4

964 84 23
                                    

Yoongi

Dersin resim olmasından faydalanarak revire kaçmıştım. Böyle boş derslerde arada sırada kaçamak yapabiliyordum. Kendimi sedyeye atıp uzandım. Gözümü kapamış tam uykuya dalacakken içeri birinin girmesiyle tekrardan açtım.

"Jungkook?"

"Yoongi? Sen de mi buradasın, hasta mısın?"

Güldüm. "Aslında durum pek öyle değil, boşver beni. Sen neden geldin?"

Dolaptan ilaç almış, su yardımıyla içmişti. "Başım ağrıyor."

Yanımdaki boş sedyeye oturduğunda otomatikmen gözlerim ona kitlenmişti. "Saçların doğal renk mi?"

Bu soruyu beklemiyor olmalıydı. Saçlarını karıştırıp sevimli bir yüz ifadesine büründü. "Evet, kötü mü ki?"

Ne saçmalıyor bu? "Ne? Saçmalama. Çok güzel Jungkook, çok güzelsin yani."

Utanmış ve konuyu değiştirmişti. "Şey, neden hâlâ burada olduğunu anlamadım."

"Dersi ekiyorum işte." Yattığım yerde vücudumu ona döndürmüştüm. "Jungkook, daha önce sevgilin olmuş muydu?"

"Ha? Bu nereden çıktı?"

"Hiç, sadece merak ettim."

Bir süre düşünmüştü, dudaklarını büzmüş karşıdaki duvara odaklanmıştı. Onu mıncırmak istemem normal mi? "Sevgilim olmadı, şimdi düşündümde hoşlandığım birisi de olmadı."

Nasıl ya? "Cidden mi?"

Gözlerini kaçırdı. "O-olmaması kötü mü?"

Şapşal. "Hayır, sadece şaşırdım. Senin gibi birinin sevgilisi olmamasına şaşırdım."

Tek kaşını kaldırdı. "Benim gibi biri?"

"Güzelsin."

Onu utandırdığım için çocuk gibi mızmızlanmaya başlamıştı. "Bana güzel demeyi bırak, bu utanç verici. Ayrıca erkekler güzel değildir."

Güldüm. "Ama sen güzelsin. Çoğu kızdan daha güzelsin. Ayrıca neden erkekler güzel olamıyormuş?"

Sessiz kalıp sedyeye uzandı ve tavanla bakışmaya başladı. Al al olmuş yanakları ve bozulmuş sarı saçlarıyla ona güzel olduğunu kaç kere söyledim bilmiyorum ama çok güzeldi. Nasıl bu kadar güzel olabiliyordu? Neden böyle düşünüyorum? Çoğu kızdan güzel olduğunu neden düşünüyorum? Kendi kendime düşünmeyi ve sırıtmayı bırakıp ona döndüm. "Diğer ders beden, beni çizmeye devam et Jungkook."

~♧~

"Ne var? Niye öyle bakıyorsun?"

Gözümü devirdim ve Taehyung'a cevap verdim. "Siz aptallar kabine bile beraber giriyordunuz ve barışmadınız mı hâlâ?"

Omuz silkti. "Gelip kendisi özür dilesin, suçlu olan ben değilim."

O kabine girince ben de bir diğer kabine girdim. "İkinizde veletsiniz."

"Evet."

Hızlıca siyah eşofmanımı ve baskılı tişörtümü giydim. Botlarım yerine spor ayaklabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra kabinden çıkmıştım. Ayakkabılarını bağlayan Jungkook'un yanına oturup ben de ayakkabılarımı bağlamaya başladım. Gri eşofman ve kırmızı renkteki oversize olan bir sweat giymişti. Beni daha yeni fark ettiğinde ona göz kırpmıştım, kıkırdamış ve gözlerini kaçırmıştı.

"Jimin nerede?"

"Kabinde."

O zaman Taehyung ile olan konuşmalarımızı duymuş olmalı. "Biz gidelim, onlar gelirler zaten."

Beraber spor salonuna gitmiştik, girdiğimizde tam Jungkook'un karnına basket topu gelecekken reflesklerim sağ olsun topu tutabilmiştim. "Basketbol oynuyor musun?"

Başını hayır anlamında salladı. "Beden dersini sevmiyorum."

Şakayla konuştum. "Sen tam bir ineksin."

Güldü. "Öyle de denilebilir."

Hemen arkamızdan Taehyung ve Jimin geldikten sonra hocanın yanına gitmiştik. Her zamanki gibi önce bizi koşturup, ısınmamızı sağladıktan sonra serbest bırakmıştı.

"Yoongi..." Onun sesine döndüğümde ellerini saçlarıma atıp düzeltmeye başlamıştı. "Saçların bozulmuş."

Şu an onu belinden kavrayıp kendime çekmem ve öpmek istemem normal mi? Koca gözleri ve hafif aralık sevimli dudaklarına bakmadan duramıyordum.

"Jungkook!"

"Efendi~m?"

Jimin'in ona seslendiğini duyduğunda gitmiş ve ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi vermeme izin vermişti. Bu histe ne sikim böyle?

Bana atılan topla kendime gelip onlara katıldım. Taehyung, Jimin ve ben basketteyken Jungkook bir yere oturmuştu. Oturduğu gibi birkaç kişide yanına oturmuştu, Jungkook'un ilgisini çekmek için. Jungkook şimdiden gözde olmuş gibiydi, nazik, kibar, güzel ve masumdu. Olması pekte şaşırtıcı değil. Yine de...olmasa daha iyi.

"Tanrım, düzgün oynasana Taehyung. Aklın nerede senin?"

Yine bu aptalların -Jimin ve Taehyung'un- tartışmalarıyla süren bir gün.

"Sen kendine baksana, küçücük boyunla oynamaya çalışıyorsun."

"Ne dedin sen-"

Bıkmış bi şekilde konuşmalarını böldüm ve bana odaklanmalarını sağladım. "Bakın tartışmalarınız cidden boktan derecede sinir bozucu olmaya başladı. Adam gibi takılamıyor musunuz lan siz? Biz bir grubuz kendinize gelin, siktiri boktan sebeplerden dolayı olan kavgalarınız yüzünden grubumuz dağılırsa ben de sizin yüzünüzü fena dağıtırım."

Jimin çocuk gibi kollarını bağlamış, Taehyung ise Jimin'e kaçamak bakışlar atmaya başlamıştı. Bense lafı ortaya attıktan sonra onların tek kalmasını sağlayıp diğerlerinin yanına gitmiştim.

Jungkook'a göz ucuyla bakma gereği duyduğumda, yanına oturan kişilerle konuştuğunu görmüştüm. Hadi ama, sadece bana odaklanıp beni çizmeliydi. O resmin bitmiş hâlini görmek istiyorum.

Sanırım ona fazla bakmış olmalıydımki beni fark edip gözlerimizi birleştirmişti, bana gülümsemiş ve el sallamıştı. Hemen sonra onlarla olan konuşmasına geri döndüğünde darıldığımı belli etmek amacıyla konuştum. "Jungkookie, resmimi çiz!"

Kıkırdadı ve gözlerinin kısılmasını sağladı. "Yoongi-ah, biraz daha meraklanmanı istiyorum. Vaktimiz bol nasıl olsa!"

Lovefool/YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin