Merhaba arkadaşlar sınav haftam olduğu için bölümü biraz geç attım kusura bakmayın.
Şuan fazlasıyla hastayım ayakta duracak halim yok bu yüzden bölüm biraz aceleye geldi
Yazım hataları varsa mazur görürseniz çok sevinirim :)
Okumadan önce yıldızı parlatırsanız çok sevinirim.
Satır arası yorum yapıp bu küçük yazarınızı mutlu etmeyi ihmal etmeyin.
Keyifli okumalar ❤
"Müsait misin, Eğer uygunsan görüşebilir miyiz?" Gelen mesaj Rüzgar'dandı. Bir haftaya yakındır görüşmüyorduk ve onunla vakit geçirmeyi özlemiştim. Neden böyle oldu bilmiyorum, normalde yeni tanıştığım biriyle bu kadar samimiyet kurmam üstelik aradan kısa bir süre geçmesine rağmen onu özleyip görüşmek istemem tuhaf geliyordu. Yavaş yavaş değişiyorsun Fırtına.
Normalde etrafımdaki kişilere karşı çok soğuk davranan biriydim. Özellikle de ilk tanıştığım zamanlar fazlasıyla katı olup samimiyet kurmaktan kaçınırdım çünkü bana gereksiz gelirdi. Çevremde ne kadar az insan olursa benim için o kadar iyi diye düşünürdüm. Fakat Rüzgar'a daha farklı yaklaşmıştım. Onu ilk gördüğüm andan beri içimde ona karşı tarif edemediğim bir sevgi var. Sanırım yavaş yavaş insan olmaya başlıyorum, ilk önce güven duygusunu tattım şimdiyse çevremdekilerle samimiyet kurmaya başladım.
Diğer insanlara saydıklarım doğal gelirken bir süre öncesine kadar benim için imkansız birşeydi.
Asi ile konuştuktan sonra yanından ayrılıp Rüzgar'ın yanına gittim. Evlerine gittiğimde kapıyı herzamanki gülümsemesiyle Rüzgar açtı. Onu böyle gülerken görünce ister istemez benim yüzümde de kocaman bir gülümseme oluştu.
"Hoş geldin." dedi otuz iki diş sırıtırken. Bende bu samimiyete daha fazlasını gösterip içten bir şekilde güldüm. "Hoş buldum."
"Bana bir sözün vardı, hatırladın mı?"
"Hayır, hatırlayamadım. Ne demiştim?"
"Bir sonraki doğum günümde benimle birlikte olacağına söz vermiştin. Üstelik bana ablalık yapacağını da söylemiştin."
Tamamen unutmuşum. Aslında unutmaktan ziyade o günün bugün olduğunu bilmiyordum. Daha önce hiç Rüzgar'ın doğum gününü sormamıştım ona, bu yüzden bu günü bilmemem gayet normaldi ama kendimi çok kötü hissettmiştim. Eğer önceden sormayı akıl etseydim en azından hazırlıklı olur hediye alır öyle gelirdim. Şuan elim boş kuru bir kutlamayla yaş gününü kutlayacaktım.
"Evet hatırladım, ama çok hazırlıksız yakalandım. Keşke önceden doğum gününün ne zaman olduğunu sorsaydım en azından hediye alırdım."
"Hediye gibi ufak detaylara takılmıyorum ben. Asıl önemli olan bugünü benimle geçirecek olman."
Hafifçe gülümseyip başımı aşağı yukarı salladım.
*******
Gece eve gittiğimde saat on ikiyi epey geçiyordu. Günüm güzel geçmişti ve keyfim yerindeydi, ta ki Selim denen herifin söyledikleri aklıma gelene kadar.
Yatağıma uzanıp yatacağım sırada gözlerimi kapatmamla karşımda sırıtan iğrenç yüzünü görmem bir olmuştu. Her ne kadar düşünmek istemesem de düşünmeden edemiyordum. Ne demek istemişti? Belki sadece beni sarsmak için böyle bir şey söylemişti o itin oltasına düşmek istemiyorum ama söyledikleri beni etkilemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ASİ FIRTINA [DÜZENLENİYOR]
ChickLit"Sen Mardin'de ne güzel ağırbaşlı efendi biriydin. Ne oldu da bu kadar çocuklaştın?" "Gerçekten bilmiyor musun?" "Neyi?" "Erkekler sevdiği kadının yanında çocuklaşır, şımarmak ister. Küçük bir çocuk gibi sevgi isteyip yaramazlık yapar."