yoğun ders temposundan sonra nihayet soluk alarak yeni bölümle karşınıza geldim.
iyi okumalar canlarım oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum <3
❄
Alnını alnıma yasladığında gözlerinin kenarında kırışıklıklar oluştu. "Rüyadaysam hiç uyanmak istemiyorum." dedi gülümseyerek.
"Hala tuhaf geliyor." dedim dürüst davranarak. Ama bu tuhaflığın hoşuma gittiğini inkar edemezdim. Gözlerine bu kadar yakınmak bakmak içimdeki kıpırtıyı artırıyordu.
"Katherine..." dediğinde sözünü kestim.
"Neden Lena demiyorsun?" Sebebini merak ediyordum çünkü tanıştığımız ilk günden beri ilk adımı kullanıyordu. Samimi olduğumuz zamanlarda bile.
Saçımdan bir tutamı çekiştirip parmağına doladı."Küçükken ettiğimiz kavgayı hatırlamıyor musun? Sana çilli dediğim için kıyameti kopartmıştın. Sonra da bana artık Lena diyemezsin diye rest çektmiştin." Maalesef hafızamda buna dair anılar yoktu. Ama bu detayı öğrenmek iyi hissettirmişti.
"Hala öyle takıntım var." dedim gülüşümün arasından. Abartı gibi görünse de benim için önemliydi. "Ama yasağını kaldırmayı düşünebilirim."
"Demek öyle." Muzip parıltılar gözlerinde yer edinirken gülümsemekten ağzım kopacaktı ama engel olamıyordum.
O saçımla oynarken bakışlarım kucağımdaki deftere kaydı. Henüz okuyacak kadar cesaretli değildim. Kapağını okşadım usulca, benim yüzümden öleceğini bilseydi yine de sever miydi beni? Eli belime dolanıp, croptan dolayı açık kalan alanı okşadı baş parmağıyla. Küçük hareketi içimdeki ağlama isteğini arttırdı.
"Hala kendini mi suçluyorsun? Bunu aşmamış mıydık?" dedi. Yanağımın içini ısırdım. Josh sessiz kalışıma bir şey demedi. Telefonunun ışığı etrafı aydınlattığında ayağa kalktı ve elimden tutarak beni de kaldırdı. Naif bir şarkının melodisi kulaklarıma doldu.
Kendi etrafımda döndürüp beni kendisine doğru çekti. Sırtım göğsüne yaslandığında heyecanla nefesimi tuttum. "я люблю тебя. (Seni seviyorum.)" Kalp atışlarım hızlandı, dudaklarımı araladığımda bedenlerimiz yeniden ayrıldı.
Parmak uçlarımda dönüp, gülerek Josh'un omuzlarına tutundum. Gözleri gülüşümde takılı kaldı, yanaklarım kızardı. "Bana öyle bakma." diye mırıldandım. Sesim resmen içime kaçmıştı, miyavla istersen Lena.
Dans etmeyi bıraktığında istemsizce ben de durdum. Eli belimde ayrılarak saçıma gitti. Önüme düşmüş tutamı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Nasıl bakıyormuşum?"
"Biraz daha nefesini tutarsan öleceğinden korkuyorum çilli." dedi. Homurdandım resmen bu halimden keyif alıyordu. İtmek için göğsüne koyduğum elimi hızlıca kavradı. "İçeri geçelim hava soğudu." dediğinde bakışlarım yumuşadı. Bunu kendi için değil de benim için dediğini bilecek kafar tanıyordum onu.
Balkondan çıkarken elimi bırakmadı. "Josh evdekiler uyumamış olabilir manyak mısın?" dedim. Kimseden saklayacak değildim ama gecenin köründe babamın kalbine indirmek de istemezdim.
Josh umursamaz tavırla "Bize ne." dediğinde istemsizce güldüm. Biz. Salak ya... Neyseki kimseye görünmeden odamın önüne geldik.
"İyi geceler o zaman." diye fısıldadım. Hızlıca yanağımdan öpüp "İyi geceler." dedi.
Arkasını dönmeden önce adını seslendim. Bu gece son kez göz göze geldiğimizde "İyi ki varsın." dedim. Kocaman gülümseyip kendi odasına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | Farklı Milletler
General FictionÖnceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım. Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...