"Merhametin sesi"
Ölüm bir ateş kadar yakıcı,
buz gibi soğuktu.Ölüm bir nefes kadar yakın,
Bir serçenin gözyaşı kadar uzaktı.Garipti işte insanoğlu.
Doğduğu gün, ölümlü bir hayata geldiğini bile bile sevinmişlerdi.
Fakat ölürken ise sonsuzluğa kârşı hep feryat edilmişti...Ahu
Yanan beyaz ışıklar,gözlerimi açmama engel oluyorken,vücuduma büyük bir hissizlik hakimdi.Ağır ağır aralamaya çalıştığım gözlerimde, tek fark ettiğim ağzım ve burnumu kaplayan nebulizatör aletiydi.
Yaşıyordum.
Nasıl olmuştu bu,bilmiyorum ama ölmemiştim işte.
Azda olsa ışığa aşikar olmuş, gözlerim ile etrafa bakındığımda küçük bir odadaydım.Nerede olduğumu anlayamadan,tam yanımda duran koltukta o tanıdık yüzü görünce, bütün merakım gitmişti.
Aras.
Tam yanımda ki koltukta,kollarını önüne bağlamış şekilde uyuyordu.Onu daha rahat görebilmek için, ağzımda ki maskeyi çıkarıp,sağıma doğru yavaşça döndüm.Oldukça karışmış saçları,onu son gördüğüm de giydiği kıyafetleri ile fazlasıyla dağılmış gözüküyordu.
Kurumuş boğazımla,istemsizce öksürmeye başladığımda,Aras'ın gözleri refklesle açılıp,bana doğru döndü.Kesilmeyen öksürüğüm ile hızlıca yanında ki şişenin ağzını açıp,bir elini sırtıma dayayıp, şişeyi dudaklarımın arasına yerleştirdi.Yavaş yudumlar ile içtiğim ılık su ile şişeyi çekip, sırtımda ki elini çekip, başımı yastığa koydum.Şişeyi kenara koyması ile, çıkardığım
nebulizatör aletinin maskesini tekradan burnuma gelecek kadar kapattı.Koltuğuna geri oturduğunda,kısık çıkan sesi ile,"Ağzındakini çıkartma,en azından kısa bir süre daha."dedi.
Ağzımdakinden dolayı konuşamıyor oluşumdan sadece başımı sallayabildim.
Kısa süre öylece uzanmaya devam ettiğimde,Aras'ın üstüme diktiği gözlerini hissedebiliyordum.Nasıl bir ifade ile bakıyordu ya da hakkımda ne düşünüyordu şuan bilmiyorum ama hiç çekmemeksizin üstümde tutuyordu.
Belli bir süre daha öyle bekledikten sonra, koltuğunu iyice yanıma çekip,ağzımda ki maskeyi bu kez kendisi çıkarttı.Anlamsız bakışlarla bende ona bakmaya başladığımda,bir şey söylemeden yavaşça patlamış dudağımın üstüne nazikçe dokundu.Kısa süre elini ordan çekmeye niyeti yok gibi dururken yavaşça ayağa kalkıp mini dolaptan, küçük bir buz torbası çıkarttı.Tekrardan koltuğuna oturduğunda,patlamış alt dudağımı hafifçe aşağıya doğru çekip, torbayı dudağıma yavaş yavaş bastırdı.
İstemsizce acıyla yüzümü buruşturduğumda geri çekip,kısa süre bekleyip tekrar dudağımın,üstüne aynı şekilde koydu.
"İnternetten baktım,soğuk ya da sıcak kompresler dudak patlamalarına iyi geliyormuş."
Sessizce yüzünü incelemeye devam ederken,o ise nazikçe torbayı dudağımda tutmaya çalışıyordu.
Çenesi oldukça biçimli,gözleri ise iri ve kehribarı andıran bir tona sahipti.
Gözlerim bu kez onun yataktan destek alan, parmaklarına takıldığında, parçalanmış ve kurumuş kanları duruyordu üstünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazendem
Novela JuvenilO evden kurtulmak için tek şansın ortaklarınızın oğluyla yapacağınız bir sözleşmeyse? Nazendem sözleşmesi... Sen bataklıksın Ahu Çetiner ve sana yaklaşan herkesi kendi bataklığına çekiyorsun. Hızlıca kolumdan tutup beni,kendine doğru çevirdi,"Seni o...