❄
"Koca ülke Katherine, onunla karşılaşmazsın bile!" Josh'un beni ikna etme çabasına karşılık ayağımı yere vurarak tepindim. Küçük bir çocuk gibi davranmam umrumda bile değildi. Suratını sıvazlayıp yardım istercesine babama baktı.
"Onu bana nasıl savunursun? Beni bu hale getirdikten sonra hemde!" dedim ayağımı işaret ederek. İngiltere'ye gidecekmişim, sikerler. Büyük babamın yanını bile tercih ederd- suratımı buruşturdum. Hayır, kesinlikle o çatlak ihtiyarı istemezdim.
"Sana ricada bulunmadım, gideceksin diyorum Lena." diyen babama hayal kırıklığıyla baktım.
Josh elini alnına yapıştırıp ofladı ve abama onaylamaz ifadeyle baktı.
"Bende düşüncelerimi umursamayan sürekli emirler yağdıran Nico nerede diyordum!" Başımı dikleştirip gözlerinin içine meydan okuyarak baktım. "Gitmiyorum.
Babam bana doğru bir adım attı. "Tek isteğim seni güvende tutmak bebeğim, inan bana."
"Yalan söyleme! Ne düşünüyorsun ki? Neredeyse hayatımı mahveden gerçek kızınla yakınlaşıp kanka olacağımı falan mı?" dedim acımasızca. "Hatta üçümüz mutlu bir aile bile oluruz değil mi Nico?"
Dediklerimle çenesi seğirdi, işaret parmağını doğrulup "Saçmalıyorsun." dedi. Kendimi geriye çekmeye çalışsam da beni göğsüne bastırmasına engel olamadım.
"Dünya üzerinde hiç kimseyi senin gibi sevmeyeceğim aptal, Ada'nın sana zarar verme olasılığı olsa bunu yapar mıyım sanıyorsun? Ama ikinizi de korumak zorundayım, biriniz kanımken diğeriniz ,sen, canımsın."
"Zarar verme olasılığı mı? Dalga mı geçiyorsun o ruh hastası beni merdivenlerden aşağı itti!" Belki de gerçek kızını benden daha çok sevmeye başlamıştır. Bu düşünce yüreğimin sızlamasına neden oldu. Ada cidden anneme benziyordu, Nico'nun karşı koyamamasının sebebi bu muydu?
"Bak hayatım, anlaması zor biliyorum ama o kendinde değildi. Asla savunmuyorum ve ona hala kızgınım. Yine de Ada da senin gibi bir kız çocuğu lütfen beni anla." Hah, neyini anlayacakmışım? Beni hayatta tutmayı başaran şey patendi. Bunu elimden almaya çalışmıştı kısmen başarmıştı da kaç hafta geçmesine rağmen hala paten kayamıyordum. Formdan düşmüştüm, eski halime dönmek için çok çabalamam lazımdı.
Dişlerimi sıktım, "Ona olan sevgin gözlerimi yaşartıyor Nico." Keşke Ada yerine ben gitseydim. Keşke bu ülkeye hiç gelmeseydim.
Ada'nın sözleri aklıma geldi. '...ama ailemi benden çaldığın gibi babanı çaldığımda göreceksin gününü!' O zaman buna ihtimal dahi vermemiş hatta Ada'ya acımıştım. Şimdiyse... Nico bana ciddi şekilde zarar veren birini korumaktan bahsediyordu.
"Katherine," diyerek ellerimden tuttu Josh. Beni koltuğa oturttu ve yanıma çöktü. "Aklından geçenleri tahmin edebiliyorum, Ada'yla bir arada olmak istemediğini de biliyorum." dedi usulca yanağımı okşayarak. "Bu yaptıklarını haklı çıkarmaz elbette ama o da ailesinin kurbanı. Çocukları üzerinde yeni haplar deneyen bir şerefsizden ve Nico'ya işkence olsun diye sevdiklerine zarar veren manyaktan uzakta olmanız kaçmanız lazım. En azından her şey bitine kadar, değil mi Nicolai?"
"Neyden bahsediyorsunuz?" dedim az önceki öfkeli halime nazaran üzerimde dinginlik vardı.
İkisi birbirine baktı, o an gözleriyle sessiz bir anlaşma yaptılar. Bilmemi istemiyorlardı.
Tüm bu olanlara rağmen Ada'yı affedecek değildim. En başında bana olan gereksiz nefreti olmasaydı hiçbir şey yaşanmazdı.
"Ada seni yeterince etkilemiş baba, " Güldüm. Yıllardır bu hayatı yaşamaktan sıkılmıştım zaten Ada umarım eğlenirdi. Hak ettiğin şekilde yaşıyorsun şımarıklık etme Lena, artık küçük bir çocuk değilsin, diyen sesi görmezden geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | Farklı Milletler
General FictionÖnceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım. Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...