33

364 34 16
                                    

Yoongi

Okuldan sonra eve geldiğimde duş almış ve dağınıklığı toplamıştım. Biraz dinlendikten sonrada saatin 7'ye yaklaşmasıyla yavaş yavaş hazırlanmaya başlamıştım. Tam evden çıkacakken o sırada Jungkook'tan arama gelmişti.

"Efendim?"

"Çıktın mı?"

Bir yandan da ceketimi giyiyordum. "Şimdi çıktım, 5 dakikaya gelirim."

"Ben erken geldim, terastaki masada oturuyoruz."

Şimdi bütün kızlar ona göz dikecek, ne diye erken gitti? "Tamam."

Aramayı sonlandırıp kapıyı kilitledim ve kafeye yürümeye başladım. Şimdi kafama dank etti de, suratına kapatmış gibi mi oldu ya? Görüşürüz falan da demedim. Neyse, zaten birazdan yan yana olacağız. Pek önemli değil.

Birkaç dakika sonra kafeye gelmiş ve içeri girmiştim. Boğuk sesler, her yerde koşturan garsonlar...

Dar merdivenlerden yukarı çıkarken buranın ne kadar kalabalık olduğunu fark ettim. Ancak o kalabalığın içinde Jungkook'u kolayca görebilmiştim. 2 kızın arasında sıkış tıkıştı, rahatsız ve gergin görünüyor. Genelde kızlardan çekinir zaten, niye geldik hâlâ bir fikrim yok. Göz göz geldiğimizde oraya gelmem için el sallamıştı. İç çeke çeke yürümüş ve istemeden dikkatlerini çekmiştim. Zorla geldiğimi çok belli ettim sanırım.

Mi Cha beni görür görmez konuştu. "Biz de seni bekliyorduk Yoongi."

"Neden ki?"

Tepkime karşı gülmüştü. "En son sen geldin de o yüzden gelmeyeceksin sandık."

En son ben mi geldim? Tam zamanında geldim, erken gelmeniz benim sorunum değil. "Buluşma saatimiz 7'de değil miydi? Tam gelmişim." Bir şeyi mi kaçırdım anlamadım.

En sonunda Jungkook ortamdaki tuhaflığı anlayıp konuşmuştu. "Ayakta durmasana, otur."

Tek kalan boş yere -tatlı bir kızın yanına- oturmuştum. Jungkook'tan biraz uzak kalmıştım ama sorun olmaz herhalde. Bir şey olursa mimikleriyle belli ederdi.

Herkes kendi arasında konuşuyor ve bir yandan ortaya söylemiş oldukları atıştırmalıkları yiyordu. Sanırım tek sessiz olan ben ve yanımdaki kızdı.

Birden ayaklanmış ve dikkat çekmişti. Herkesin ona baktığını fark edince konuşmuştu. "Sigara içip geleceğim." Lavaboya doğru giderken peşinden bir kız daha gitmişti.

"Onlar çıkıyor mu? Çok yakın gözüküyorlar."

Mi Cha duyduğu şeyle alayla konuşmuştu. "İkisi de kız."

Jungkook neden böyle biriyle arkadaş? Duyduğum şeyle atıldım. "Yani?"

"Lezbiyen olsalar niye gelsinler?"

Kim ona doğruları söylemek ister?

Başka bir erkek konuşmuştu. "Yinede bu iğrenç değil mi? Ne bileyim yani iki kızın ya da iki erkeğin birlikte olması çok tuhaf."

Ben neden böyle bir ortamdayım? Sinirle güldüm. "Eğer bir cahille tartışırsan asla kazanamazsın derler."

Jungkook öylece oturmuş beni izlerken hiçbir duygusunu belli etmiyordu. İçinden ne düşünüyor merak ediyorum. Çünkü ben şu an kendi kendime "Biz neden buradayız?" demeden duramıyorum.

Alayla güldü. "Ha yani sen gaysin." (Why are you gae?)

Onları destekledim diye gay mi oluyorum? "Ne kadar boş boğaz birisin."

Ayağa kalkıp üstüme yürümüştü. "Ne diyor bu ibne ya?"

Velete bak ya, bu cesaret nerden geliyor amına koyayım? Oturduğum yerden çerezimi yiyor ve gram siklemememe rağmen neyi diretiyor? Jungkook'un önünde kavga etmek istemiyorum.

"Bana bak ibne!"

Yakalarımı tutup ayağa kaldırdığında sabrımın sonuna gelmiştim. Elimle yüzünü bastırıp geriye gitmesini ve burnunun kanamasını sağlamıştım.

Biz kavga ederken dikkatimi çeken tek şey bizi ayırmak için ayağa kalkan Mi Cha'yı geri yerine oturtan Jungkook'tu. "Otur Mi Cha, karışma."

"Ama bir şey olacak-"

"Kes sesini artık. Ortamı geren sendin."

Tüm bunlar konuşulurken bir yandan altımda dövülmekten bayılan çocuğun olması trajikomikti. Ne diye ısrarla kendini dövtürtüyorsa artık.

Herkesin etrafımıza doluşmuş beni durdurmaya çalışırken omzumdaki ellerle daralmış ve sonunda ayağa kalkmıştım. Ağzımdaki kanı tişörtünün üstüne tükürüp masaya geri gelmiş ve kimseyle muhattap olmadan hızlıca ceketimi alıp merdivenlere doğru ilerlemiştim. En çok Jungkook'a sinirliyim, eminim her şeyden haberdi. Olacaklardan haberdi. Mi Cha'nın nasıl biri olduğundan haberdi...

Merdivenlerden indiğimde duvara yaslanmış olan o kızı görmüştüm. "Dövülmediğine sevindim." Bana bir yara bandı uzattı. "Yinede dudağın patlamış." Yara bandını alıp gidecekken beni tekrar durdurmuş ve yanağımı öpmüştü. "Teşekkür ederim. Bir hiç için olsa bile."

Lovefool/YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin