı. "Ne yani sen mi seçeceksin kiminle birliktelik yaşayacağımı?"

Gülmeden edememiştim. "Dediğimi nerelere çektin ya."

Beklemediğim bir anda dudaklarıma bir buse bırakmıştı. "Yoongi, bana nasıl öpüşüleceğini öğret."

Ne oluyor be? "N-ne?"

"Öpüşmek daha eğlenceli demiştin."

Al işte ya! Konumuzla öpüşmenin ne alâkası var?! Biliyordum senin de istediğini... "Sarhoştum."

Beni dinlemiyor gibiydi. "Eğlenceliydi."

Tekrardan -yine beklemediğim bir anda- dudaklarımızı birleştirdiğinde dudaklarını aralaması için çenesinden hafifçe tutmuştum. Dilimi işe soktuğumda ağzından bir inilti kaçmıştı. Ah bu çok tahrik ediciydi, yine de mereye kadar devam edeceğiz merak ediyorum.

Ellerimle belini kavrayıp onu duvara yasladım. Bana acemice karşılık veriyordu ancak sonradan o acemilik nasılsa yok olmuş ve sanki yapılışını biliyormuşçasına devam etmişti. Hızlı nefeslerimiz ve Jungkook'un rahat durmayan elleri cidden beni zorlamaya başlamıştı. Ellerimi belinden aşağı götürmüş ve kalçalarını tutup onu kucağıma almıştım. Hiç bozuntuya vermeden öpüşmemize devam etmesi beni şaşırtıyordu. Sonunda nefesimiz yetmeyip birbirimizden ayrıldığımızda pembeleşmiş dudaklarını ve yanaklarını görmüştüm.

Yanaklarımdaki ellerini boynuma dolamış ve başını utanarak omzuma koymuştu. "İ-indir artık beni."

Uzatmayıp onu kucağımdan indirmiştim. "Önden git, meraklanmasınlar."

O masum, meraklı bakışları ne kadar da hoş. "Sen?"

Bozulmuş saçlarını düzeltmeye başlamıştım. "Halletmem gereken bir iş var sonra geleceğim." Tam gidecekken ona seslenme gereksinimi duymuştum. "Jungkook." Durmuş ve bana dönmüştü. "O gün için özür dilerim, gergin olduğum için sana patlayıvermiştim."

Bir şey demeyip gitmesini beklemezdim tabii ama öyle olmuştu. Onda değişimler vardı ama kötü yönde. Ya da trip atıyordur? Neyse, konserden sonra onunla zaman geçirmek istiyordum. Ancak sadece ikimizin takılmasını garip bulur mu? Belki kendi grubuyla zaman geçirir? Ama bunu istemiyorum ki... Sanırım bu konuyu düşünmek için konserin bitmesini beklemeliyim.

Lavabodan çıkmadan önce aptal kendimle ilgilenmeliydim. Bu cidden utanç verici, sadece öpüşmüştük...ama onun tavırları ne bileyim yani...çok ateşliydi be. Hem de baya.

Lovefool/YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin