8.Bölüm

25.1K 1.2K 123
                                    

Küçük bir tebessüm belirdi yüzünde.Sanki hep bunu sormamı beklemişcesine.

"Belki bir gün öğrenirsin bendeki anlamını sen,nazende."dedi kesik bir cevapla.

"Peki."dedim daha fazla uzatmamak isteyerek."Neyse içerde giyip geleyim ben o kıyafetleri."

Başını tamam anlamında sallayıp bagajdan büyük bir kutu çıkardı.Yavaşça kutuyu elinden alıp, içeriye girdim.

Girişte duran WC yazısını görür görmez içeriye girdim.Kutuyu köşeye koyup,açtım.

İçinden diz altında beyaz,kalın gögüs dekolteli ve tüllü bir elbise çıktı.Elbise çok güzeldi fakat bunu giymek yerine pijamalarımla dursam daha rahat ederdim.Çünkü bu boydaki elbise benim gibi oturmasını kalkmasını bilmeyen biri için fazla iddalı olurdu.Fakat o aile yemeğine de bu pijamalar olmazdı.

Mecburen elbiseyi nazikçe kutudan çıkardım ve içeriye girip hemen giydim.Ardından elimdeki eski kıyafetlerimide o kutuya koyup, aynanın karşına geçtim.

Elbise pekte fena değildi üstümde.Fakat vücut hatlarımı fazlasıyla ortaya koyması,çok hoşuma gitmiyordu.Ve en büyük sorun dizimdeki ve bileğindeki morluklar fazlaca gözüküyordu.

Şimdi o pijamaları da geri giyemezdim.

Tam sırada tuvaletin kapısını nazikçe tıklandı.Ve içeriye uzun boylu,sevimli bir kadın girdi.Elindeki poşeti bana uzatıp,"Siz Ahu hanım olmaksınız,bunu Aras bey size vermemi istedi."dedi kibarca.

Hemen elindeki poşeti alıp yalandan da olsa gülümsemeye çalıştım.Kadının çıkması ile poşeti açtığımda içinden kapatıcı ve bir kaç makyaj malzemesi vardı.

Acaba beynime falan çip sokup düşüncelerimimi okuyordu ki?

Neyse daha fazla zaman kaybetmeden kapatıcı ile bütün morluklarımı perdeledim .

Bunlar yerine bir kot birde tişört alsaydı da işimi görürdü aslında.Hem bu kadar çabaya da gerek yoktu.Geriye kalan makyaj aletlerini de çöp kovasına fırlatıp,çıktım.

Neyse daha fazla oyalanmadan arabanın yanına gelmiştim.Aras ise araca yaslanmış bir vaziyette siyah gözlüklerini takmış dik dik bana doğru bakıyordu.

Uzunca bir süre baştan aşağıya süzdükten sonra konuşmadan başıyla arabayı işaret etti.

Herhangi bir tepki vermeden onaylayarak,arabaya bindim.

"Güzel bir şovdu son dakika gelen kapatıcı."

Dudağının köşesini kıvırarak,"Seninkiler kadar iddalı değil."

Anlamamış şekilde afalladığımda.

"Yani onca güvenliği, korumayı hiçe sayıp tek başına,Sedat'ın kolunu kitleyip,başına silah dayamak hiç kimsenin harcı değildir."dedi.

Şaşkınla,"Sen,nasıl?"

"Şş ard arda soru sorup,kafa şişirmek yok!"

O arada arabayı bir pastanenin önüne park edip inmesi ile bende peşinden indim.

"Ee ne alalım?"dedi vitrindekilere göz gezdirerek.

Gözüme girer girmez çarpan çikolatalı pastayı işaret ettim başımla.

Gülümseyerek,"Aile yemeğine çikolatalı pasta mı götürücez?"

"Yani bence olur.Zaten senin o kokoş annen böyle küçük pastane malzemelerini yemez.Ona bir ay önceden sipariş ile altın tozuyla bulanmış baklava almalıyız."

Kıkırdayarak,"Annemin altın tozluda olsa baklava yiyeceğini sanmıyorum Nazende."dedi.

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım."O zaman çikolatalı pasta alıyoruz."

Dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı.Pastayı paketleyip, elime verdi.Yavaş adımlarla arabaya doğru ilerlemeye başladım.

Aklım hala Aras'ın evde olup biteni nasıl nasıl bildiğiydi...
                            ***
Kısa sürede Arasların evine vardığımızda büyük bir kalabalık vardı.Kapının önünde ambulans ve polis arabaları ile doluydu.

Aras hızla arabayı gelişi güzel park edip,hemem indi.Tabi bende arkasından koşarak onu takip ettim.

...

NazendemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin