23

6.7K 723 22
                                    

iyi okumalar...

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın^^

Ada'yı orada bıraktıktan sonra motorun hızla geçtiği sokağın ışıltısı gözlerimi kamaştırdı. Zaman sahiden de o kadar çabuk geçmiş miydi? "Biraz yavaşlasana." dedim Enzo'ya.

Işıklarla süslenmiş sokak yılbaşının habercisiydi. Yılın bu zamanları Josh'la evde şömine başına otururduk ve saatlerce konuşurduk. Josh iyi günündeyse bir şarkı söyler ve kurabiyeler pişirirdi. Biz büyüdükçe aramıza duvarlar örmüştü, ama böyle günlerde duvarların ardını görmeme izin veriyordu.

Evde olmayı özlemiştim.

"İnecek misin artık Kath?" Alice'in seslenmesiyle kendime geldim. Enzo'dan özür dileyerek beline sardığım elimi çözüp hızlıca indim.

Siteye girip, asansöre binip hatta kapıyı çalana kadar aklım karmaşık düşüncelerle doluydu.

Babamın uykulu suratı beni görünce huysuzlukla buruştu. "Kızımın gece yarısı eve dönüşünü bekleyecek yaşa geldiğime inanamıyorum." diye homurdanması yüzümde minik bir tebessüme sebep oldu.

"Zaman hızlı geçiyor ha?" diyerek içeri girdim. Tavrım saatler öncesine göre aşırı sakindi. Bu durgunluk öfkemi kustuğum için mi, yoksa özlem duyduğum bazı şeyleri hatırladığım için miydi bilmiyordum.

"Neredeydin, seni o kadar aradım neden açmadın?" Sorgulayıcı tavrına omuz silktim.

"Biraz eğlendim işte Nico, abartma." Detayları Ada beni şikayet etmek için sana öterdi nasıl olsa. Gerçi o kadar cesareti kaldığına emin değildim. Her halükarda umrumda değildi.

"Sen iyi misin?"

Kötü olmamı gerektiren bir şey mi vardı? İyiydim, galiba... Adımlarım odama doğru yönelince babam kolumu tuttu. Dudaklarını araladığı sırada derin bir nefes verdim. "Duş alacağım bırakırsan. Sen de uyuyabilirsin artık."

Pes ederek başını salladı. "Bugün birlikte uyuyalım mı?" Masum ifadesi yumuşamamı sağlasa da hissettiğim yorgunlukla omuzlarım düştü. Duygusallığın beni yeniden zayıflaştırmasına izin vermeyecektim. "Bunun için yeterince büyüdüm."

Kulağımı dolduran piyano sesinin hızlanmasıyla ben de buzdaki hızımı artırarak ikinci kez axel atlayışını yaptım.

Geriye doğru kayarken yarım tur attım ve kollarımı havaya kaldırarak kendi etrafımda dönmeye başladım. En yüksek notaya ulaştığımda derin nefesler içerisinde durdum ve kollarımı iki yana açarak selam verdim.

Alkış sesleri yankılanırken pistin kapısına doğru kaydım, verilen çiçek buketini kabul edip gülümsedim. Bekleme alanına ilerleyecekken gördüğüm silüetle elimdeki çiçek yere düştü. "Mama?" diye fısıldadım.

Babamın yanında büyüleyici gülümsemesiyle beni izliyordu. Onlara ulaşmak için koşmaya başladığımda görüntüler parçalandı.

Boşluktan düşermiş gibi hissettiğimde irkilerek uyandım. Gözlerim karanlık odamda dolaştı, bu da neydi şimdi? O kadar gerçekçiydi ki babamın hiçbir gösterime gelmediğini bilmesem, rüyanın içerisinde olduğumu fark edemezdim.

Yorganımı üzerimden attığımda sırtımdaki ter yüzünden ürperdim. Dolabımdan rastgele bir üst alıp üzerimi değiştirdim. Yatağıma dönüp bakmak bile beni rahatsız ediyordu. Sanki uyursam o rüyaya tekrar kapılacakmışım gibiydi. Sanırım rüyanın devamı değil de, aynı rüyayı görememe ihtimali daha çok korkutucuydu.

BUZ | Farklı MilletlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin