Lütfen oy verip yorum yapın
İyi okumalarrr <3
❄
Başımdaki ağrıyla inledim. Gözlerimi araladığımda kendimi yerde bulmayı bekliyordum ama koltuğa uzandırılmış ve üstüm örtülmüştü. İçki şişeleri ortadan kaldırılmış içerisi havalandırılmıştı.
Mutfaktan sesler gelmeye başladı, telaşla yerimde doğruldum. Babamın işleri bitmediği için dönmüş olamazdı. Dışardan gelen kişiyide iznim olmadan kimse içeri almazdı. Tam neler oluyor diye kalkıp bakacakken Josh elindeki tepsiyle içeri girdi.
"Tanrım ödümü kopar- hey neden çıplaksın?" dedim kaslı vücudunu incelerken.
"Kusura bakmayın efendim, korkutmak istememiştim. Babanız sizi kontrol etmemi istedi. Gömleğimi üzerime kustuğunuz için çıkarmak zorunda kaldım. Dışardaki adamlara kıyafet ayarlamalarını söyledim ama henüz getirmediler."
Dediklerini onaylarken birden duraksadım. Üzerime kustun mu dedi o az önce? Ahh çok utanç verici.
"Josh?"
"Evet efendim?"
"Özür dilerim sana yeterince zahmet vermiş olmalıyım." dedim mahcubiyetle. İşi beni korumaktı bebek bakıcılığı değil. O ise dediğimi ciddiye bile almadı. Telefonunu çıkartıp saate baktı. "Ağrı kesici getirdim içip uyumayı deneyin. Aslında programınıza geç kaldınız, çoktan sabah sporunu yapmış olmanız gerekiyordu." dedi ve bakışlarını üzerimde dolaştırıp gülümsedi. "Ama şampiyonların da dinlenmeye ihityacı vardır."
Minnetle baktım, bu sözleri duymaya ihtiyacım vardı. Her ne kadar yaptığım her şeyi babama uçursa da çocukluğumdan bu yana bana katlanıyordu. Ve inanın şımarık, huysuz ve babasının ilgisini bekleyen Lena'ya katlanmak o kadar da kolay değildi. Çocukken tam bir baş belasıydım.
Josh tepsiyi küçük sehpanın üzerine koydu ve gitti. Hapı ağzıma atıp suyu içtim bardağı tekrar tepsiye koydum. Kendimi hala yorgun hissertiğim için kolayca uykuya daldım.
*O sırada Çağlar Ailesi*
Arın tüm gece uyumaya çalışsa da uyumamıştı. Dönüp durduğu yatağından kalkıp sessizce pencere kenarında yağan karı izlemeye başladı. Tek düşündüğü gittiğini bile fark etmediği ikizinin ne halde olduğuydu.
Buzda kayışını hatırlayınca gülümsedi, hayatı boyunca izlediği en harika şeydi. O ve Ada Kaan abilerini ikna etmiş Lena'yı izlemek için Rusya'ya kaçamak yapacakken, Mert öğrenmiş ve peşlerine takılmıştı.
"Seni de mi uyku tutmadı?" Arkasına baktığında Kaan abisini gördü. Onun da kendisinden farkı yoktu, omuzları çökmüş göz altları şişmişti. "Abi napacağız?" diye sordu büyük bir çaresizlikle.
"İnan hiç bilmiyorum. Nicolai denen herifin Lena'yı bırakmaya niyeti yok gibi. Babama benim tek kızım var o da Lena demiş. Ada'yı manevi olarak kabul etse de nüfusuna almayı reddediyor."
"Ada bizim kardeşimiz zaten kimseye vermeyiz onu. Ama Lena... biz hep birlikte büyüdük ama bunca sene o..." Mert abisinin dedikleri aklına gelince gözleri doldu. Kendisinin annesinin kollarında olduğu zaman ikizinin mezar başında olduğu düşüncesi canını yaktı.
"Melih abim, Lena'nın Türkiye'ye gelmesini çok istiyordu. Burada reşit sayıldığı için gelip gelmemek ona kalmış ama keşke konuşup ikna edebilsek." dedi Kaan. Mert her şeyi mahvetmeseydi zaten konuşabileceklerdi. Buraya gelme amaçları en başından beri buydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | Farklı Milletler
General FictionÖnceden evimizin yanındaki donmuş gölde kayarken, yıldızların benim için parladığına inanırdım. Sonra kendi yıldızlarımı yarattım, bir gün ben de pistin içinde parlayan bir yıldız olacaktım. Tüm yıldızlar birer birer kaydı, gökyüzü karanlığa büründü...