BÖLÜM 23 "KABUS"

1.7K 139 97
                                    

Okumadan önce yıldızı parlatır mısınız?

Teşekkürler

Keyifli okumalar   :)

Asi gözleriyle sağa sola bakıp karşıda duran ekip otosunun yanına gitti ve oradaki polis arkadaşla bir şeyler konuştuktan sonra elinde megafonla geri geldi. Birkaç adım benden uzaklaşıp tam karşımda durdu ve megafonu ağzına doğru götürdü.

"Kusura bakmayın iki dakikanızı rica ediyorum. Size söylemek istediğim birşey var. Ben şu karşınızda gördüğünüz kadını çok seviyorum. Bazen insan karşısına çıkan kişinin onun kaderi olduğunu anlar ben de Fırtına'yı gördüğüm ilk an onun benim kaderim olduğunu anladım. Çok pis aşık oldum ona. Biliyorum biraz huysuz biri fazla suratsız sürekli şikayet edip söylenen bir yapısı var ama ben bir ömür onun çenesini çekmeye razıyım. Eğer onun da izni olursa hayatımın geri kalanını sadece ona adamak ve onu mutlu etmek istiyorum. " bunları söylerken gözleri dolmuştu.

İlk başta utanıp başımı eğip alnımı ovalasam da Asi'nin söyledikleri gözlerimi ona kenetleyip kocaman bir gülümsemeyle onu seyretmeme sebep olmuştu.

Aramızdaki mesafeyi bitirmek için ona yaklaşırken küçük adımlarım giderek yerini daha büyük adımlara bırakıyordu. Hayranlıkla bizi izleyen insanlara aldırmayıp Asi'nin boynuna sarıldım ve kulağına " SENİ SEVİYORUM " diye fısıldayıp kendimi geri çektim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Etraftan gelen alkış sesleriyle geri çekildim. Alkışlayanların arasında Salih Müdür'ü de görünce ister istemez kızarıp gözlerimi kaçırdım. Asi bana bakıp güldü ve beni kolları arasına alıp sıkıca sarıldı. Saçımı koklayarak öpüp "utanınca daha bi güzel oluyorsun." dedi. Bu söylediğine sırıtıp boşta kalan ellerimi Asi'nin beline doladım.

"Artık bir bahanen de kalmadığına göre seni istediğim zaman öpebilirim, Öyle değil mi?"

"Ben izin verdiğim sürece evet."

"O ne demek oluyor?"

"Eğer izin verirsem öpebilirsin demek."

"Allah Allah"

Gülüp "Benim artık gitmem lazım." Diyip Asi'yle vedalaşıp merkeze girdim. İmzalamam gereken birkaç dosya vardı ve sırf iki imza için buraya kadar gelmek zorunda kalmıştım. Söylene söylene evrakları imzaladım.

Saate baktığımda dokuza geliyordu. Selen Hanım'ın gideceği davet için henüz erkendi. Ekipten birileri sürekli kendisini koruma evinde güvende hissetmeleri için duruyordu. Ekstradan benim de bu kadınla yakından ilgilenmemi gerektiren durum ne çok merak ediyordum.

Neden bilmiyorum ama o kadını henüz bir kez görmeme rağmen içimde bu kadına karşı adını koyamadığım bir şey vardı. Nefret desen, henüz hakkında hiçbir şey bilmediğim bir kadına karşı bu kadar nefret dolu olmam imkansızdı. Peki ya bu neyin sitemiydi? Neden Selen hanım ile karşı karşıya gelmek, onunla ilgilenmek istemiyordum?
Aklımda bu soruya verebilecek hiçbir mantıklı açıklama yoktu ama yine de kendime hakim olamıyordum ve adını koyamadığım bu nefret gibi his beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Merkezdeki işlerimi halledip Selen Hanım'ın bulunduğu koruma evine gittim.

Kapıda bekleyen sinem'in yanına gidip "Bir hareketlilik var mı?" Diye sordum.

"Yok komiserim."

"Tamam, görevi ben devralıyorum bundan sonrası bende sen gidebilirsin."

"Peki."

Selen Hanım'ın oğlu bugün il dışından geleceği için ilk önce eve uğramak istedi. Her ne kadar söylensem de evine bırakıp önce oğlunun gelmesini sonra da hazırlanmasını bekledim. Kapının önünde başımı eğip ayağımın önündeki küçük taşlarla oynarken karşımda bir gölge belirdiğini fark ettim.

BİR ASİ FIRTINA [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin