❄Pistten çıkıp kahvaltı için eve bir şeyler almamızın ardından, görmeyi beklediğim surat kesinlikle Ada Çağlar değildi.
Elimdeki poşetleri yere bıraktım. Can koşarak bana sarıldı. "Arın abim attığın mesajı gösterene kadar gittin sandım." Bebek gibi sırnaşmasıyla saç diplerini okşadım. Etrafında birsürü insan olmasına rağmen terk edilmiş hissetmenin nasıl olduğunu biliyordum. Bir şeylere tutunmaya çalıştığı için onu suçlayamazdım, yeterince yalnız hissetmişti.
"İzin verirsen misafirimizi karşılayacağım koca bebek." dediğimde kısık sesle güldü.
Yüzümde bir sırıtış meydana geldi. "Şuna da bakın, ne güzel bir sürpriz."
"Ona gelmemesini söyledim ama beni dinlemedi Lena." Durumu açıklamaya çalışan ikizimi elimle durdurdum. Bunu Arın'ın hatası olarak görmüyordum.
"Hala buraya gelebilecek yüzü kendinde buluyorsa bırak gurursuzluğu altında ezilsin Arın." Sözlerin Arın'aydı ama gözlerim tümden Ada'ya odaklıydı.
"Ne diyorsun sen ya? Buraya abilerimi görmeye geldim dünya senin etrafında dönmüyor!" dedi tükürürcesine.
Melih gerginliği kapatmak için hepimizi kahvaltıya çağırsa da yaptığım tek şey ona ters ters bakmak oldu.
"Hayır dönüyor, araştırmanı öneririm."
Ada'nın hemen ardında dikilen kişisel korumasına göz ucuyla baktım. Ada onun yanından ayrılmıyordu ve özellikle yakın duruyordu. Kendi kendime güldüm gerçekten buna mı güveniyordu? Onu burada savunmasız bırakıp sonra da ağlayarak burayı terk etmesine sebep olabilirdim.
"Hector," dedim gözlerimi meydan okuyarak Ada'ya bakarken. "Я сказал точно, что защиты дома не будет. отправить это. (Evde koruma olmayacağını kesin olarak söyledim. Gönder onu.)"
Kalacağım yerlerde Josh dışında evin içinde korumalar hiç olmamıştı. Hector'dan da aynı hassasiyeti istediğimde centilmence kabul etmişti.Hector büyük bir memnuniyetle dediğimi yaptı ve kibarca kovdu. Sonuçta hepsi babam için çalışıyordu ve Hector hepsinin üstüydü. Adam özür dileyerek evden çıktığında Ada'nın kızarmış suratıyla iyice keyiflendim.
"Sen çok olmaya başladın Lena! Kendini buranın sahibi mi sanıyorsun? Nicolai'ın gerçek kızı benim! Sen bir hiçken bana böyle davranamazsın!"
Dudaklarımı araladığım sırada Melih "Sınırını aşıyorsun Ada. Buraya terbiyesizlik yapmaya gelmediğini varsayıyorum." dedi.
"Ben mutfağa geçiyorum bu saçmalığa katlanamayacağım daha fazla." diyerek ortamdan kaçtı Pars.
"İlk defa haklı. Hadi Hector ben de acıktım." dedim ve Pars'ın peşinden gittim. İstediğim şey hepsini mutfağa çekmekti. Özellikle Hector'u peşimde sürüklemiştim.
6 Kişilik masanın baş köşesine Pars oturmuştu. Sağ tarafına ben oturdum ve Hector'u çekiştirerek yanıma oturmasını sağladım. O henüz ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu ki Arın ve Ada da teşrif ettiklerinde sırıttım. Arın karşıma oturduğunda Ada ayakta kalkmıştı. Burada yeri olmadığını anlaması için daha ne yapabilirdim? Çok şey, çok daha fazla şey... Aklıma üşüşen düşünceleri şimdilik erteledim.
"Çocuk gibi davranıyorsun çok yazık. Ayrıca ayak işçilerin sizinle yemek yediğini bilmiyordum." Ağzıma götürmek üzere olduğum çatalı yarıda bırakıp tabağımın kenarına sertçe koydum.
"Hector'dan özür dile ve sonra siktir git buradan." dedim dişlerimin arasından.
Hector Türkçe konuşmalara takılmasa da şimdi adının geçmesiyle kulak kesildi. "Ne için özür dileyecek tam olarak?" dedi ve salam dilimini ağzına attı.
![](https://img.wattpad.com/cover/284935723-288-k908607.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | Farklı Milletler
General FictionÖnceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım. Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...