*9*

1.2K 142 12
                                    

Bu bölümü yeni yazdım, eskilerden değil. Bu yüzden eski okurlar oylayarak geçmesin. Okumadığınız bölüm bilginize :)

Herkese keyifli okumalar

*

Bu sabah hiç olmadığı kadar yorucu geçmişti Hande için. Bütün önemli toplantılarını sabaha almıştı. Üstüne üstlük Zehra'nın da soğuk yüzü bu yoğunluğu hafifletmiyordu. Bütün toplantı boyunca dudağını büküp öylece oturmuştu. Hande, bütün bunları odasında aynanın önünde o lanet partiye gitmeden önce son bir kez daha kendini izlerken hatırlıyordu.

Toplantıdan çıkmadan önce ona dediği şeyi düşündüğünde sırıttı. O kız da en az onun kadar delinin tekiydi.

Hadi Hande kaldır kıçını da şu tantanayı atlat bakalım.

Gülümseyerek aynanın önünden çekildi. Rastalarını öğlen çıkarmıştı. Artık saçlarını tepeden toplamış ve dalgalı uçlarını da boş bir örgüyle örmüştü. Üzerinde siyah dar pantolonu, aynı renk topuksuz çizmeleri ve de siyah bir yeleği vardı. Oldukça sade ama yine de şık bir görüntü oluşturuyordu. Abartısız makyajı ve kolye, bileklikleriyle diğer bütün davetli kadınların yanında fazla abartıdan kaçınmış ama yine de şık olarak seçilebilecekti...

"Ay Hande, seni tanımasam evde üç saat süslendin de bundan geç aldın diyeceğim ama her zamanki halin işte."

Simde, Hande'yi kapıda karşıladı. O Hande'nin tam aksine kırmızı ve uzun yırtmaçlı bir elbiseyle davetlileri karşılıyordu. Hande, yukarıdan aşağı kardeşine alayla baktı, sonra da dönüp aynı bakışla etrafı izledi.

"Diğer kokana yok mu?"

Hande, apaçık bir şekilde Zehra'yı soruyordu. Onu etrafta göremeyince bakışlarını tekrardan kardeşine çevirdi. "Ne?" dedi alayla sırıtarak. Tekrardan etrafa bakındı. "Bu partiyi verme sebebimiz o değil mi?"

Simge, "Yarabbi şükür" deyip ellerini havaya kaldırdı. Sırtını Hande'ye dönüp içeri geçti. Önemli misafirlerini karşılamıştı sonuçta, diğer gelecek olanlar ise artık arkadaşları ve çalışanlar olacaktı. Hande'nin her zamanki gibi kendisine benzeyen geç kalan arkadaş tayfası.

İçerisi kalabalıktı. Hande, büyük salona geçer geçmez içki masalarından birine yaklaştı ve kendisine bir kadeh şampanya alıp kalabalığın arasına doğru ilerledi. Gördüğü kişilerle selamlaşıyor ancak kimsenin masasına yanaşmıyordu. Kimseyle laflayacak hevesi yoktu. Ta ki uzaktan gördüğü şık siyah uzun elbiseli bir kızın ondaki bu fikri değişinceye dek...

O kız Zehra'ydı. Cansu ve Naz'la bir masanın etrafında durmuş sohbet ediyordu. Yüzünü yan dönüp Cansu'ya baktığında gülümsedi ve Hande ondaki tebessümün kendi yüzüne de bulaşmasının farkına varmadı. Yavaşça bakışlarını Zehra'nın düzenle arkada toplu saçlarının açıkta bıraktığı omuzlarından, ışığın altında parlayan açık sırtına kaydırdı ve oradan da yırtmaçtan görünen bacaklarına. Seçimi onu gülümsetmişti. Siyah bir elbise ve aynı ton makyajıyla hiç şüphesiz davetin en güzel kızlarından biriydi.

"O kimler gelmiş."

Naz'ın alaycı sesi Cansu ve Zehra'nın da onu fark etmelerini sağladı. Her ikisi de kafasını çevirip arkaya baktıklarında Hande yavaşça ikisinin arasına geçip durdu ve elindeki kadehi dudaklarının arasına götürerek gülümsedi. Bunu yaparken sağ yanağında beliren gamzesi Zehra'nın dikkatini çekti. Ne yani o gülümsemeyi biliyor muydu ki?

"Seninkiler nerede?"

"Babaannelerine bıraktım. Birazdan Cenk de gelecek. Bugün çocuklar yok, dağıtmak var."

Naz, elindeki kadehi kaldırıp Hande'ninkiyle tokuşturdu. Hande dönüp Zehra'ya baktı.

"Işıldıyorsunuz Bayan."

Zehra, gülmemek için zor tutuyordu kendisini. Hande'nin dalga geçtiğinden emindi.

"Çok garip bir iltifat etme yeteneğin var ama teşekkür ederim."

"İltifat değildi" dedi Hande ve önüne dönüp Naz'a göz kırptı. Uzaktan masalarına yaklaşan Ebrar'la Derya'ya görmüştü. Eliyle onları selamlayıp masalarına çağırdı.

"Kaçak, artık sadece davetten davete görüşür olduk."

İlk Ebrar Hande'ye yaklaşıp sarıldı. Kısa saçlı ve en az Hande kadar uzun boylu birisiydi. Hande'ye sarılan ikinci kızın ise boyu Zehra'yla aynıydı. Ne çok kısa ne çok uzun. Sarı saçlı, küçük suratlı birisiydi.

"Derya, seni her gördüğümde daha da güzelleşmek zorunda mısın?"

Zehra, dikleşti. Ebrar, ona bakıyordu. Hande, bunu fark edince Derya'nın omuzundaki elini beline kaydırarak diğer boşta kalan elini Zehra'ya uzattı.

"İşte sevimli ortağım Zehra Güneş."

Sevimli kelimesini vurgulayarak söyledi. Zehra onun yüzündeki sırıtışa aldırmadan Ebrar'ın ona uzattığı elini sıktı.

"Aramıza hoş geldin Zehra."

"Hoş bulduk."

"Simge'nin anlattığından bile daha güzelmişsin."

Derya her zamanki gibi dobralığıyla gülümsedi. Zehra onun da uzattığı elini sıkarken yanına gelip koluna giren Hande yüzünü ona dönerek sırıttı.

"Dili de pek güzel. Kuyruğuna bastınız mı tıslıyor."

"Hande!"

Arkadan gelen Simge'nin uyarısıyla Hande Zehra'ya göz kırparak çattığı kaşlarını görmezden gelip kardeşine döndü.

"Ne istiyorsun yine Simge?"

Gelip Hakan beylerle konuşmanı. İki saattir onları ben idare ediyorum kafamın etini yediler."

Simge geçip masadan içki aldığında Hande nefesini dışarı üfleyerek Zehra'ya döndü. Ona bakarken yüzünde alaycı bir sırıtış vardı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Zehra, Hande'nin elini tutmasıyla öfkeyle gözlerine baktı, sonra da Hande'nin avucunun içinde hapsettiği eline. Hande ise ne onu nede masadaki diğer meraklı gözleri umursuyordu.

Eğilip Zehra'nın kulağına fısıldadı.

"Ortağım değil misin? O yaşlı modacıyı benimle beraber sende çekeceksin."

Bakışlarıyla tek kaşını havaya kaldırıp ona sırıtan Ebrar'a karşılık gülümseyip hızlıca msadan ayrıldı Hande ve beraberinde Zehra'yı da peşinden çekiştirdi.

"Topuklularlayım ben adımlarını bana göre at, biraz kibarlık öğren."

"Emredersiniz majesteleri."

Hande'yle Zehra'nın atışması peşlerinden onları izleyen masadaki herkesi güldürdü. Simge yüzünden kimse düşüncesini sesli dile getirmese de Ebrar'la Derya, alaycı bir şekilde sırıtarak Naz'a baktılar. Naz olacak olanları herkesten önce sezmişti bu yüzden de sadece elini havada oynatarak, "Oho" dedi fısıltılı bir şekilde.

"Bunlar daha ne ki..."

Evet, bölüm yorumları zamanı :)

Hercai / GxG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin