01

41.9K 1.7K 586
                                    

849394849394 tane aile hikayesi okudum ve en sonunda okuyacak kitap bulamayınca ben yazayım dedim. Ne iyi demişim yaa

0 okuyucuyla başlıyorum ama okuyan olursa oy verip yorum yaparsanız çooookkk sevinirim

He bu arada konuşmalar rusça ama çeviri kullanmaya üşendim dmnclsmclslxşw

Suratım soğuktan yanarken buzda hızla ama aynı zamanda zarif bir şekilde süzülmeye devam ettim. Antrenmanları sıkı tutmalıydım. İki hafta sonra yarışmanın son etabı olacaktı ve ben o madalyayı alacaktım.

Son kez dönüş yapıp üçlü axel atlayışını yapmak için zıpladım. Yere sağlam bi şekilde inip ikinci axel için tekrar zıpladım.

 Yere sağlam bi şekilde inip ikinci axel için tekrar zıpladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-temsili-

Gururla gülümsedim. Uzun zamandır bu hareket için çalışıyordum ve sabahladığım günlerin karşılığını alıyordum. 

Duruş, hız ve denge; buz pateni yaparken sahip olmanız gereken üç önemli madde. Atlayışlarda ise üçüne aynı anda hükmedebiliyor olmanız gerekiyor.

Koreografimi tamamladıktan sonra yorgunlukla pistten çıktım.Patenlerimi çıkarıp üzerimi değiştirmek için soyunma odasına geçtim. Dolabımdaki yedek üstü giydim ve deodorantımı sıktım. Duş almayı eve kadar ertleyecektim. Son olarak montumu ve çantamı aldığımda hazırdım. Dışarı çıktığımda kapıda bekleyen Vlad'la gözlerimi devirdim.

"Kath biraz konuşalım mı?"

"Neyi konuşacağız acaba? İl finallerinden bir gün önce bileğimi nasıl incittiğini mi?" Evet, bu şerefsiz sırf kız kardeşi kazansın diye beni sakatlamaya çalışmıştı. VE O ZAMANLAR SEVGİLİYDİK!

"Kaç hafta geçti üstünden hala affetmedin, bebeğim uzatma daha fazla o finalleri sen kazandın işte."

"Bir ay boyunca ayağımın üstüne basamadım gerizekalı!"

"Ama-" Sözünü hızla kestim.

"Bana bak düş yakamdan artık anladın mı?" dedim işaret parmağı ona sallayarak. "Babamın olanları bilmesini istemezsin değil mi?"

Gözleri korkuyla kısılırken sırıttım, babanızın tehlikeli bir 'iş adamı' olması bazen işinize yarıyordu.

"Hadi ama beni tehdit mi ediyorsun?" Omzumu silktim.

"Ne anladıysan o."

O sırada beni alması için çağırdığım şoförü fark ettim. Daha fazla burada durmak istemediğimden, şoförün benim için açtığı kapıdan arabaya bindim.

Kulaklığımı takmış hoş bir ingilizce müzik dinlerken hayatımı düşünüyordum. Katherine Lena Kuznetsov. 17 yaşındaydım, annem ben küçükken vefat etmişti. Babamın sevgi dolu hallerini hayal meyal hatırlıyorum. Annem öldükten sonra kendini tamamen işine adamıştı. Bazen benimle vakit geçirir erkekler hakkında tavsiyeler verirdi, beni rahatsız eden varsa söylememi isterdi. Sorun neyse ortadan kaldırırmış. Bazen de film geceleri yapardık. Babam benden vazgeçmemişti ama işi her zaman benden önemli olmuştu. Ben bu süreçte patenimle büyümüştüm. Kaymayı öğrendikten sonra özgürlüğü onda bulmuştum. Bu yüzden milli sporcu olmak ve Avrupada, Olimpiyatlarda, Dünya Şampiyonasında birincilik istiyordum. Tek tutkum için savaşmak...

Eve vardığımızda gelen bağırış sesleriyle suratımı buruşturdum. Noluyor ya? Salona girdiğimde suratı kıpkırmızı olmuş babamı görünce şaşırmadım. Evde ben olmadığıma göre bağırabilecek tek kişi oydu. Çalışanlar olacak hali yok ya, ölmek istemiyorlarsa tabi...

"Neye sinirlendin yine baba?"

Beni fark edince telefonda konuştuğu kişinin suratına kapattı. Kollarını iki yana açarak ona doğru gelmemi istedi. Pekala... Bu adamın nesi var? Çantamı kenara koyup istediğini vererek ona sarıldım. Terli olmasına aldırmayarak saçlarımı okşadı.

"Baban olmama ihtimalim varmış." Birden söylediği şeyle kahkaha attım.

"Tamam bu ay fazla harcama yapmış olabilirim ama sence de abartmıyor musun?"

"Lena ben ciddiyim." Kaşlarımı çattım. "Saçmalama baba ne demek baban olamayabilirim!"

Bir elini sarı saçlarının arasına daldırıp çekiştirdi. En son annem öldüğünde bu kederli yüz ifadesini görnüştüm. Ne bok dönüyor lan burda?

"Annen Yaren seni Türkiye'de doğurdu biliyorsun. O sırada bebekler karışmış diyorlar. Uluslararası mahkemeye başvurulmuş DNA testi için ve olayları öğrenmek için Türkiye'ye gidiyoruz."

Ağzım beş karış açıldı. Siktir be şaka mı bu? Aklıma gelen şeyle gözlerim doldu.

"Baba... Ülke birinciliğini almama çok az kaldı gidemeyiz!" Hayatın kaymış olabilir ama tek düşündüğün bu mu cidden? Kes sesini bizim hayatımız buz pateni ne çabuk unuttun! Yıllarımızı vermişken birden hepsi çöpe mi gitsin?

"Kısa sürecek bebeğim merak etme. Sadece birkaç gün kalacağız, kısa bir tatil gibi düşün." Saçma tesellisiyle omuzlarım düştü. Bu birkaç günde kaç saatlik antrenmanımı harcardım acaba? Umutsuzlukla salondan çıkıp asansöre yöneldim. İçerden babam bağırdı.

"Nereye?"

"Duş alacağım baba."

"Ufak bir çanta hazırla kendine kalan ihtiyaçlarını oradan alırız. İyi yürekli bir baba olarak bu seferliğine istediğin kadar harcamana izin verceğim." Muzip sesiyle kıkırdadım. Fırsatçı.

"Sen şuna döviz farkıyla param daha az boşa gidiyor desene" dedim ve asansöre bindim.

Alışveriş bağımlılığım olduğu için kartlarımın hepsi limitliydi. Babam için sorun para harcamam değildi. Zaten kazandığı parayı yiyebilecek ailesindeki tek kişi bendim. Her şey ihtiyacım olmayan ama alışverişe çıkınca veya internette görünce, ihtiyacım olduğunu düşündüğüm işe yaramaz ev eşyalarıyla evi doldurmamla başladı.

Gökkuşağı renkleriyle çatal-bıçak seti, siyah dantelli perdeler, balkabağı avizesi, Kelid aynası, gotik duvar halısı, unicornlu yastık kılıfları... ve daha nice gereksiz eşya... En komiğiyse mutfak köşesine koyduğum anime erkeği maketiydi. E hal böyle olunca babam isyan bayrağını çekti. Kartlarıma limit koydurttu.

•••

Duştan sonra yatağıma uzanıp düşündüm. Annem Türk'tü ama ben küçükken öldüğü için ülkesi hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Babam annemin ölümünden sonra o ülkenin ismini bile duymak istemezdi. Bu yüzden diğer kökenimden uzak büyümüştüm.

Yarım saatin sonunda ne mi yapıyordum? Tabii ki internetten Türkçe kelimelere bakıp ezberlemeye çalışıyordum. "Meraba benim adim Lena."

"Tesekkurlerr- Hayır hayır teşekkurler"

"Bunun fiyaati ne? Ne ga... ne kadar?"

Bir süre bunları tekrar ederken internette bir yabancının mutlaka öğrenmesi gereken türkçe kelimeler diye bir link görünce heyecanla tıkladım.

"Ovospu cocu- ne? Ne demek ki bu? Rica ederim mi?" Bu harika siteden de kolay olan birkaç kelimeyi hafızama kaydedip eşyalarımı hazırlamak için yatakla bütünleşmiş bedenimi kaldırdım.

Küçük boy valizime iki tayt, bir pantolon ve bir iki tane sweat koydum. İç çamaşırını da koyduktan sonra kalan boş alana yedek patenimi yerleştirdim. İnternette araştırırken buz pateni pistlerine de bakmıştım tabii ki! Farklı bir ortamda kaymak bana iyi gelebilirdi.

Bu olayı çok umursamıyordum babamın dediği gibi benim için sadece kısa bir tatildi. Ben babamın kızıydım. Nico ve Yaren'in kızı.

İlk bölüm nasıldı? Ben yazarken çok eğlendim daha da eğleneceğiz gibi ama sürekli gülmek olmaz ağlayacağımız günler yakındır kflsşxşsşfisif

Sonraki bölüme beklentileriniz neler?

BUZ | Farklı MilletlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin