Medyadaki müziği dinleyerek bölümü okuyabilirsiniz.
Asi'nin söylediği şeyden sonra ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum. Dünden beri evlilik lafı ağzında dolanıp duruyordu ama şakayla karışık bir şekilde dediği için pek ciddiye alma gereksinimi duymamıştım. Fakat bu sefer oldukça ciddi görünüyordu."Sen ciddi misin?" Diye sordum gozlerim fal taşı gibi açılmışken.
"Hemde hiç olmadığım kadar."
Oflayıp dolabımdan elime geçen ilk şeyi alıp odadan çıktım ve banyoya geçtim. Asi'de peşimden gelip kapının arkasından konuşmasına devam etti."Bence evlenmemizde bir sakınca yok. İstediğimiz zaman gidip nikah günü alabiliriz."
Çıkalı henüz bir ay dahi olmamışken bu evlilik fikrinin nerden çıktığını anlamış değilim. Henüz birbirimizi doğru düzgün tanımıyorduk bile ve Asi'nin ailesi ilişkimizden haberdar değillerdi.
Kıyafetlerimi giyip saçımı taradıktan sonra banyodan çıktım ve mutfağa geçip dolaptan çıkardığım meyve suyunu bardağıma boşalttım.
Birkaç saniye sonra küçük adımlarla Zeynep yanıma geldi. "Dün akşam çok eğlendiniz galiba, Görkem hiç sesini çıkarmadı. Normalde yabancıları bu kadar sevmez ve onlarla fazla vakit geçirmez."
"Pek iyi anlaştıklarını söyleyemem zaten. Sürekli kavga edip durdular." Diyip güldüm.
"Nasıl yani, Asi ve Görkem mi kavga etti?"
"Evet." Bu kez gülüşlerime Zeynep'te eşlik etti.
Saate baktığımda fazlasıyla geç kaldığımı fark ettim ve daha fazla oyalanmadan merkeze geçtim.
Karakterim ve seçmiş olduğum meslek fazlasıyla alakasız duruyordu. Uyku düşkünü biriydim ve mesleğimin belirli bir zaman aralığı yoktu. Bu yünden de ilk başlarda alışmam epey güç olmuştu. Nerden geldiğini bilmediğim bir polislik sevdası vardı içimde hep. Henüz ilkokula giderken bile büyüyünce polis olmak istediğimi söyleyip dururdum. Bunun için çok çabaladım fazlasıyla emek verdim ve sonunda hayalime kavuştum.
Mesleğim benim için çok değerli. İnsan sevdiği işi yapınca o işin zorlukları bile tatlı gelir insana. Belki gecem gündüzüm belli değildi, sürekli uyku problemi yaşıyor da olabilirim ama yine de mesleğimi çok seviyorum.
Merkeze gittiğimde Oğuz ve Emre her zamanki gibi kavga ediyordu. Emre masanın etrafında duran baş köşedeki döner sandalyeye oturmuş Oğuz'a laf yetiştirmeye çalışıyor Oğuz da elindeki kalemleri teker teker Emre'ye fırlatıyordu.
Bazen fazlasıyla çocuksu olabiliyorlardı ve bu benim canımı çok sıkıyordu. Nerede olduklarını unutup ana sınıfındaymışız gibi hareketler sergiliyorlardı. Sadece biraz olgun davransalar o bile kabulümdü ama o bile yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ASİ FIRTINA [DÜZENLENİYOR]
ChickLit"Sen Mardin'de ne güzel ağırbaşlı efendi biriydin. Ne oldu da bu kadar çocuklaştın?" "Gerçekten bilmiyor musun?" "Neyi?" "Erkekler sevdiği kadının yanında çocuklaşır, şımarmak ister. Küçük bir çocuk gibi sevgi isteyip yaramazlık yapar."