Merhabalaarrr nasılsınızzz
Uzatmıyorum bölüm sonuna minik bi soru koydum ona bakarsanız çok sevinirim
Oylarınızı ve yorumlarınızı unutmayın lütfennn
<333
❄
Pars'tan
Arın'ın dedikleriyle beynimden vurulmuşa döndüm. Bebekliğinden bugününe kadar yanında olduğum küçük kardeşim, bu kadar kötü olamazdı.
"Saçmalamayı kes bunu yaptın mı yapmadın mı? Bir daha tekrarlattırma beni!" En büyükleri ve otoriter olduğum için benden çekinirlerdi. Ama Ada'yı hep ayrı tutmuştum. Ona kıyamadığımı en çok o bilirdi.
"Yaptıysam ne olmuş? Ölmedi ya-" Cümlesi içeriye dalan Kaan'la yarım kaldı. Öfkeyle gözlerimi yumdum, Melih omzumu sıkarken bunun sakin ol anlamına geldiğini biliyordum.
Ada'yı kolundan tutup dışarıya doğru çekiştirdiğimde itiraz etmedi. Hastaneden çıkıp bahçeye geldiğimizde durdum.
"Neden?" dedim hayal kırıklığıyla. Kızgınlığım en çok kendimeydi, kardeşim böyle birine dönüşürken ben neredeydim?
Ada dolu gözlerini hırsla elinin tersiyle sildi. "Hepiniz onun etrafında dönerken bana bakmaya tenezzül bile etmediniz! Sizin için sahte ve fazlalık bir kardeş değil miyim zaten?" dediğinde başımı iki yana salladım.
"Hiçbir abin seni ötekileştirmedi, sadece Lena buraya çok yabancıydı. Onu alıştırmaları gerekiyordu. Hem unuttun mu o gece gelip Lena için benimle kavga etmedin mi?" dedim tane tane. Anlamasını istiyordum.
Beni ittirdi, "Keşke etmeseydim ve ondan nefret etmeye devam etseydin!" Bu böyle olmayacaktı. Ada ilgiyi severdi, bunun sorumlusu bizlerdik. Onca erkeğin arasındaki tek kız olmak onu en kıymetlimiz yapmıştı. Ama durumu birilerine zarar vermesine sebep olacak kadarsa... Ne yapmalıydım? Abisi olarak doğru yolu göstermek benim görevimdi ama dinlemiyordu bile.
"Birine öylece zarar vermek senin için bu kadar kolay olmamalı, vicdanın bu kadar mı köreldi?" Sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Ada duraksadı, bakışlarını yere indirdi, dudakları iki yana kıvrıldı.
"Ölmüş annesini kullanıp onu incitmeye çalışan kişi mi bunu söylüyor? Sahi, senin vicdanın ne kadar körelmiş durumda abi?"
Gözlerimi sıkıca yumdum. Sikeyim ya bunu cidden yapmıştım değil mi? Lena'ya yönelttiğim nefret de haksız ve yanlıştı.
"Diyecek bir şeyin kalmadıysa gidiyorum." Arkasını dönüp hızlıca hastaneden çıkan kardeşimin gidişini sadece izledim. Öfkesi Lena'ya değil bizeydi ve öfkesi kıskançlığa ardından nefrete dönüşmüştü. Onu tanıyamıyordum.
Banklardan birine oturduğumda içimdeki sıkıntı büyüdü. Bankın boş kısmına oturan kişiye göz ucuyla baktım. Nicolai ceketinin yakalarını düzeltip gülümseyerek bana döndü. Gözlerindeki şeytani parıltılar her zamanki gibi oradaydı.
"Lena'nın üstüne bu kadar gittiğinizi bilmiyordum ve hala yanınızda kalmakta ısrar ediyor. " diye mırıldandı. İşaret parmağını tespit yapmış gibi havaya kaldırdı. "Tamam benden alabileceği saçma huylar var ama inatçılık kesinlikle bunlardan biri değil."
"Konuşmamızı dinledin demek." dedim burda olduğumu hatırlatmak adına. Bıkkınlığım suratımdan anlaşılıyordu. Omzunu silkip geriye yaslandı. Şu rahat, alaycı tavırları sinirimi bozuyordu.
"Elbette dinledim, eğer Lena'nın tekrar sizin yüzünüzden üzüldüğümü görürsem hayatınızı mahvetmekten çekinmem." Gülümsemesi kaybolmazken ayağa kalktı. "Bunu yapacağımı çok iyi biliyorsun önce Ada'yı sizden uzaklaştırdım, geri kalanınızı parçalamak benim için çocuk oyuncağı." dedi aynı alaylı ifadeyle.
![](https://img.wattpad.com/cover/284935723-288-k908607.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | Farklı Milletler
Ficção GeralÖnceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım. Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...