Önceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım.
Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...
Atacağım dediğim zamandan biraz geç attım dışardaydım yazamadım. Ama sonunda bittiiii
İyi okumalar oy verip yorum yaparsanız sevinirimm <333
❄
Sabah erkenden kalkıp koşuya çıkmış ve bu sayede evin çevresini keşfetmiştim. Yeterince dağıtttığımı düşünüyordum, artık eski düzenime dönmem gerekiyordu.
Duştan çıktığımda saaate baktım, 8'di. Bornozumla birlikte dolabımın önünde dikilip bir süre ne giysem diye düşündüm. Bugün piste gidecektim rahat ve hafif bir şeyler giymeliydim. Lila uzun kollu crop ve tayt takımımı raftan alıp hızlıca giydim.
Makyaj aynasının önüne geçip kuruttuğum saçlarımı taradım. Yüzümdeki sivilceleri ve göz altlarımı kapattıktan sonra yanaklarıma allık sürdüm. Fondöteni çillerimi kapattığı için sevmiyordum. Eyeliner ve rimelden sonra dudaklarıma nemlendirici sürdüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-temsili değil sonunda tam olarak Lena diyebileceğim birini buldum-
Odamdan çıkıp merdivenlere yönelirken Can ve Ada'yla karşılaştım. Üzerlerinde okul forması vardı. "Günaydın abla!" Canım saçlarını karıştırıp gülümsedim. "Günaydın ufaklık." Ada kıskanç bakışlarını üzerimize dikse de umursamadım.
"Bana günaydın yok mu Can'cığım?"
Can yanaklarını şişirip ofladı. "Abla dedim ya hani odadan çıkarken." Ada omzunu silkip beklentiyle Can'a baktı. Tanrım lütfen altyazı seçeneğini aç ve hepimiz rahatlayalım.
Can merdivenin trabzanlarından aşağı kayıp inince peşinden gittim. Ada da somurtarak arkamızdan geldi.
Kahvaltı masasında Pars ve Kaan dışında herkes vardı. Can ve Melih'in arasına oturdum. Önümdeki hamur işlerine bakıp dudaklarımı büzdüm. "Bakmasana çocuğum başla hadi," diyen Nergis Hanım'a üzgünce baktım. "Üzgünüm ama bunları yiyemem, diyet listemi çalışanlardan birine vereyim ona göre hazırlasınlar bana."
"Bir de özel hizmet vereceğiz şuna bak." Karşımda oturan Mert'e sinir bozucu şekilde gülümsedim. Paramla onu bile satın alabilecekken -ki kendisi beş para etmeyen biri- bana özel hizmet sunulmasında sakınca görmüyordum. Ayağımla masasın altından tekme attığımda inledi. Yalandan mahcup olmuş gibi yaparak "Pardon, yanlışlıkla olmadı." dedim. Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kıstı.
"Zaten zayıfsın kızım neyin diyeti bu?" Gerçekten mi Yunus Bey? Zayıf insanlar da sağlıklı beslenme adı altında diyet yapabileceğini uzun uzun anlatmakla uğraşsam mı ya? Neyse salla.
"Sporcu ya baba?" Sağ ol Arın, sen de olmasan...
"Evet evet öyle bir şeyler işte. Herneyse kısaca bunlar yiyemeyeceğim kadar şeker ve karbonhidrat dolu. O yüzden size afiyet olsun," diyip masadan kalktım. Normal kahvaltılıklar da vardı ama yiyesim kaçmıştı. Yolda da bir şeyler yiyebilirdim.