OHA NOLUYO NOLUYO
bu kadar okunacağını asssla tahmin etmiyordum hatta iki üç okuyucun ya olur ya olmaz diyordum. aşşşırı şaşkın ve mutluyum<3333
İyi okumalar ballarım oy ve yorumları unutmayın<3
❄
Arın yemeğini yiyince hesabı ödeyip çıktık. Bir yandan yürüyüp, bir yandan telefonumdan gidebileceğim buz pistlerine bakıyordum. Josh da düşmemem için koluma girmişti. "Bir tanesi sadece öğrenciler ve lisanslı sporcular için. Diğerlerine göre daha iyi ve daha sakin, ne dersin Josh?"
"İsterseniz pisti satın alabiliriz efendim, böylece tek başınıza rahatça antrenman yapabilirsiniz." Omzumu silktim, orada eğitim alan kişilerin hakkına girmeme gerek yoktu. "Bunun yerine bana aylık program ayarlayalım, kayıt işlemelerini bizimkilerden birine ver halletsinler." Josh sessizce onayladı dediklerimi.
"Sahile gidelim mi arkadaşlarım çağırdı ama istemezsen gitmeyiz." dedi Arın. Josh endişeyle bana döndü. Arın bunu fark edince kaşlarını çattı. "Yanlış bir şey mi söyledim?"
"Hayır, gidelim. Yakın mı buraya?" dedim ve Josh'ı gözlerimle uyardım.
"Evet yürüme mesafesinde. "
Sessizce yürüdük, sahile vardığımızda etrafı inceledim. hava kararmaya başladığından çok fazla insan yoktu etrafta. Birkaç genç gruplar halinde dağılmıştı o kadar. Josh'un kolundan çıkıp istemsizce denize doğru ilerledim.
"Lena?"
Ayakkabılarımın ucu ıslanırken kendimi hızla geri çektim. Sudan hoşlanmıyordum. Yüzündeki garip ifadeyle beni izleyen Arın'a gülümsedim. "Sorun yok. Arkadaşların bekliyor olmalı, hadi gidelim."
Üç erkek ve iki kızın sırayla daire oluşturarak oturduğu grubun yanına geldik. Arın kendisi için açılan yere oturdu ve beni de yanına çekti. Josh ortalıktan kaybolmuştu ama bir köşeden beni izlediğini biliyordum.
"Kim bu kız tanıştırmayacak mısın bizi Arın?" dedi kumral kız ve büyük bir dikkatle beni incelemeye başladı.
"Gerçek ikizim, nedenini nasılını sormayın adı Le- Katherine." cümlenin tamamını anlamasam da son şeyi anlamıştım.
"Katherine demenize gerek yok Lena diyebilirsiniz. Geldiğimden beri herkes haddi olmadan öyle sesleniyor zaten." Son dediğimi kısık sesle mırıldandım.
"Yabancı mı lan? Evlensek beni de yanına alsa, tc simülasyonu yeterince yordu da."diyen kişiye yanımda oturan çocuk ensesine şaplak attı.
"Bizim zamanımızda ekmek kuyruğu vardı yavşak nankörsün nankör."
"Çıkar telefonu göster!" diye atıldı diğer kız. Kendi aralarında baya eğleniyor gibiydiler. Dövmeli olan çocuk, ensesine şaplak yiyen kıvırcık saçlı çocuğu kendine doğru çekip dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdu.
"Evinize gidin piçler!" diye sahte bir sinirle bağırdı Arın.
"Merhaba Lena, ben Yavuz. yanımdaki güzeller de Ceylan ve Dila. Bu iki davar da Yavuz'la Uğur. Arın itini de maalesef tanıyorsun." Sonunda biri beni muhattap aldığında ona çevirdim başımı. Dalgalı kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı. Uğur saçı üç numara olan ve dövmeli olandı. Güney ise siyah kıvırcık saçları olan. Uğur'un sağında oturan beni inceleyen kız Dila'ydı. Diğer kızsa Ceylan.
"Memnun oldum çocuklar."
"Bu gerçek ikiz olayı ne? Aslında cidden Arın'ın kopyası gibisin." Ceylan'a dudaklarımı büzdüm. Diğerleri de merakla izliyordu. "Biyolojik olarak ikizi benim Ada değil, olayın tamamını Arın anlatmak isterse anlatır."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | Farklı Milletler
General FictionÖnceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım. Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...