Merhaba arkadaşlar tekrardan yeni bölüm ile sizlerle beraberim. Fazla konuşmadan sizi bu güzel bölüm ile başbaşa bırakıyorum.
Okumadan önce yıldızı parlatır mısınız?
Teşekkürler
Keyifli okumalar :)
Söylemiş olduğum bu kelimeye ben bile inanamamıştım. Nasıl söyleyeceğim diye düşünüp durduğum şey bir anda ağzımdan çıkıvermişti. Sanırım ilk defa istemeden ağzımdan çıkan bir söze bu kadar sevindim.
Son iki gündür Asi'ye karşı oldukca cesur ve dürüst davranıyordum, duygularım konusunda. Ve bu durumdan rahatsız olduğum söylenemezdi. Hatta böyle davranıp duygularımı açıkça ifade ettikçe kendimi daha iyi hissediyordum.
Asi söylediğim bu iki kelimeye anlam verememiş manasız bir suratla "bu ne demek?" Dercesine gözlerime bakıyordu, tek kaşını kaldırıp. Ben ise buna aldırış etmeyip sırıtıyordum. Asi karşılık vermeyeceğimi anlayıp "Söylediğin kelimenin anlamı ne?" Diye sordu merakla.
Gülüşümü daha da genişletip "Söylemeyeceğim." Dedim alaycı bir şekilde ve beş adım kadar geriye gittim. Asi tekrar aramızdaki mesafeyi kapatıp "Gerçekten söylemeyecek misin?" Diye sordu. Bu kez sesindeki merak tınısı daha fazlaydı.
Tekrardan "Söylemeyeceğim." Diyip güldüm ardından içeri girdip Kapıyı kapattım, arkamda şaşkın bir yüz bırakarak.
İçeri girdiğimde Zeynep bu halime anlam veremeyip "Hayırdır bakıyorum ağzın kulaklarında, gözlerinin içi gülüyor Asi ile mi karşılaştın? " Diye sordu. Evet anlamında başımı salladım ve kanepeye geçip oturdum. Ardımdan Zeynep'te gelip yanıma oturdu.
"Sen baya baya aşık olmuşsun, bir gün seni bu halde göreceğim aklıma dahi gelmezdi." Diyip güldü. Bende gülümsemesine karşılık verip tekrar güldüm.
"Benimde aklıma gelmezdi. Bugüne kadar aşkın varlığına hiç inanmadım. Meğerse aşk diye bir şey gerçekten varmış."
Zeynep kocaman sarıldı ve yanağımdan öptü. Asi ile birlikte olmamıza benden çok Zeynep sevinmişti. Asi'yi duyduğu ilk andan beri aramızda birşey olacağını ve ona aşık olduğumu söyleyip duruyordu sonunda söyledikleri çıktı.
Bu adamı ne zaman yada nasıl bu kadar sevdiğimi bende bilmiyorum. Tanıştığımız ilk günden bugüne aylar geçmişti, mevsim iki kez değişmiş acım giderek hafiflemeye başlamıştı. Her ne kadar zor olsa da bir şekilde hayatıma devam etme çabalarım sonuçlanmaya başlamıştı.
Karşılaştığımız ilk zamanlar yaralı bir kuş gibiydim. Hayatım tepe taklak olmuş bütün düzenim bozulmuş ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. O zamanlar aşk bana çok uzaktı. Birini sevmek, birine güvenmek tüm kalbinle o kişiye sevgi beslemek benim için imkansızın da ötesindeydi.
Ama şuan imkansız dediğim şey yanımda duruyordu. Aslında o kadar imkansız olmadığını söylüyor beraber çok mutlu olacağımızı vadediyordu.
Mardin'de tanıdığım bir ağa çocuğuydu o. Karşısında her kim olursa olsun haksızlığa asla boyun eğmeyen, her zaman doğru bildiği yoldan giden biri. Her ne kadar benim gibi acılarını gizleyip belli etmek istemese de aslında onun da acıları, yaraları vardı.Dışarıdan çok sert ve duygusuz biri gibi görünüyor ama aslında hiç öyle bir kişiliğe sahip değil. Bence kendini savunma mekanizması bu, insanlar ile arasına duvarlar örüp kendini korumaya incinmemeye çalışıyor. Zamanla bu duvarları beraber kıracağımızdan eminim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ASİ FIRTINA [DÜZENLENİYOR]
Literatura Feminina"Sen Mardin'de ne güzel ağırbaşlı efendi biriydin. Ne oldu da bu kadar çocuklaştın?" "Gerçekten bilmiyor musun?" "Neyi?" "Erkekler sevdiği kadının yanında çocuklaşır, şımarmak ister. Küçük bir çocuk gibi sevgi isteyip yaramazlık yapar."