BÖLÜM 4 "KOMİSER FIRTINA ÇINAR"

8.5K 659 475
                                    

| DÜZENLENDİ|

Genç adam geceden kalma olduğundan saat dokuz olmasına rağmen uyanamamıştı. Bu saate kalmazdı normalde, sabah en geç yedi gibi kalkıp şirkete giderdi. Gece onun için pek de sakin geçmemişti, babasıyla fena tartışmışlardı bu kez. O da ceketini alıp çekip gitmişti, babasını kırmak istemiyordu ama eğer biraz daha devam etselerdi dönüşü olmayacak sözler sarf edecekti babasına. Sırf bu yüzden evden çıkıp sabaha karşı gelmişti, gelir gelmez de kendini yatağa atıp sızmıştı.

Yaşadığı coğrafya yüzünden bir çok gereksiz duyar kasmalara maruz kalıyordu, babası Midyatta köklü bir aşiretin lideriydi ve Asi ise tek erkek çocuktu. Zaten iki kardeşlerdi hepi topu. Henüz küçükken başlamıştı eğitilmeye, babası Asi henüz küçücük bir çocukken 'Ağa olacaksın.' diye diretmeye ve bir ağa gibi yetiştirmeye başlamıştı oğlunu. Herkesle içli dışlı olmasına izin verilmezdi mesela, herhangi bir olaya karışması söz konusu dahi olamazdı. Duygulanamaz, ağlayamaz, gülüp sokakta çocuklarla top oynamayazdı. Çünkü onun bir ağırlığı vardı, Harun Çakır'ın oğluydu ve ileride ailenin başına geçecek olan da oydu. Bu yüzden ağırbaşlılığını her daim korumalı ve sert tavrından ödün vermemeliydi.

Asi, kardeşinin sesini duymasıyla kaşlarını çattı, başı çok fena ağrıyordu ve uyanmak istemiyordu. Zaten sabaha karşı yatmıştı, ne uykusunu alabilmişti dogru düzgün ne de baş ağrısı geçmişti. Kardeşinin pes etmeyeceğini anladığı vakit kendi pes etti ve gözlerini açıp yatağında hemen dizinin dibine oturup ona seslenen kardeşine baktı.

"Dilan, ne oldu sabah sabah?" diye sordu, dün gece aklına gelince "İyi misin?" diye bir soru daha yöneltti. Tek umduğu babasını, kardeşinin canını sıkmamış olmasıydı.

"İyiyim iyi olmasına ama babamla ne yapacağım hiç bilmiyorum abi." diye söylenip iç çekti Dilan. Asi'nin de siniri bozulmuştu, uykusu da kaçmıştı zaten. Başını yastıktan kaldırıp doğruldu.

"Yine bir şey mi dedi sana?" diye sordu bu kez.

"Tutturmuş benim istediğim kişiyle evleneceksin diye, en sonunda evden kaçacağım o olacak." Dilan'ın sinirle söylediği söz Asi'nin kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatmasına sebep olmuştu.

"Sakın böyle bir saçmalık yapayım deme, işleri daha da çıkılmaz bir hale sokarsın Dilan." diye sert bir şekilde uyardı kardeşini. Eğer böyle bir şey yaşanırsa olacakları tahmin etmek bile istemiyordu. Bu kez o bile bir şey yapamazdı.

Dilan da az çok biliyordu başına gelecekleri, zaten böyle bir niyeti de yoktu. Sadece öfkeyle söylemişti o kadar.

"Başka türlü istediğim adamla evlenme şansım mı var abi? Neymiş bizim aileye uygun değilmiş. Babam bir şeye olmaz dedi mi o işin oluru yoktur sen de biliyorsun." maalesef ki biliyordu babasının huyunu. Bir kere hayır dedi mi, kararından döndürebilen buyursun gelsin.

"Ben buradayken kim sana istemediğin bir şeyi yaptırabilir? Merak etme ben bir yolunu bulacağım. Sen de o zamana kadar uslu uslu otur ve bir delilik yapayım deme sakın, işler benim kontrolümden çıkarsa hiçbir şey yapamam ben." Dilan'ın endişesi biraz olsun azalmıştı, canını sıkan meseleyi çözdüğü için kendini rahatlamış hissediyordu.

Dilan odadan çıktıktan sonra Asi kısa bir duşun ardından hazırlanıp çıktı odasından. Siyah kumaş pantolon, siyah gömlek ve siyah ceket seçmişti her zaman olduğu gibi. Alışık değildi siyah dışında bir şey giyinmeye, başka renk gömlek giydiğinde kendini tuhaf hissediyor huzursuz oluyordu.

Otele gitmek için evden çıkıyordu ki babasının sesiyle geri dönmek zorunda kaldı, babası konağın avlusunda her zamanki yerini almış, kahvesini yudumluyordu. Harun Bey'in günlük rutini gibi bir şeydi. Mutlaka kahvaltıdan sonra mırra içmesi gerekirdi. Bağımlısıydı bu kahvenin.

BİR ASİ FIRTINA [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin